Ercan Havaalanı İhalesi ve Serdar Denktaş'ın Cevabı

Salı Günü Ercan Havaalanı'nın özelleştirilmesi ile ilgili ihaleye yönelik peş peşe basına açıklamalar yapmakta olan DP Başkanı Serdar Denktaş'a yönelik olarak bazı kaygılarımı ve kamuoyundaki şüpheleri dile getirip bazı sorular sormuştum. Serdar Denktaş bu konuda dün de kısa bir basın açıklaması yaparak "Basın Toplantısını yaptığımız günden itibaren gerek köşe yazıları gerekse başka şekillerle üzerimize saldırılması, ihtarlarda bulunulması bizim doğru yolda olduğumuzun en açık göstergesidir. Söylediklerimizden birilerinin ayan beyan rahatsız olduğu ortadadır." iddiasında bulundu. Üzerime alınmadım. Ben sadece soru işaretleriyle dolu bir yazı kaleme aldığımdan "kimseye saldırmam" söz konusu bile değildi. "Dobra, dobra" tavrımı en iyi kendi biliyor.


Nitekim Serdar Denktaş'ta "Sevgili Ozan..." diye dostça hitap ederek sorularıma cevaben yaklaşık iki sayfalık bir mektubu iletti.


Bu durumda politikada ve medyada etik değerlere sadık kalma konusunda ödün vermemeye kararlı biri olarak Serdar Denktaş'ın cevabını sizlerle paylaşmayı doğru buluyorum (cevap yazısının tamamı köşeme sığmayacağından belli oranda kısaltılmış şekliyle ve Serdar Denktaş'ın mesajının net anlaşılır olmasına özen göstererek sunuyorum):


"Bu sabah Haberdar gazetesindeki köşe yazını ilgiyle okudum. ...asılsız dedikoduların etkisi ile yapmış olduğun sorgulamayı ben yine de iyi niyetle, halkın bu anlamda bilinçlenmesi adına, cevaplamak istedim.


Herşeyden önce bir yıl kadar önce ki gazete arşivlerine bakarsan benim Ercan ile ilgili olarak vermiş olduğum beyanatları,Meclis tutanaklarını araştırırsan Ercan özelleştirme girişimlerine karşı çıkışımı rahatlıkla bulabilirsin.


Son bir ay içerisinde de televizyon programlarında,ihale şartnamesi üzerinde çalışmalar yapmakta olduğumuzu ve bulgularımızı Basın Toplantısı yaparak kamuoyu ile paylaşacağımızı açıkça ifade etmiştim. 1 Eylül mitingine yönelik çalışmalarımız nedeniyle bir hafta gecikerek gerçekleştirdiğimiz basın toplantısında ise tesbitlerimizi ve olaya genel yaklaşımımızı açıkça ve samimiyetle ortaya koyduk...


...İma etmeye çalıştığının tam aksine ben, KKTC’de olan biten herşeyden kendi iktidarlarımızı başta olmak üzere bizleri sorumlu tutarım..DP olarak siyasetimizin temeli budur. Olumlu veya olumsuz her konunun sorumlusu olarak bizleri işaret ederim. Türkiye,yardım ve desteği ile hayatımızı idame ettirmemizi sağlayandır. İdame etmekte olduğumuz hayatımızı iyi kötü,zor ve çekilmez hale getirenler ise bizleriz.


Kabul et ki, bu ihaleye, şartname açıklanmadan çok önce, daha Başbakan’ın ağzından “Ercan özelleşecek” sözü çıktığı gün, “bunu yapmaları halinde bütün gücümüzle karşı çıkarız” dediğimi bilmiyorsun...Basın Toplantısı öncesinde daha ihalenin duyurulduğu günlerden itibaren bu ihaleye dikkat çekme çabası içinde olduğumu bilmiyorsun...


