Yukarıdaki "teşekkürümü" okuyan kimileri yanlış anlamasın diye özellikle belirtmeye ihtiyaç duyuyorum.
Egemen Bağış'a bir "dost" ya da "arakadaş" olduğu için değil, nihayet AP'deki bazı "Türkiye karşıtlığını varolma yöntemi haline getirmiş olan zavallılara" gerekeni söyleyen Türkiye Cumhuriyeti temsilcilerinden biri olduğu için teşekkür ediyorum. Özellikle beş buçuk yıl AP'de bulunmuş ve bu tarz "tiplerle" boğuşmak zorunda kalmış biri olarak Brüksel'de ortalıkta "politikacıyım" diye gezen bazı "zıpırlara" hak ettiklerini söylediği için çok mutlu oldum.
Egemen Bağış'ın sözleri onlara "tokat" gibi çarpmakta.
Eskiden olsa bu sözleri söyleyen Türkiye Cumhuriyeti temsilcilerini kimse ciddeye almazdı.
Ancak bugün söyleyenlerin "şakasının olmadığı" biliniyor.
Günümüz Türkiye'sini temsil edenler söylediğinde "iz bırakıyor aynı suratta kalan "beş parmak" izi gibi.
Avrupa Parlamentosu'nda çok değerli saygı duyduğum milletvekilleri var.
Maalesef beş kuruş değer veremeyeceklerimiz" bazen "Türkiye konusu" gündeme geldiğinde tüm o saygın milletvekillerinin imajına da zarar vererek "şarlatanlık" yapmaktalar.
İşte bu tarz tavırlar içinde olanlara Egemen Bağış'ın cevabı beni umutlandırıyor.
Çünkü eğer günün birinde bir "üyelik" gündeme gelecekse "AB'ye katılacak güçlü Türkiye'nin üyeliği" olacak bu.
Bunu anlamayanların anlaması için "aynen devam etmeli" Egemen Bağış ve diğer yöneticiler.
Herkese anladığı dilin sunulmasından daha doğalı olamaz!
Şimdi sizlerle TC Avrupa Bakanı Egemen Bağış'ın son günlerde Brüksel'de yaşadılarına yönelik Vatan Gazetesi ile yaptığı ropörtajın www.abhaber.com'a yansıyan kısmından bir bölümünü paylaşıyorum.
Okudukça beni daha iyi anlayacaksınız: "AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, birlik içinde Türkiye karşıtlığı yapanlara “27 ülkeyi de ikna edin öyle gelin” diye çıkıştı. Bağış, Brüksel’de Vatan’ın sorularını yanıtladı:
-Avrupa Parlamentosu üyesi Barry Maldener, dün size yönelik yaptığı karikatür provokasyonundan sonra, “AB’de Türkiye’nin yüzüne söylenemeyenleri ben söylüyorum’’ dedi. Maldener’e söylediğiniz sözden dolayı pişman mısınız?
Niçin pişman olayım? Bir kere Maldener, AB adına konuşma yetkisine sahip değil. Maldener, Hollanda’daki ırkçı bir partinin, yüzde 16 oy almış bir partinin Avrupa Parlamentosu temsilcilerinden bir tanesi. Onun Avrupa adına yorum yapması, Avrupa Birliği adına başkalarının söyleyemediklerini söyleme gibi bir yetkisi de yok! Ayrıca haddi de değil. Avrupa adına konuşan, konsey kararları var. 1959’dan beri alınmış birçok konsey kararı, Türkiye’nin tam üyelik hedefini desteklemektedir. Türkiye Gümrük Birliği’ne girerken de tam adaylık statüsüne kavuşurken de müzakerelere başlarken de, 13 faslı açarken de bir faslı kaparken de AB üyesi ülkelerin oybirliği ile alınmış kararların neticesinde ilerlemiştir. Şimdi, Maldener’e mi kaldı, Avrupa’nın söyleyemediklerini söylemek? Söyleyenler söylüyor. Biz de onları değerlendiriyoruz. Ama biz alınan kararlara bakarız. Kararlar Türkiye’nin AB’ye tam üyelik müzakerelerinin başlamasına ve bu süreçte de 13 faslın açılmasına vesile olmuştur. Ben her zaman söyledim, Türkiye’yi istemeyen birtakım çevreler güçler, ülkeler, siyasiler olabilir. Bulsunlar 27’yi öyle gelsinler. 27 ülkenin 27’sinin kararı olmadan müzakere süreci durdurulamaz.
-Ercan Havalimanı’na Avrupa’dan uçuşlar başladığı anda Rumlara tüm havaalanlarını, limanları ve hava sahasını koşulsuz açmaktan bahsettiniz. Burada amaç ne?
AB, 24 Nisan 2004 tarihli kendi kararını uygulasın; üye ülkeler KKTC ile direkt ticarete başlasın, AB üyesi ülkeler Ercan Havalimanı’na düzenli uçuşlarını yapsınlar, o zaman biz de açalım. Ne onların uçuşları KKTC’yi tanımak anlamına gelir, ne bizim limanları açmamız Rum Kesimi’ni tanımak anlamına gelir. En azından, ticaret olur, refahla birlikte çözümü bulmak daha kolay olur.
-Oysa AB diyor ki, “Önce aranızdaki sorunu çözün, sonra izolasyonu kaldıralım.’’
Avrupa Birliği’nde alınan kararda, KKTC’ye uygulanan izolasyonun son bulmasıydı. Bana “Siz aranızı düzeltin’’ demeden evvel, önce kendi kararlarını uygulasınlar. Bizim AB’den yeni bir karar beklentimiz yok ama kendi karalarına uymayan bir birliğin de bana nutuk atması, ahkâm kesmesini kabul edemem.
-Rum Kesimi’nin AB Dönem Başkanı olmasında altında ne var? 52 yıllık bir yolculukta aslında biz neye kızıyoruz?
Haksızlığa, çifte standartlara, verilen sözlerin tutulmamasına kızıyoruz. Kıbrıs’taki Türklerin Annan Planı’nı destekledikten sonra dahil, hâlâ ambargolar altında acı çekmesine kızıyoruz. Adadaki Türkler çözüm için kararlarını ortaya koydular. Hem de defalarca. Ama Rumlar da çözümsüzlük için kararlılıklarını ortaya koydular. Buna rağmen o çözümsüzlüğü isteyen şımartılması, Rum Kesimi’nin Avrupa’nın şımarık veledi gibi her tekere çomak sokmaya kalkması Avrupa’nın akıl tutulmasının en bariz göstergesidir."
İşte bu sözler için "çok teşekkürler"!