Beklenen pozitif ve teşvik edici kararlar yerine ben bildiğimi okurum, döner gene aynisini okurum diyen Kıbrıs Rum Yönetimi yeni yılın yaratabileceği sinerjiyi bir kalemde çöpe atarak restini çekmiş ve başlayabilecek olan görüşmelerin daha da belirsizliğe gömülmesine sebep olmuştur.
Navtex denen haberleşme yöntemi Doğu Akdeniz’de sorunlara sebep olmuş durumda. Rum Yönetimi uzun yıllardır bu işlemleri yapıyor, deniz arazilerini parselliyor, kiraya veriyor, arama ve sondaj çalışmaları yaptırıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yönetimi bir süredir Rum Yönetimine bu işlemi birlikte yapmaları gerektiğini çünkü bu muhtemel kaynaklarda Kıbrıslı Türklerin de hakkı bulunduğunu ve tek başına hareket etmenin yanlış bir karar olacağını çok açık bir dille anlatmaya çalışıyor.
Göründüğü kadarıyla Rum Yönetiminin aldığı karar aslında çok büyük bir uluslararası stratejik savaşın yüzeyde kalan küçük kısmı. Rum siyasileri bu kumarı oynamaya karar verirken Rum halkından yetki aldımı bilinmiyor ancak bu kumarın sonunun Rum halkı için çok sevindirici olarak bitmeyeceği bir gerçek. Bu kadar büyük kumar masasında ülkeleri birbirine düşürmek üzere kurgulanmış bir senaryo ile oyunu sonuca götürebilirse Rum Yönetimi Doğu Akdenizin kralı olabilir. Başarı şansı ne kadar veya ihtimal dahilinde mi diye düşünülebilir.
Münhasır Ekonomik Bölge tanımlamalarını Doğu Akdeniz’de bölgesel güvenliğin bozulmasına sebep olacak şekilde ve uluslararası hukuka aykırı olarak düzenlemeye çalışan Rum Yönetimi buradaki bazı ülkeler ile bir oldu bitti meydana getirip KKTC’nin ve Türkiye’nin yok sayılmasını isteyen karar ve uygulamaların peşinde koşuyorlar.
Bu arada yok sayılmaya çalışılan bir başka oluşum daha var. Yakında Devlet kurması beklene Filistin Devleti. Görüldüğü gibi tanım biraz garip. Dünyadaki pek çok devlet Filistin Devletini resmen tanıyor. Ancak BM Güvenlik Konseyinden henüz karar çıkmadığı için resmen kurulmuş sayılmıyor. Gazzenin MEB si ise Filistinlilere ait. Ancak İsrail bu alanlara tek taraflı el koyarak gaz rezervlerinin hepsine sahip olmaya çalışıyor. Tıpkı anlaşma imzaladığı Rum Yönetiminin Kıbrıslı Türklerin hakkını gasp etmeye çalıştığı gibi. Her ikisi de bugünden sonra gerçekleşmesi imkansız bir istek.
Ayrıca bugüne kadar hiç dikkate alınmayan ancak Doğu Akdenize kıyısı olan bir ülke daha var; Birleşik Krallık. Yakın geçmişte buradaki petrol veya gaz ile ilgilenmediğini söyleyen bir sınırdaş. Arazisi küçük olsa da yaratabileceği sorun büyük olan bir ülke. Önümüzdeki dönemde araştırmalar büyük rezervleri işaret etmeye başlarsa, Birleşik Krallık Parlamentosu payına düşenin ülke insanı yararına kullanılması için alınması gerektiğine hükmederse neler olabilir düşünmek gerekebilir.
Şu anda Rum Tarafının sondaj yaptırdığı Afrodit 12 numaralı parsel bir süre sonra Filistin devleti veya Birleşik Krallık tarafından talep edilirse Doğu Akdeniz’de şenlik var demektir.
Eskiden vahşi batı filmlerinde büyük kumar masasına oturanların farklı sebeplerle katranlı tavuk tüylerine bulanması sahneleri görülürdü. Önümüzdeki günlerde bazılarını karabasan veya kabus gibi birşeyler bekliyor olabilir.