Dönek olmanın dayanılmaz hafifliği

Korkumuz hiçbir zaman yükselmedi fırtınanın kanatlarında, bir denizin beyaz köpüklü dalgalarında...

O sıvı karanlığında uykunun çıplaklığını düşündüm Octavio Pazın Unutuşunda:

Kıyıya kimbilir kimin bıraktığı

gövdeni, o köpük danteli unut.

Sonsuz kadın, yitir kendini

Bir başka denizle buluşan bir deniz gibi...

Korkumuz sonsuz bir uçurum olmadı hiçbir zaman.

Avuçlarımızda denizkabukları, o güzelim gençlik yıllarımız uçup gitti.

Nankörlük zorunlu belasıdır yeniyi yaratmanın, acıları unutturmanın.

Bunu çok geç öğrendik!

Şimdilerde, Maraş, Çorum, İnciraltında katilleri mağdur gösterenyandaşlar ve yanaşmalar, 1 Mayıs 1977 katliamının sorumlusunu açıkladı bize:

Maocular ile TKPliler silahla çatıştı ve Kazancı Yokuşunda katliam oldu...

Taksimdeki otelin beşinci katından, Sular İdaresinden ve İlkyardım Hastanesinin çatılarından uzun namlulu silahlarla ateş edenler kimdi peki?

CIA ve Kontrgerilla!

Octavio Pazın Unutuşu gibiydi her şey...

Yum gözlerini yitir kendini karanlıkta

Gözkapaklarının kırmızı yaprakları altında.

***

Sözde liberal ve İslamcı yalanların sonu gelir mi?

Gelmez!

Her döneme göre esen rüzgârgüllerive bizim din pazarlamacılarıher türlü yalan dolanın, hainliğin içinde görülürler.

Sözüm ona bir tarihçi, haydi adını yazayım, Halil Berktay, 1 Mayıs 1977de solcuların birbirini öldürdüklerini söyledi, demeç verdiği gazete ise bu saçma sapan savı destekledi.

Avukat Turgut Kazan, Rasim Öz, 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan, 78’liler Girişimi sözcüsü Celalettin Can, Berktaya tepki gösterdi.

Aslında gülüp geçmek gerek...

Olmuyor, özellikle gençler, bugün 35-40 yaşında olanlar bile o günleri bilmiyor...

Avukat Rasim Öz, az ve öz konuşuyor bu konuda:

Cahilce ve gerçek dışı Berktayın anlattıkları. Görüntüler ortada. Mahkemede yaşananlar da biliniyor. 34 kişi öldü. Bunları söylemek bir MİT ajanına bile yakışmaz. Berktay, eski bir solcu olarak bunamışlığın göstergesini sergilemiştir.

Turgut Kazan:

35 yıl önce Berktay, alana girmesi yasaklanan gruptaydı. Girdiyse neredeydi? Bunları bilmeyiz. Ama olayın savcısı, tanıkları yaşıyor. Dava dosyasında polis telsizinden Panzeri halkın üzerine süründenmesi,ama insanlar ölüryanıtı verilince de Siz emri uygulayınkarşılığını vermesi, Sular İdaresinin çatısından, bir otelin iki odasından ateş edilmesi gerçektir.

***

Sönmez Targan ve Celalettin Can da yalanlıyor Halil Berktayı...

Katliamın bir Kontrgerilla eylemi olduğunu, Berktayın hayal gördüğünü, üstelik bu çıkışıyla derin devletisavunduğunu, darbecilerin ekmeğine yağ sürdüğünü öne sürüyor Targan ve Can...

Octavio Pazın saydam gövdesini açtığı bir günün ilk saatlerinde o yıllara dönüyorum.

35 yıl önceki bir olayı tarihçi kimliği olan kişi nasıl olur da bu denli saptırır, bunun yanıtını sizin vermenizi istiyorum...

Elimde Eray CanberkinKent Kırgınışiir kitabı (Yapı Kredi Yayınları, 1960-2010 Toplu Şiirleri) açıp okumaya başlıyorum:

senin derdini tazeler /beni çaresiz bırakır /pencereye konan kumru /kumru üsküfü dokur mu? /ölümleri unutur mu?

***

Bekir Coşkun, TSKden muhtırayedi ya!

Olsun!..

Maksat vatan sağ olsun!

Bizim rüzgârgülleri, “dönek olmanın dayanılmaz hafifliği içindeyaşayanlar ne yapacak?..

İşleri zor!..

Askeri destekleseler olmaz, Bekir için dayanışma gösterseler dönek ruhlarınahiç yakışmaz.

Bekir, darbelere, askerin siyasete karışmasına da karşıdır; TSKnin yıpratılmasına da.

Bir pazar yazısıaskeri kızdırmış!..

Kızabilirler!..

Şu bavul bavul belgeler, Fatih Altaylının deyişiyle tekerlekli bavullarla özel yetkili savcıya teslim edilenler, komutanların tutuklanması, hiç ama hiç Bekire kızanları tahriketmemiş.

Ah Bekir ah!..

Yüreğinde vatan sevgisi, dudaklarında bir türkü oldukça, tahrikehem askerler hem de siyasetçiler daha çok kapılır!..

Yağmalasaydın yurt topraklarını be arkadaşım!

Niye yapmadın?..

***

Sevgili Bekir, bilir misin Oğuz Tanselin, Metin Eloğlunun ardındanCanım Oğuzcuğum - Oğuz Tansele Mektuplarda (Yapı Kredi Yayınları) yazdığı ağıdı:

Satmadı özgürlüğü tok parasız /Patlardı haksıza, öfke yoldaşı /Kalamaz dargın, koşardı barışığa

(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)