Hatırlayanlar çıkacaktır, 14 Ocak tarihi Kıbrıs Türklerinin lideri Dr. Fazıl Küçük’ün vefatının 40. Sene-i devriyesi idi. Kuzey Kıbrıs’ta tüm okullarda ve çeşitli yerlerde anma törenleri gerçekleşti. Maalesef Türk basınında (hamiyetli kalemleri tenzih ediyorum) kayda değer bir yazı dizisi, hayatının anlatan tam sayfa biyografiler, köşe yazılarına mücadelesinden hisse kapılacak küçük anekdotlar taşınmadı. Kamuoyunda yer etmediği gibi demokratik kitle örgütleri de başka güncel tartışmalarla meşgul olduğundan sadece sosyal medya platformlarından bir görsel ve 2 cümle ile anmalar geçiştirilmiştir.
Bir zamanlar Türk Basını Dr. Fazıl Küçük’ü çok yakından tanır ve takip ederdi. Dr. Küçük’ün yüzünü ve kim olduğunu Anadolu insanı bilir, tanır ve muhabbet beslerdi. Kıbrıs’ta Türklerin terör örgütü EOKA tarafından tekrardan katliama uğradıkları, göçe zorlandıkları zorlu bir yıl olan 1958 yılında Türkiye’de yapılan birçok mitingde Dr. Fazıl Küçük de Türkiye Türklüğü ile bizzat bulunmuş ve konuşmalar yapmıştı1] Bu konuşmalarla Kıbrıs davası tüm Türkiye kamuoyuna mâl olmuştur diyebiliriz.
Dr. Küçük, “Enosis”e karşı hayatı boyunca mücadele etmiş bir liderdir. Konuyu açmakta fayda görüyorum, Enosis, Kelime anlamı olarak "Birleşme anlamına gelmekle birlikte siyasi olarak Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhak edilmesi mefkûresidir.[3] Kıbrıs hakkında Yunanistan Devleti'nin de Rum kesiminin de kafası hep Enosis kafasıdır.
Yıllar önce Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu hoca Ermeni meselesi ile alakalı olarak “Türk'ün Türk'e propagandasını yapıyoruz" demişti. Demek ki Kıbrıs hakkında da, Kıbrıs’taki abide şahsiyetlerle alakalı da Türk'ün Türk'e propagandasını yapmamız gerekiyor. 1950'li yıllardan beri devam eden Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesi insanın gözünün önüne geliyor.
Bu vesile ile çok değerli bir eserden, Tarihçi Rukiye Maden'in Tarihçi Kitabevi’nden çıkan "Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs kitabından bahsetmek gerek. Kıbrıs meselesini anlatan kütüphanelerde birçok kitap vardır. Bu kitapların yekûnu belki 3 bini belki 5 bini geçer. Ama Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs kitabı bizim de yüksek lisansımızı yaptığımız Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nde yazılan bir yüksek lisans tezi olması sebebiyle bildiğimiz akademik, bilimsel bir eserdir.
Tarihçi Kitabevi sahibi Necip Azakoğlu değerli birçok tezin basılmasına vesile olduğu gibi bu alanda da büyük bir boşluğu kapatarak Türk tarihçiliğine önemli bir hizmet vermiştir. Kıbrıs mücadelesi deyince akla Kıbrıs Türklerinin bağımsızlık mücadelesinin önderleri Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş akla gelir. Bu iki insanın hayat öyküleri Kıbrıslı Türklerin siyasi tarihleri ile beraberdir. Aynı Mustafa Kemal Atatürk ile İsmet İnönü'nün hayatlarının Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Tarihi ile beraber olması gibidir.
Kitapta Dr. Fazıl Küçük'ün hayat hikâyesini, İsviçre’deki tahsilini, Kıbrıs'ta doktorluk hizmeti vererek nasıl teşkilatlandığını okuyacaksınız. Dr. Küçük'ün muayenehanesi aynı zamanda Kıbrıslı Türklerin kurmuş oldukları gizli teşkilatların merkezi konumundadır.
Dr. Küçük ve Denktaş Kıbrıs Türk Halkının can güvenliği için Türk Mukavemet Teşkilatı'nı kurmuş aynı Kuvayı Milliye hareketindeki gibi bir mücadele içerisine girmişlerdir. Teşkilatta yer alan kişilere kimliklerinin gizli tutulması için kod isimler verilmiştir. Örgütte Dr. Küçük'ün kod adı Türkiye'nin en yüksek dağı olan "Ağrı" Denktaş in da kod adı "Toros olarak belirlenmiştir.[4] Bu denli gizli ve zor mücadelelerin içinden çıkıp Kıbrıslı Türkler Milli Mücadelelerini vermişlerdir.
Bazı kesimler hâlâ bilmez ama Türk Ordusu'nun adaya müdahalesi öyle durduk yere olmamış, uzun süre EOKA terörünün baskısı altında kalan Türk cemaatinin canını ve namusunu korumak için adaya çıkılmıştır. Tarihte hiçbir gelişme durduk yere cereyan etmez. Türk Ordusu'nun da durduk yere Kıbrıs'a müdahale etmediğini Türk Mukavemet Teşkilatı'nın üye kaydedilirken okutulan şu yemin metninden bile anlaşılmaktadır:
"Kıbrıs Türkü'nün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukadderatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk milletine adadım. Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım. Bildiğim, gördüğüm işittiğim ve bana emanet edilen her şeyi canımdan aziz bilip, sonuna kadar muhafaza edeceğim Gördüklerim, işittiklerim, hissettiklerim ve bana emanet edilenleri hiç kimseye ifşa etmeyeceğim. İfşaatın bir ihanet sayılacağını ve cezasının ölüm olduğunu biliyorum. Yukarıda sıralanan hususları harfiyen tatbik edeceğime şerefim, namusum ve bütün mukadderatım üzerine söz verir, ant içerim."[5]
Görüldüğü gibi Türk Mukavemet Teşkilatı'nda kelle koltukta mücadele verilmiştir. Kıbrıs Türk Halkının çekmiş olduğu cefaları öğrenmek ve bilinçlenmek için mutlaka Rukiye Maden’in kitabı okuyun, Dr. Fazıl Küçük’ü unutmayın ve bu türlü eserlerin basılmasına bir destek de siz verin!
[1] Yasin Cemal Galata, “Anavatanda Düzenlenen Kıbrıs Mitingleri”, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Cilt: 74, s: 442, s.10-16.
[2] Kıbrıs Gazetesi, 15 Ocak 2024.
[3] Alpaslan Remzi Kallimci, Kıbrıs Krizinin Yansıması: Yunan Uyrukluların Sınır Dışı Edilmeleri (1964-1965), Gece Kitaplığı, Ankara 2017, s. 27.
[4] Rukiye Maden, Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs, Tarihçi Kitabevi, İstanbul 2014, s. 20-21.
[5] Rukiye Maden, a.g.e., s. 202.