Dokunulmazlıkların kaldırılması

Adalet ve Kalkınma Partisini iktidara taşıyan en önemli seçim vaatlerinden biri “dokunulmazlıkların kaldırılması” idi. Bundan tam on yıl önce, bu vaadi ile seçmenlerde büyük bir heyecan yaratmış, diğer muhalefet partileri de ona destek vermişti. Daha sonra, on yıl boyunca, sürekli büyük bir çoğunlukla, tek başına iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi muhalefetin konuyu defalarca gündeme taşımasına rağmen bu vaadini asla yerine getirmedi.

 

Terör eylemlerinin bugün geldiği boyut ve toplumda yarattığı huzursuzluk sonucu iktidar partisi bundan on sene önce kamuoyuna verdiği sözü hatırlama gereği duydu. TBMM 1 Ekim’de açılınca dokunulmazlıkların kaldırılması meclis gündemine gelecek. Sayın Başbakan’a göre dokunulmazlıklar kürsüde yapılan konuşmalar hariç tümüyle kaldırılması lazım. Bu ifadeyi duymak ilginç; meclis gündemindeki fezlekeler göz önüne alındığında hakikaten ilginç. İnşallah, sürekli şahit olduğumuz gibi bu “söz” lafta kalmaz.

 

Dokunulmazlıkların kaldırılma talebi, konunun gündeme geliş biçimi ise rahatsız edici. Her taraf üçkâğıtçı, hırsız kaynarken bu talepler yıllarca göz ardı edildi. Oysa BDP milletvekilleri çok planlı bir organizasyonla devletin karayolunda PKK’lı teröristlerle buluşup, kucaklaşarak, medya önünde “hasret” giderince, kıyamet koptu. Hırsızı, dolandırıcıyı, sahtekârı, sahteciyi, rüşvetçiyi, irtikâpçıyı dert etmeyen meclis BDP’lilerin PKK’lılarla kucaklaşmasını birden bire kendine dert edindi.

 

Vay efendim, BDP’liler PKK’lılarla niye kucaklaşmış?

Ne yapacaktı, insanların kendi dava arkadaşlarına sarılmasından daha normal ne olabilir?

Normal olmayan bazılarının hayal görmesi; PKK’nın demokratik özgürlük savaşçısı bir örgüt olduğunu ve BDP’nin de bununla alakası olmadığını düşünmesidir. Bu bir hayalden öte “dangalaklıktır”. PKK ile pazarlık ederek terörü bitireceğini düşünmek ayakta rüya görmektir.

Kamuoyunun ve idarecilerimizin bir kısmı sürekli olarak uyanıkken rüya gördükleri için ara sıra uyanıp gerçekleri görünce şoka giriyorlar.

Ne yazık ki gerçekler acıdır…

Terör BDP’yi meclisten atmakla, partisini kapatmakla veya üyelerini tutuklamakla çözülmez.

Bir vida sökecekseniz ona göre yıldız uçlu veya düz tornavida kullanırsınız, eğer çivi çakacaksanız çekiç kullandığınız gibi.

Terörü çözecekseniz de uygun araçları kullanmanız lazım. Fikir ve düşünceleri “terörist”, teröristleri de “demokratik temsilci” diye görürseniz bu sap ile samanı karıştırmak demektir. Eğer bu ikisini karıştırırsanız teröristlerin değirmenine su taşır ve eli silahlı insan sayısını artırırsınız.

 

Siz beğenmeseniz de insanlar fikirlerini özgürce ifade edebilmeli ama teröristler, eli silahlı eylem yapan gruplar da DERHAL örtülü operasyonlarla yok edilmelidir. Bunun reklâmı, propagandası olmaz, ne yapacaksanız vazifeniz olduğu için yapacaksınız, oy almak için değil. Hayallerinizi sürekli kamuoyu ile paylaşırsanız tıpkı Suriye örneğinde gördüğümüz gibi çuvalladığınız zaman kaçacak yeriniz olmaz.

 

Sırf BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalksın diye konuyu meclis gündemine taşırsanız bu ayıptır. Dokunulmazlıklar kaldırılmalı ama BDP’li milletvekilleri yüzünden değil, kanunları ihlal edip meclis çatısı altına sığınan milletvekilleri bu ülkeye bir utanç kaynağı olduğu için, bu ülkedeki namuslu binlerce yurttaşımızı temsil etmeleri mümkün olmadığı için kaldırılmalıdır.

Yoksa fikirleri yargılayıp hapse atmak, hırsıza dolandırıcıya da o çatı altında maaş vermek sorunların değirmenine sürekli su taşımaktan başka bir işe yaramaz.