Davutoğlu'ndan koalisyon görüşmeleri öncesi iki kritik mesaj
Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
"Genelde bugünlerde herkes siyasileri sorumluluğa davet ediyor. Ben bu daveti başımın üzerine koyuyorum. 7 Haziran ortaya uzlaşmayı zorunlu kılan bir tablo çıkardı. O günden bu güne ağzımızdan siyasilerle ilgili olumsuz bir söz çıkmadı.
Ülkeyi blok olarak ayırmaya çalışanlar çıktı. Ben şu koalisyona karşıyım diyenler oldu. Biz herkesle görüşmeye hazırırız dedik. Etrafımızdaki ateş içinde Türkiye'nin huzurunun önemini biz biliyoruz.Şu anda doğru tavır alınmazsa, bir asrı kaybetmenin tehlikesini biliyoruz. Yarın koalisyon görüşmelerine başlayacağız. Kadir Gecesi gününde bu hayırlı yolculuğa çıkacağız.
Buradan bütün siyasi partilerimize seslenmek istiyorum. Ben onların misafiri olduğum her anda siyasi nezaket, siyasi basiret ve feraset duyguları içinde götüreceğimiz bütün teklifleri, düşüncelerimizi, kanaatlerimizi açık yüreklilikle ve bu ülkenin sadece başbakanlık görevini, sorumluluğunu almış bir vatandaş olarak değil, bütün diğer vatandaşlarıyla eşit haklara sahip, bu ülkeye en derinden aidiyet hisseden bir kardeşiniz olarak bunları konuşacağız. Ümit ederim ki aynı yaklaşımı diğer parti başkanlarından da görürüz.
Hiçbir önyargı ve önkabulümüz yok. Hiçbir ön şartımız da yok. Bütün ana konuları görüşmeye hazırız. Ama hükümet dışı tartışmalara da girmeyeceğiz. Başta Cumhurbaşkanlığı makamı olmak üzere...
Ümit ederim ki en kısa zamanda Türkiye'de herkesin mutmain olacağı bir formülle, yöntemle, usul ve üslupla yeni hükümeti kurarız. Bütün çağrımız, zaman kaybına sebebiyet vermeyecek şekilde, karşılıklı anlayış içinde bu hükümeti oluşturmaktır.
İnşallah hayırlı netice hasıl olur. Bayram öncesi güzel haber vermek için ve çifte bayram olarak kutlanması için her şeyi yapacağız.
Böyle dönemlerde sorumluluk sadece siyasilerin üzerinde olmaz. Türkiye'deki siyasi kutuplaşmanın daha tehlikelisi toplumsal kutuplaşma yaşanma ihtimalidir. Toplumsal alanda kim gerilim dili kullanıyorsa onlara karşı ortak tavır sergileyelim.
Karşıtlık dilinden, uzlaşı diline dönüşmenin yolu sanatın dilidir, edebiyatın dilidir. İnsani dil eğer toplumsal alana hakimse siyasiler o dili takip etmek zorunda kalırlar. Son 12 yıl içinde edinilen kazanımların riske edilmeyeceği bir şekilde aydınlık bir Türkiye'ye yürüyelim.
İntikam hisleriyle yoğrulan, intikam hisleriyle yeni katliamlara yönelenlere karşı Türkiye her zamankinden daha fazla güçlü olmak zorundadır. Türkiye her zamankinden daha onurlu başı daha dik olmak zorundadır. Etrafımızda tarihin hesabını görmek isteyenlere karşı hiçbir zaman başımızın eğilmemesi için hiçbir zaman gelecek nesillere herhangi bir zilleti bırakmamak için gece gündüz çalışmak zorundayız."
Bunlar da ilginizi çekebilir