Adanalı olduğuma utandığım anlardır medyada "Adana bir kadın cinayeti" nedeniyle manşetleri doldurduğunda.
Türkiye'nin "yüz karası" oldu doğduğum o güzel kent. Eskiden "delikanlılar diyarı" diye anılırdı ve benim bildiğim gerçek "delikanlılar" "kadına karşı şiddete başvuranın" korkulu rüyasıdır.
Türkiye genelinde "kadına karşı şiddet" bence en önemli sorunların başında geliyor.
İstediğimiz kadar "Kopenhag Kriterlerini gerçekleştirdik" diye böbürleneim;
İstediği kadar Türkiye'nin nerelerden nerelere geldiği bizi gururlandırsın;
İstediği kadar AB ekonomik krizle boğuşurken "biz iyiyiz" diye hava atalım;
İstediği kadar Doğu Akdeniz'in "efesi" olalım;
İstediği kadar "her geçen gün daha demokratikleşen ve modern bir Türkiye'den" "koltuklarımızın altına karpuzlar sığamaz" bir şekilde bahsedelim
BOŞUNA!
"Kadınlarımız katledildiği, dövüldüğü ve her gün şiddete maruz kaldıkları yaşamlar içinde çile çektiği sürece" UTANCIMIZ büyük!
Evlendiği eşini "malı" sanan "erkek müsveddeleri" gereken cezayı almadıkları ve "onlara mahkum edilmiş kadınlar" özgürlüklerine kavuşamadıları sürece biz "AB üyesi Türkiye" olsak ne olur!
İşte şimdi güzelim Kıbrıs'ta yani KKTC'de de gazeteler son aylarda "kadın cinayeti, tecavüz, dayak" gibi "kadınların ve genç kızların şiddet kurbanları" olduğu haberlerle dolu.
"Kadına Karşı Şiddete Karşı" olmak "insan olmaktır". "Erkek adam" "insan olandır".
Türkiye'de çoğu kişi "komşusu karısını ya da kızını döverken" yeterince sessiz kaldı!
O "sessiz kalanlar" sayesinde "dövenler meydanı boş bulup bazen bir de katlettiler".
Bu "vahşete" yeter demenin zamanı geldi de geçiyor!
Dünyanın hiç bir dini hiç bir erkeğe "eşini ya da yaşam arkadaşını" "namus" ya da "başka nedenlerden" dolayı onu "öldürme, yaralama, dövme" hakkı vermiyor. Hele, hele "işkence etme"!
Biz erkekler arasında var olan ve hepimizi "utandıran" "karısını, kızını dövmeyi erkeklik sanan erkek müsveddelerine" karşı "DUR" demek için daha ne kadar bekleyeceğiz?
İşte Türkiye'de değerli dostum Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün hepimiz için çok anlamlı eylemi: "Şişli Belediyesi, 25 Kasım Dünya Kadına Şiddete Karşı Dayanışma Günü’nde bir yürüyüş düzenliyor. Kadına uygulanan şiddet ve son dönemde artan kadın cinayetlerine dikkati çekmek amacıyla düzenlenecek yürüyüşte, Şişli’li erkekler, Şişli Meydanı’ndan Atatürk Evi Müzesi’ne kadar yürüyecekler. Yürüyüşe çok sayıda tiyatro sanatçısı da katılarak destek verecek. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, yürüyüşe destek verecek olan sanatçılarla birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına, aralarında Oktay Kaynarca, Gani Müjde, Ali Gündoğdu, Bekir Aksoy, Süheyl Uygur, Behzat Uygur, Nedim Saban, Yalçın Çakır, Nasuh Mahruki, Ekrem Ataer’in de bulunduğu çok sayıda sanatçı ve duyarlı kişi katıldı.
Mustafa Sarıgül, 25 Kasım tarihinin “Kadına yönelik şiddete karşı uluslar arası dayanışma günü” olduğunu belirterek, “25 Kasım tarihi bir kutlama günü değil, insanlık için utanılacak bir gündür. Ne yazık ki son yıllarda ülkemizde kadına karşı şiddetin arttığını görüyorum. Buna ek olarak yüksek hakim kararlarıyla hukuk açısından da sınıfta kalmanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Biz, cinsiyetlerimiz farklı olsa da gözyaşlarımız aynı diyoruz. Kadına yönelik şiddete karşı dayanışma içinde olmak ve toplumsal duyarlılık yaratmak amacıyla 25 Kasım Cuma günü saat 12.00’de Şişlili erkeklerle birlikte bir yürüyüş düzenleyeceğiz. Tüm erkeklerimizi bu yürüyüşe davet ediyorum” dedi."
Bu yürüyüşü Adanalı erkekler olarak Adana'da yapmalıyız!
KKTC'de de kimse oturup seyretmesin. Türkiye'ye benzemek istemiyorsa KKTC'nin "adam gibi adam erkekleri" burada da yeni yeni "meydanı boş bulduğunu sanan kadına el kaldıranlara karşı" yürümelerinin tam zamanı.
Evet "Erkeksen gel!" "Kadına Karşı Şiddete Dur De!" diyelim hep birlikte binlerce erkek Lefkoşa'yı doldurarak.
Bakalım biz Kıbrıs'ta "kaç erkeğiz"?