GENEL

EDİTÖR MASASI 4 - ABD ve Türkiye, CAATSA yaptırımlarının ikili ilişkilere ayak bağı olduğu konusunda hemfikir

- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: - "(ABD'nin CAATSA yaptırımları) İki ülke ilişkilerinde ayak bağı olduğu konusunda iki taraf da hemfikir" - "(Diplomatik Güvenlik Genel Müdürlüğü) Misyonlarımızın fiziki, ekonomik, bilgi güvenliğini sağlayacak, istihbarata karşı koyma dediğimiz bilgi sızmasını engelleyecek"

ANKARA (AA) - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "(ABD'nin CAATSA yaptırımları) İki ülke ilişkilerinde ayak bağı olduğu konusunda iki taraf da hemfikir." dedi.

AAtölye'de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Fidan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Fidan, Türkiye ile ABD arasındaki F-35 ve S-400 konularına ilişkin, ABD'nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası'nın (CAATSA) varlığına işaret ederek "Belli Rus ürünlerini alanlara yönelik yaptırım uyguluyorlar. Bu yaptırımları da çeşitli şekillerde yapıyorlar. Bunu da yasaya bağlamışlar. O yasanın bir bağlayıcılığı var. Bu yasanın ortaya atıldığı dönemde var olan şartlarla şimdiki şartlar değişmiş şartlar." diye konuştu.

Türkiye'nin Amerika'da senatoyla, siyasilerle, ulusal güvenlik yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde gelinen noktada, iki tarafa da hizmet etmeyen yaklaşımların, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da kronik hale getiren bir rol oynadığının belirtildiğini söyleyen Fidan, "O da belli bir noktada kabul görüyor. Yani bunu daha olumlu bir şekilde nasıl çözebiliriz? Bunun arayışı içerisindeyiz." dedi.

Konuya ilişkin her iki tarafın da çözüm için önerilerde bulunduğunu belirten Fidan, "Bizim amacımız CAATSA'dan çıkmak. Çünkü Savunma Sanayi Başkanlığımız, CAATSA'ya şu anda tabi olmuş durumda. Alacağımız üründen bağımsız konuşuyorum ben. Çünkü bu türden hava savunma ürünleri, hava taarruz ürünleri, bunların hangisi alınır, hangisi alınmaz, hangi miktar alınır bütün bunların kararını verecek olan profesyonel yapı, Milli Savunma Bakanlığımız, Hava Kuvvetleri Komutanlığımızdır. Onlar bu noktada teknik otoritedir esas itibarıyla." diye konuştu.

Fidan, Bakanlığın olayın siyasi boyutunu yönetmekle yükümlü olduğunu belirterek, "Tıpkı F-16 olayında olduğu gibi. Silahlı Kuvvetlerimiz F-16 ile ilgili bir ihtiyaç iradesi ortaya koyduğunda Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) tarafından onaylanmış, Amerika'da bu tıkanmıştı. Peki bu tıkanıklığı biz nasıl giderebiliriz siyasi olarak? Yani ona bir plan program geliştirildi ve bu siyasi engel aşıldı. Amerikan Senatosu'ndaki bu siyasi engel kalktı. Daha sonra üretici firma ile Milli Savunma Bakanlığının arasındaki teknik bir müzakere konusu bundan sonrası. Şu anda bir siyasi problem yok." ifadelerini kullandı.

Bakan Fidan ayrıca şunları kaydetti:

"F-35, CAATSA'dan dolayı takılmış durumda. Bu konuyu sadece F-35'ten dolayı değil, CAATSA'yla ilgili konudan dolayı çözmeye çalışıyoruz. Bu çözülürken yanında F-35'le de ilgili bir çözüm gelirse tabii ki tercihe şayan bir durum olur. Dediğim gibi o konudaki nihai teknik otorite makamı, değerlendirme makamı, Mili Savunma Bakanlığımız, Hava Kuvvetleri Komutanlığımız. Ama biz olayın siyasi boyutunu yönetmede her türlü çabayı şu anda gösteriyoruz. Yaratıcı formüller, çözümler neler olabilir onlar üzerinde duruyoruz. Tabii Cumhurbaşkanımızın günün sonunda nihai yönlendirmesi, bakışı belirleyici olacak ama siyasi ayağını yakından takip ediyoruz. Bu konunun artık iki ülke ilişkilerinde bir ayak bağı olduğu konusunda en azından her iki taraf da hemfikir."

- Somali ile Etiyopya arasındaki Ankara Süreci

Bakan Fidan, Somali ile Etiyopya arasında "Ankara Süreci" olarak adlandırılan diplomatik girişime ilişkin, iki ülkenin dışişleri bakanlarıyla iki defa toplandıklarını hatırlattı.

Sürecin başlamasından önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iki ülkenin liderleriyle görüştüğüne ve bu liderlerin Türkiye'ye bazı mesajlar verdiğine işaret eden Fidan, bunun neticesinde inisiyatif almaya karar verdiklerini aktardı.

