GENEL

Enstitü Sosyal'de "Uluslararası Hukuk Gözünden Tarihi Okumak" paneli yapıldı

- Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Akif Emre Öktem: - "Hep şuna inandım ve öğrencilerime de bu şekilde öğretmeye çalıştım, uluslararası hukukun geçmişini bilmeden bugününü anlamak mümkün değil" - "Aslında Küçük Kaynarca'da başlayan süreç, Lozan'da işaret veriyor. Günümüzde hala Rus himayesi, Ortodoks jeopolitiği dediğinizde milat 1774'tür. Ancak 1774 bize böyle bir şey söylemiyor, o yüzden hep beraber Küçük Kaynarca Anlaşması'nı tekrar okuyalım"

İSTANBUL (AA) - Enstitü Sosyal İki Nokta Buluşması'nda, Küçük Kaynarca ve Lozan anlaşmalarının arka planının değerlendirildiği "Uluslararası Hukuk Gözünden Tarihi Okumak" paneli yapıldı.

Üsküdar'da kuruluşun binasında gerçekleşen panelin konuğu olan Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Akif Emre Öktem, yaptığı konuşmada, uluslararası hukukla tarihi buluşturma arayışı içinde olduğunu söyledi.

Uluslararası hukukun güncel, etik meselelerle ilgilenen, çok canlı bir disiplin olduğunu belirten Öktem, "Hep şuna inandım ve öğrencilerime de bu şekilde öğretmeye çalıştım, uluslararası hukukun geçmişini bilmeden bugününü anlamak mümkün değil." dedi.

Prof. Dr. Öktem, bu tutumunun sadece entelektüel bir merak olmadığını belirterek, "Günümüzdeki jeopolitik ve hukuki dinamikleri, olayları okuyabilmemiz için tarihe, geçmişe bakmamız gerekiyor. Örneğin, Küçük Kaynarca Anlaşması. Bu anlaşma, 1774'te imzalanmış, 250. yılındayız. Bu önemli bir anlaşmadır. Bu anlaşma üzerinden acaba günümüze yönelik neler okuyabiliriz? Neler anlayabiliriz ve günceli nasıl yakalayabiliriz?" diye konuştu.

Küçük Kaynarca Anlaşması'nın Osmanlı-İmparatorluğu ile Rusya arasında çok uzun süren kanlı bir savaşın ardından imzalandığını hatırlatan Öktem, şöyle devam etti:

"Bu anlaşma, Osmanlı tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendirilir. Osmanlı ordularının yenilmezlik imajı büyük ölçüde zarar gördü. Bu anlaşmayla geri çekilme de başladı, ciddi sarsıcı bir dönüm noktası oldu. Küçük Kaynaca Antlaşması'nda şu nokta çok önemli; bu anlaşmayı izleyen yıllarda hatta izleyen yüzyıllarda birtakım efsaneler atfediliyor. Hatta bu efsanelerden yeni efsaneler hatta bir de karşı efsaneler doğuyor."

Öktem, 250 yıllık Küçük Kaynarca Anlaşması konusunda tarihçilerin çok ter döktüğüne dikkati çekerek, "Bu anlaşmayla ilgili lanse edilen en önemli efsane, anlaşmanın, Çarlık Rusya'sına bütün Osmanlı Ortodoks tebaası üzerinde bir himaye hakkı kazandırdığı yönündedir. Küçük Kaynarca Anlaşması sadece Galata'da yapılacak olan bir Rus kilisesi üzerinde çok sınırlı bir himaye hakkından bahsediyor. Daha sonra bu anlaşmanın yorumunda Rusya bütün Osmanlı Ortodoks tebaası üzerine himaye hakkına sahibi olacakmış gibi yorumlanmış. Günümüzde Ortodoks jeopolitiği çok büyük önem kazandı. Ukrayna Kilisesi bağımsızlık elde etti, Moskova Patrikhanesi'nden ayrıldı." ifadelerine yer verdi.

Küçük Kaynarca Anlaşması'nın pek okunmadığının altını çizen Öktem, bu anlaşmayla ilgili üretilen başka efsaneler de olduğunu belirtti.

Öktem, Lozan Anlaşması'nın 22. maddesinde, "Türkiye sınır ötesi haklarından, özellikle dini haklarından feragat eder" dendiğini hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu maddeye kendi başına baktığınızda bağlamı bilmezseniz, 'Zaten egemen bir devlet başka devletlerin ülkesinde egemenlik hakları kullanamaz ve diğer devletler de onun ülkesinde kullanamaz. Bunda şaşıracak bir şey yok' dersiniz. Bağlamına baktığınızda mesela doğrudan Trablusgarp. Zira Lozan, 1923'te imzalandığında Hilafet makamı mevcuttur, 22. madde bunları ortadan kaldırıyor. Aslında Küçük Kaynarca'da başlayan süreç, Lozan'da işaret veriyor. Günümüzde hala Rus himayesi, Ortodoks jeopolitiği dediğinizde milat 1774'tür. Ancak 1774 bize böyle bir şey söylemiyor. o yüzden hep beraber Küçük Kaynarca Anlaşması'nı tekrar okuyalım."