O nedenle Kıbrıs Türk Petrolleri özelleştirmesi esnasında yaptığım muhalefeti( ki MONOPOL değildi) duymamışsındır. O özelleştirmenin hemen ardından üçüncü iznin verilmesinin,mevcut hükümetin çarpık ekonomi zihniyetinin göstergesi olarak yerden yere vurduğumu da duymamışsındır. Sonra sustum çünkü bu konuda ihaleyi kazanan kuruluş bu konuya tek bir itiraz dahi yapmadı..Sonradan öğrendik ki, hükümet sus payı olarak kar yüzdelerini artırmış..Yanlışa işaret ettikten sonra daha fazla gündeme getirmemizin bir anlamı kalmamıştı diye sustuk..Sayende bir kez daha sistemin nasıl yürütülmekte olduğunu dillendirme fırsatı yakaladım..Teşekkür ederim..Burada ekleyelim de...Yakıt zamları ile halkın cebinden çıkan paranın bir kısmı bu şirketlerin cebine gitmektedir..Benim şikayetim şirketlerin kar etmesine değil, hükümetin kendi menfaatleri doğrultusunda aldığı kararlar nedeniyle faturanın halka çıkartılması ve şirketelerin haksız ve aslında beklemedikleri kazançlar sağlanmasınadır.


Bağımsız organlara yaptığım” fizibilite raporu hazırlayın” çağırısı seni neden bu kadar rahatsız etti anlayamadım..Bu bağımsız örgütlerin yapacağı çalışma belki beni yanlış çıkartacaktır..Halkımızın gerçekleri,hiçbir siyasi dürtü olmaksızın öğrenme hakkı vardır diye düşünüyorum....Yoksa bilmeden birilerinin kuyruğuna mı bastık...Çünkü araştırmadığım ve aslında öğrenmek istemediğim tek şey bu ihaleye teklif verecek olanlardır. Bu şirketler beni hiç ilgilendirmiyor çünkü KKTC’nin tek havaalanının TEKEL haline getirilmesi prensibine karşı bir duruş sergilemekteyim.Bu bir siyasal duruştur, ve eğer bu duruşa karşı bir tavır ortaya konulacaksa bunun efendice siyasal bir yaklaşımla konulmasını beklerim.


KKTC’nin bugünkü duruma gelişi ile ilgili elbette bizim de payımız vardır.10 yıl iktidarda bulunmuş bir parti olarak bu sorumluluktan asla kaçmadık..Tek uğraşımız,yanlışlarını da görüp düzeltmiş ve geleceğe yönelik bir iç ve dış vizyona yönelik programlarını da hazırlamış bir parti olarak, halkımızın geleceğini daha mamur hale getirecek bir icraat alternatifini halkımıza sunmaktır..."


Serdar Denktaş benim sorularıma cevap verdi. Kendisine teşekkür ederim.


Cevabi mektubunun diğer bölümlerinde benim geçmişte CTP'lilerin ve günümüzde UBP'lilerin etkisinde kalarak yanlış bilgilendirildiğim ve KKTC tarihini sadece Annan Planı döneminden itibaren bildiğim inancında olduğunu ve bu nedenle DP'yi iyi tanımadığımı dile getirmiş. Yanılıyor. Kimseden ve hiç bir partiden etkilenmeksizin konuları gözlemleyebildiğim kadar DP ve hükümet dönemi icraatleri konusunda tahmin edemeyeceği kadar iyi bilgiye sahibim. Sadece sokaktaki Kıbrıslı Türkler bile bu konuda çok şey anlatmaktalar. Bu yüzden DP ve Serdar Denktaş'ın özellikle bir ihaleye yönelik adımlarını sorgulamak KKTC'de kimseyi de şaşırtmıyor.


Yazımda "Büyükelçilik önünde çadır kurarak yürüttüğü eylem konusunu dile getirmemin Ercan ile ne ilgisi olduğunu da" soran Serdar Denktaş dostuma bu konuda cevabım kısa olacak. KKTC'de belli çevrelerin her geçen gün "Türkiye ve Türklere yönelik düşmanlığı" körüklemekte olduğunu gözlemlediğimiz hassas süreçte bence Serdar Denktaş her attığı adım ile büyük bir sorumluluk taşımakta. Özellikle onun açıklamalarının malüm çevreler için ideal propaganda malzemesi olmamasını sağlayıp, sağlamamak onun elinde.


Mesele sadece "Ercan İhalesi" değil artık günümüzde. Kıbrıs'ın kuzeyinde oynanan oyunlara hep birlikte tavır alırken iç politik kavgalarda uslüp ve hedef bildiriminde daha fazla özen gösterme zorunluluğumuz var.


"Düşmanımız Türkiye" diyen "satılmışlara" karşıyız hepimiz, bundan şüphem yok.