Etiyopya ile Somali arasında öncesinde devam eden Nairobi Süreci'nin ilerlemediğini görünce devreye girme kararı aldıklarını kaydeden Fidan, her iki ülkeyle ve liderleriyle iyi ilişkilere sahip olduklarına işaret etti.

Fidan, iki ülkenin de Türkiye'nin sürece dahil olmasından memnuniyet duyduğunu aktararak, Türkiye'nin güvenilir ve dost olma özelliği taşımasının önemli olduğunu belirtti.

İki ülke arasındaki konunun tarihsel ve güncel çok fazla parametresi olduğunu ama aynı zamanda iki maddeye indirildiğinde basitleştiğini söyleyen Fidan, olayı iki taraf için de kavramsal olarak basitleştirdiklerini vurguladı. Fidan, "Her iki tarafa da dedik ki: Tamam, sen tarihsel konu anlatıyorsun, sıkıntılar var, güvensizlikler var, problemler var." diye konuştu.

- Etiyopya ve Somali'nin talepleri

Fidan, gerekirse garantörlük rolünü üstelenebileceklerini söyleyerek "Günün sonunda Somali'nin istediği gerçekten toprak bütünlüğüne saygı duyulması ve tanınması. Etiyopya'nın istediği de ticari olarak sıcak denizlere açılma meselesi. Çünkü denize kıyısı olmayan bir ülke, nüfusu büyük, o ekonominin diğer kıyıdaş ülkelerle sağlıklı bir ticaret ilişkisi, erişim ilişkisi, mekanizması kurması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Güvenilir ortakların iyi niyetle, konudan istifade etmeyerek kendisine başka bir hesap alanı kurmadan devrede olmasının önemli olduğunu vurgulayan Fidan, "Çünkü çoğu zaman uluslararası sorunlar bulundukları bölgede oradaki aktörler tarafından çözülemediği zaman dışarıdan başka bir aktör gelir; çözermiş gibi gözükür ama çözerken size uygun bir hesap değil, kendine uygun bir hesap yapar. Onun neticesinde de siz daha büyük bir problemle çok daha uzun yıllar baş başa kalırsınız." diye konuştu.

Türkiye'nin iyi niyet gösterdiğinin ve profesyonelliği koruduğunun altını çizen Fidan, "Tarafları belli bir noktaya yaklaştırdığımızı düşünüyoruz. İnşallah bunu da devam ettireceğiz. Liderler düzeyinde şu anda devam ettirdiğimiz görüşmeler var. Bakanlar düzeyinde devam ettirdiğimiz görüşmeler var. Ben umutluyum." dedi.

Fidan, Ankara Süreci'nin üçüncü tur görüşmeleri kapsamında tarafları Ankara'ya getirip tartıştırmaktan ziyade, Türkiye'nin birebir iletişim kurarak tarafların pozisyonlarını yakınlaştırmayı ve nihayetinde tarafları bir araya getirerek anlaşmaya varmayı hedeflediğini kaydetti.

Görüşmelerde alınan bazı dersler olduğunu anlatan Fidan, "İki turdan aldığımız dersler var, temel yakınlaşmalar var, çözdüğümüz problemler var, ne nerede duruyor onu biliyoruz." şeklinde konuştu.

- "Türkiye, üçüncü büyük diplomatik ağı olan ülke"

Bakan Fidan, bakanlıktaki çalışmalar ve Diplomatik Güvenlik Genel Müdürlüğünün kurulmasına ilişkin soruyu yanıtladı.

Devletin kritik stratejik organlarının günün ihtiyaçlarına uygun yeniden reforme edilmesi ve organize edilmesinin fevkalade önemli olduğunu, Milli İstihbarat Teşkilatındayken (MİT) uzun yıllar alan bir yeniden organizasyon durumu oluştuğunu belirten Fidan, "Burada tabii oradaki tecrübenin üzerine bunu çok daha kısa ve hızlı yapma imkanımız oldu. Sağ olsun Cumhurbaşkanımız da büyük destek verdiler, aynı MİT'te olduğu gibi." dedi.

Fidan, bakanlıkta, organizasyonel konuda günün ihtiyaçlarına uygun, Dışişleri Bakanlığı teşkilatını reforme etmeyle ilgili hedeflerine yüzde 90-95 ulaştıklarını aktararak, şöyle devam etti:

"Türkiye yani belli uluslararası indekslerinin hesaplamalarına göre dış misyon sayısında dünyada üçüncü büyük misyon sayısına sahip. Diğer bir tabirle, üçüncü büyük diplomatik ağı olan ülke. Bu kadar büyük bir gövdeniz var, 260 misyonunuzla çok çeşitli konularda faaliyet gösteriyorsunuz. Yani bu gövdeyi yönetecek bir karargaha, bir beyne ihtiyaç var."

