Demokrasiye güven eksikliği



Ancak “bitiş noktası”nın içeriği iki taraf için farklı.

Bu dava ve soruşturmaların “bitiş noktası,” “askeri vesayet” adı konulmuş düzeninin sonuna gelindiği, bir daha eski usul demokratik sisteme müdahalelerin ve bunlarla bağlı her türlü yasa dışı faaliyetin olmayacağı güvencesinin açıkça ortaya çıktığı noktadır.

***

“Devleti irticanın eline düşmekten ve ülkeyi bölünmekten kurtarmak” adına kurulmuş bir “güvenlik sistemi”ne inanmış olanlar ciddi bir oran teşkil ediyor. İrtica ve bölünme korkusuyla yaşama ortamının sürüp gitmesini sağlama çabalarının sonucu da böyle bir güvence arayışını bir açıdan “anlaşılır” hale getiriyor.

Bu korkulardan kurtulmanın gerçekte tek bir yolu olduğuna inananları ve o yola güvenenleri sürekli olarak geriye püskürten, buna karşılık korkuları besleyerek demokrasiye güvenmeyi erteletenlerin varlığını sürdürmelerini sağlayan bir terör travmasıyla yaşamaya devam ediyoruz.

Kürt meselesi ve terörün, demokratik süreç içinde çözülebileceğinin kanıtları geçen on yıl içinde ortaya çıktı. Ama terör hâlâ devam ediyor.

***

AKP’nin geçen dönemde sağladığı ilerlemelere rağmen, çözümün demokrasi içinde gerçekleşeceğine olan inancın çeşitli şekillerde sarsılmasının AKP’de bir tereddüt hâli yaratması şu anda en önemli siyasi sorun haline gelmiştir.

Kürt sorununun çözümü yolunda demokratik süreci hızlandırma iradesinin “akamete uğradığı” görüntüsünün ortaya çıktığı bir ortamda da Uludere gibi facialarla toplumdaki travma ve korkuların canlı tutulması kaçınılmaz oluyor.

Bu aşamada AKP’nin yara alması, hem kendini solcu ilan etmiş olmasına rağmen CHP’nin ve çözümün sadece ve sadece demokraside olduğuna inanması aslında varlık nedeni olan BDP’nin, dar ufuklu bir hatta siyaset yaparak zaman geçirmelerine yol açıyor.

Demokrasiye güven eksikliğini giderme yolundaki süreci ilerletme ve hızlandırma imkânına sahip tek siyasi güç olan AKP, tek anahtarı kaybetme ve ülkeye de kaybettirme gibi bir yanlışı yapma hakkına sahip değildir.