Devlet koruyucu olmalıdır
Bir defa bu ülkede en kötü alışkanlıklardan bir tanesi de insana verilen değerdir...
Bilgi, görgü, deneyim, başarı daima son plandadır...
Yağcılık, yalancılık, hokkabazlık ne yazık ki; ‘hemen herkesin üniversiteli olduğu bir ülkede’ daha geçerlidir...
En üstten başlayarak, toplumun yaygın bir kesiminde “yaparız, yıkarız” mantığı egemendir...
Öyle zaman olur ki; bu tür tavırlarla başarılı da olabiliyorlar...
Başları ayağa düşürüp, ayakları da başa çıkarabiliyorlar...
Üyesi olmak için çırpındığımız Avrupa ülkelerinde bir iş için başvuru yaparken, hatta ev kiralarken, sizden ‘birçok şey yanında’ referans isterler...
Referans veren kişi, bunu hatır, gönül için yapmaz...
İyiye iyi, kötüye kötü der...
Yalana başvurması halinde, gün gele kendisine de aynısının yapılacağını bildiği için daima doğruyu söyler...
Peki bunun bir yasası var mıdır?..
Bildiğim kadarıyla yoktur...
Birçok ülkede, kaliteli yaşam düzeyini korumak için gerekli önlemlerin yasası yoktur...
Ama yasa yoktur diye; kötü durumlar karşısında kimse eli, kolu bağlı oturmaz...
Devletin ilgili birimleri, kötü olaylara izin vermez...
Bunları niçin yazıyorum?..
Kıbrıslı Türklerin silkinip, doğru yolu bulmaları için...
Çok değil, bundan 10-15 yıl öncesine kadar bu ülkede çok daha sağlıklı bir devlet yapımız vardı...
Öğretmene, siyasetçiye, gazeteciye, avukata, üst düzey bürokratlara saygı duyulurdu...
Resmi dairelerde, vatandaşa hizmet anlayışı vardı...
Yardıma muhtaç insanlara herkes yardım ederdi...
Evde pişen yemekten, komşuya da ikram edilirdi...
Bigili ve görgülü insanlardan yararlanmak isteyen çoktu...
Şimdiki gibi onları yok etme girişimleri yapılmazdı...
O yıllar gerçekten güzel yıllardı...
Fakat bizler; özellikle son yıllarda siyasi çıkar uğruna tüm güzellikleri yok ettik...
Arkadaşları, dostları ve akrabaları çiğneyerek, sonsuza dek saltanat sürebileceğimiz hayaline kapıldık...
Halbuki; dünyada bunun bir benzeri yok...
Hiç kimseye ömür boyu saltanat şansı verilmiyor artık...
Liderlik ve bakanlık görevleri sınırlandırılıyor...
Amerika’ya bakınız...
Obama ikinci kez başkan seçildi...
Ama üçüncüsü olmayacak...
Hilary Clinton, bir önceki Obama kabinesinde dışişleri bakanı idi...
Başarısız mıydı?..
Kesinlikle hayır!..
Ama yeni Obama’nın yeni kabinesinde Clinton’un yerini Senatör John Kerry alacak...
Siyasetin güzelliği ve kalitesi işte budur...
Bizdeki gibi, 50 kişilik bir köyde kardeşi kardeşe kırdırmak, insanları küstürmek veya baskı yoluyla sindirmek siyaset değildir...
Başarılı insanları, sudan gerekçelerle susturma girişimlerinde bulunmak, kariyerleriyle oynamaya kalkışmak, rızkına göz koymak hangi dinin gereğidir?..
Bir yandan Müslümanlığın iyi yönlerini ortaya çıkarıp, beş vakit namazdan söz etmek...
Diğer yandan insanlarla uğraşmak, başarıyı bertaraf etmeye çalışmak ne kadar günahtır?..
Kıbrıslı Türkler, çok zor süreçlerden geçerek bugünlere geldiler...
Ama hiç olmazsa, özgür oldukları yılları huzurlu ve mutlu geçirmelerine yardımcı olunmalıdır...
Binlerce insan bugün ‘mazbata yüzünden’ sokağa dökülüyorsa, tümünü ‘borcunu ödemeyen ve yalana başvuran’ insanlar olarak değerlendirmemeliyiz...
İşlerin kötü gitmesi, karşılıksız çek olayının patlaması ve bazı bankalarla, denetimsiz tefecilerin, ana paradan fazla faiz uygulaması yüzünden zora düşen binlerce insanımız vardır...
Tümünü hapse koyamayız...
Ancak bazı önlemlerle, onlara yeni bir fırsat tanıyabiliriz...
Hiç kimse durup dururken mahkemelere düşmek ve hapis korkusuyla yaşamak istemez...
Devlet yönetiminin bu gerçekler çerçevesinde hareket etmesini diliyoruz...
Ayrıca, 2012 yılının bu son haftasında Lefkoşa Türk Belediyesi’ndeki sorunun artık aşılmasını bekliyoruz...
Çağdışı yöntemlerle çöp toplama faaliyetleri sonlandırılmalı, halkımız olası salgın tehlikesinden kurtarılmalıdır...
Devlet, bu tür sorunları çözmek için vardır...
Devletin gücü, kişilerin çıkarları için değil, insanları mutlu etme yönünde kullanılmalıdır...
(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)