- "(Arabuluculuk) Bunu kurumsallaştırmak lazım"

Bakanlıktaki organizasyonun, Türk dış politikasının çağdaş, güncel, dijital çağda yönetebilecek ve modern diplomasinin gereklerine uygun, hem coğrafya bağlamını hem de konusallığı beraber götürebilen bir yapıda olacak şekilde yapılandırıldığına dikkati çeken Fidan, Kuzey-Güney Amerika, Türk dünyası, Afrika ve Avrupa için bakanlıkta oluşturulan genel müdürlüklere değindi.

Fidan, arabuluculuğun çok önemli olduğunu ve bu konuda bir ihtisas genel müdürlüğü oluşturduklarını belirtti. Arabuluculuğun, Türkiye'nin kullandığı en büyük diplomatik araçlardan biri olduğunu söyleyen Fidan, "Bunu kurumsallaştırmak lazım, oradan dersler almak lazım. Onu gören bir tematik alanın olması lazım." dedi.

Bilim ve teknoloji politikalarının uluslararası ilişkilerin fevkalade önemli bir alanı olduğunu vurgulayan Fidan, bu alanda yeni bir genel müdürlük kurulduğunu söyledi.

Fidan, TİKA, Kızılay, AFAD ve sivil toplum kuruluşlarının insani yardım çalışmaları yaptığını belirterek bunun, Türk dış politikasında önemli bir etken ve çarpan oluşturduğunu dile getirdi.

260 misyonun korunmasının eskilerin tabiriyle "ilim" olduğunu dile getiren Fidan, şunları kaydetti:

"Yani bu bir uzmanlık alanı, misyonu koruma. Başka bir ülkedesiniz, fiziki misyonları koruyacaksınız, buraya seçilecek olan emniyetçi arkadaşların eğitilmeleri, gönderilmeleri, buradaki misyonların hangisinin hangi güvenlik ihtiyacı var? Yani falan ildeki başkonsolosluk falan ülkede kaç koruma görevlisi olması lazım, nerede bulunması lazım? Ne kadar kameraya ihtiyacımız var? Yani bunu rastgele yapamazsınız. Bunu bir uzman alanın yapması lazım. Bunu oradaki büyükelçiye de bırakamazsınız, merkezdeki diplomata da bırakamazsınız. Bunu ehlinin yapması lazım."

Fidan, bütün büyük ülkelerin dışişleri bakanlıklarında diplomatik güvenlikle ilgili bir birim olduğunu, bunlardan en büyüğünün ise ABD'de olduğunu söyledi.

- "(Diplomatik Güvenlik Genel Müdürlüğü) Misyonlarımızın güvenliğini sağlayacak, istihbarata karşı koyma dediğimiz bilgi sızmasını engelleyecek"

Fidan, Türkiye'nin dış misyonlarının güvenliği konusunun MİT'te çalıştığı yıllarda gördüğü bir ihtiyaç olduğunu belirterek, Türk diplomat ve dış misyonlarının güvenliğini daha profesyonel şekilde yönetmeleri gerektiğini söylediklerini aktardı.

Bunun fiziki güvenlik ve bilişim güvenliği olarak iki kısma ayrıldığını ifade eden Fidan, "Sırların çalınmaması lazım. Yani bilişim güvenliği olmazsa, kripto güvenliği olmazsa sırlarınız çalınır." değerlendirmesini yaptı.

Bakan Fidan, bir yere büyükelçilik inşa ederken sürecin başından sonuna takip edilmesinin ve güvenlik önlemlerinin alınmasının önemine işaret ederek güvenlik yapılanmasının, yerel ve yabancı personellerin erişebileceği bölgelerin belirlenmesine kadar titizlikle yürütülmesi gereken süreçler olduğunu anlattı.

Fidan, Diplomatik Güvenlik Genel Müdürlüğünün görevleri konusunda, "Dışarıdaki misyonlarımızın fiziki, ekonomik, bilgi güvenliğini sağlayacak, istihbarata karşı koyma dediğimiz bilgi sızmasını engelleyecek." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin diplomasisinin "şaha kalktığını" ve Türkiye'nin çok kritik konuları yönettiğini vurgulayan Fidan, Türkiye'nin dış misyonlarıyla sürekli iletişim içinde olduklarını hatırlattı.

Bakan Fidan, bilgilerin sızma ve hacklenmesi ile casusluk risklerine karşı tedbirli olunması gerektiğini kaydetti.

Türk dış politikasının daha da dayanıklı şekilde meydan okumalara cevap verdiğini, fırsatları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ortaya koyduğu siyasi iradeyi daha iyi değerlendirdiğini vurgulayan Fidan, bakanlıkta da uzun yıllardır çok fedakarca emek veren birçok çalışan olduğunu dile getirdi.

Fidan, hep birlikte üzerlerine düşen görevi yaptıklarını ve giderek daha iyi bir noktada olacaklarını kaydederek "Ama meydan okumalar değişmeyecek, giderek artacak. Bizim her zamankinden daha profesyonel, daha dayanıklı olmaya, daha fazla yetenek ve kabiliyet üretmeye ihtiyacımız var." dedi.

(Bitti)