KKTC'de Salı Günü KKTC Başbakanı İrsen Küçük ve TC Başbakan Yardımcısı (KKTC'den sorumlu) Beşir Atalay'ın imzaladıkları "Ekonomik Pakete" bol sayıda eleştiri dile getirilirken KKTC'nin komşusu ve "Kıbrıs Cumhuriyeti" adını kullanan Güney Kıbrıs "iflas ettiğini" ilan etti.

Dün medyaya "Bir AB ülkesi daha iflas etti" başlığı ile yansıyan gelişme aslında kimseyi şaşırtmadı!

Biraz olsun ekonomik gelişmeleri takip edenler Güney Kıbrıs'ın Yunanistan'ın "batışının ardından" batma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu sürekli dile getirmekteydiler.

Ne diyelim: "Allahın sopası yok"'.

Türkiye'ye kafa tutmaya kalkarak "boyundan büyük işlere kalkışan" ve tüm iyiniyetli çağrılara rağmen "Kıbrıslı Türklere yönelik haksız boykot ve ambargo politikasında direten" Güney Kıbrıs şimdi AB'nin Yunanistan'dan sonra "iflas ettiğini" açıklayan ikinci ülkesi oldu.

Televizyondan yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında Güney Kıbrıs devlet başkanı Hristofyas, "1974'te yurdumuz tamamen yıkıma uğradığında, o gün gibi birlik içinde olursak, zorlukları aşabiliriz. Hepimizin çabasıyla bir kaç yıl içinde ülkemizi yeniden inşa etmiş ve ekonomimizi ayağa kaldırmayı başarmıştık, şimdi de aynı sorumlulukta elele verirsek bir mucize daha yaratabiliriz" demagojisini ihmal etmeyerek durumlarının "vahim" olduğunu bildirdi.

Halka da birlik çağrısı yapmayı ihmal etmeyen Hristofyas, ilk etapta alınacak 11.5 milyar euroluk borçtan ve yüksek faizden ötürü başta emekliler ve düşük gelir grupları olmak üzere ülkedeki herkesin büyük sıkıntılar yaşayacağını itiraf etti.

Hristofyas ayrıca panik ve umutsuzluğun toplumsal parçalanmaya yol açacağına yönelik endişesini de dile getirerek Güney Kıbrıs'ın "perişan halini" tanımladı.

Bizde ise tüm olumsuzluklara rağmen bazılarının "beğenmedikleri" Türkiye desteği sayesinde dünyanın bir çok ülkesinin başa çıkamadığı bu ekonomik kriz sürecinde KKTC her şeye rağmen "bir şekilde yuvarlanıp gidebilmekte".

Güney Kıbrıs ihtiyacı olan yardımı arayıp, hiç bir yerden alamazken Türkiye KKTC'ye her türlü desteğe vererek Rum komşularının "bir Cente ihtiyacı" olduğu bir dönemde Kıbrıslı Türklerin belli bir refah seviyesinde münkün olduğunca istikrarlı bir şekilde günlük yaşamlarının sürmesinin garantisi konumunda.

Güney Kıbrıs'taki gelişmeler karşısında bizdeki "13. maaş" tartışması oldukça "lüks" bir mesele halinde.

KKTC'de Türkiye ile imzalanan "Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı 2013-2015", "TC Hükümeti ile KKTC Hükümeti Arasında Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü" ve "Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Matrisi" metinleri muhalefet ve sendikalar tarafından sert bir şekilde eleştirilmekteler. Saygımız var. Ancak şu da bir gerçekki eğer Yunanistan batmamış olsaydı sanırım Hristofyas "Yunanistan Hükümeti ile Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü'nü" ve ekteki "Geçiş Programı" ile "Matris'i" çoktan imzalamıştı.

Çünkü Rusya'ya "dilenmektense", AB tarafından "oyalanmaktansa" ve IMF'e "mahkum olmaktansa" anavatanı Yunanistan'ın desteğini tercih ederdi.

Ne diyelim : "Allah hiç bir devlet başkanını bu hale düşürmesin".

KKTC'nin bazıları her fırsatta her türlü haklı ya da haksız eleştiri ile "Türkiye'yi yerden yere vursa da" Türkiye ile imzalan en beğenilmeyen "Program" bile IMF ya da diğerleri imzalanacak sözde "Yardım Anlaşmalarından" daha iyidir.

Güney Kıbrıs'ın bu "iflasının" bizim açımızdan olumlu yanlarını da iyi analiz etmeliyiz.

Emeklisine maaş vermekte zorlanacak ve son bir yıldır Dış Temsilcikleri'ne para göndermekte zorlanan Güney Kıbrıs artık Türkiye ve KKTC'ye yönelik bol para akıtarak gerçekleştirdiği "yalana dayalı" propaganda faaliyetlerini de yürütmekte çok zorlanacak.

Güney Kıbrıs içinde bulunduğu bu durumda hem Türkiye'ye karşı "AB nezdinde sürdürdüğü baltalama" çalışmalarını hem de "Ercan" ya da "Mağosa'ya" yönelik ambargolarını daha ne kadar sürdürebilir?

Şu anda Ankara Protokolü'ne daha fazla ihtiyacı yok mu dersiniz?

Uçaklarını bile Türkiye üzerinden uçurarak tasarruf edip bir kaç emeklisini daha sıkıntıya sokmamak mümkün! Kıbrıslı Türklere yönelik ambargoları kaldırmak şartıyla!

Bakalım bu iflas akıllarını başlarına getirecek mi?