Sözcükler konuşurken gözlerin susması halinden midir bilinmez boğaza düğümlenenleri bir türlü dışarı çıkaramazsın... İçinden geçenlerin hepsi olmasa da dışarıya çıkmayı başaranlara hayat hakkı tanıyalım...
Hep aynı şeyleri konuşuyoruz!
Neden acaba?
"Hep aynı şeyleri konuşuyoruz" yerine "Neden hep aynı şeyleri konuşuyoruz?" soru cümlesi bu yazı için daha aydınlatıcı olacaktır!
CarrefourSA'nın kronikleşmiş başörtüsü alerjisinin ardından habervaktim aracılığı ile ARAS Kargonun, başörtülü çalıştırmamayı "prensip" olarak benimsediğini öğrenmemiz, kangren haline gelmiş konuyu yeniden gündeme getirdi.
Başörtülüler ile ekonomik ölçekte hiçbir sıkıntı yaşamayan bu v.b firmaların ticari ikiyüzlülüğüne hep birlikte tepki gösterdik. Aynı zamanda başörtüsü prensibinin prensibsizliğini tedavi etmek yerine, eşitlik ilkesini yaptığı derecelendirme ile sınıfta bırakan firmaları tercih konusunun rehabilite edilmesinin çok daha anlamlı olacağını söyledik.
Peki buzdağının arkasını görebilmek için karların erimesini bekledik mi?
28 Şubat'ın sivil uzantılarından söz ederken 28 Şubat'ta dik duranların kendilerine olan ihanetinden söz ettik mi?
Ne kadar dürüst kalabildiğimizi sorgulayabildik mi?
Değişimi kontrol etme yeteneği ile ancak kapitalist söylemi benimseme aşamasında durakladığımızı fark edebildik mi?
Temel paradigmamızın sekülerizm olduğu gerçeğini görebildik mi?
Hadi konuyu biraz daha açarak başörtüsü özelinde bir iki soru daha soralım;
Başörtülü bir bireye verdiği işi büyük lütuf sayan ve o bireye bunu söylemekten zerre çekinmediğine şahit olduğum Ülker firması merak ediyorum kaç tane başörtülü istihdam ediyor?
Başörtülü kadın çalıştırılıyorsa, Pepsi'den transfer ettiği ve başörtüsü ile sorunu olduğu bilinen firmanın tepe yöneticilerinden Jim Zaza bu işe ne diyor?
Muhafazakar kimliği ile bilinen ve yine "aman bizi yeşil sermaye görmesinler" diye bazı medya organlarına reklam vermeye çekindiği ile ilgili olarak dolaylı yoldan bilgi sahibi olduğum Boydak Holding, reklamlarında Şevval Sam dışında ön planda bir başörtülüye yer verdi mi?
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın eşi Beyhan Bağış'ın, İstinye Park'ta sahibi olduğu Vakko mağazasında başörtülü çalışıyor mu? (Onca siyasetçi varken neden Bağış diye merak ediyorsanız "Yıllarca başörtüsü üretip satan ama onu takanları çalıştırmayan bir firmanın şubesine sahip olmanın ayrıcalığı olsun" dedim)
Bu soruları sorarken kimse pozitif ayrımcılık beklentisinden bahsetmesin... Çünkü henüz ayrımcılık konusunu bile çözüme kavuşturamadık.
Gelelim medyaya;
28 Şubat sürecinden sonra başörtülü olarak spikerlik yaptığımda, "sürece zarar vereceksin bırak haberciliği kadın programı yap, haber spikeri olarak değil sizi sadece programcı olarak çalıştırabiliriz" diye çekinmeden meslekteki 17 yılımı çöpe atan ve bendenizle birlikte birçok başörtülüye darağacı hazırlamaktan kaçınmayan muhafazakar medyamız ne yapıyor?
Değişimi ileri tuşuna basarak hızlandırma marifeti gösteren bazı sözde muhafazakar medya yöneticileri"sarı saçlı ve düzgün fizikli kadınları ekranda görmek istiyorum" derken başörtülüleri hayattan silmek için kokulu silgi mi kullanıyor?
Bırak pozitif ayrımcılığı hakkın tesliminden bile bihaber olan bazı sözde muhafazakar medya yöneticileri sırf dayı kontenjanından ekrana çıkardıklarıyla başörtülülere karşı ayrımcılık yapmamış mı oluyor?
İki lafı bir araya getirmekten aciz başörtülü kadınların arkasında dururken ve gerektiğinde kılıçları kuşanırken bazı sözde muhafazakar medya yöneticileri kiminle savaştığını sanıyor?
Cafelerde toplanıp üst pencereden baktıkları ile kendi dünyalarına yatırım yaparken yanlarında kimlere yer açılıyor?
Bırakın siz insiyatif almayı küçük nesneler gibi bataklığa sürüklendiğinizin bile farkında değilsiniz!
Başörtülülere hak teslimiyeti yaptığınızı söylerken, onların arasında bile hakkın kafasını demir çubuklarla ezmekten çekinmediniz!
Rabbın selamını bile kişisine göre verenler sınıfına başkan adayı oldunuz her biriniz!
Şimdi siz mi CarrefourSA ve ARAS v.b eleştiriyorsunuz?
Hangi kimlikle...
En azından onlar başörtülüler arasında ayrımcılık yapmıyor. Onlara karşı takınılacak ortak bir tutumumuz var, ya size...!
Anlama kılavuzunu çoktandır kullanmadığınız için sizin beyin hücreleriniz şimdi direk olarak olmadık bir anlama ev sahipliği yapmasın!
Herkes için çıkmaz sokağın olduğu bir yaşamda sorun kime ne iş verdiğiniz değil sorun sizsiniz!
'Siz'in sorun olduğu bir ortamda da eylemlerin kime karşı yapıldığından çok yapılanın çirkinliği insanın yüzünü yakıyor...
O nedenle üzümü sevmediğiniz halde bağcıya verdiğiniz gözdağı, sizin zihin dünyanızın daha da ortaya çıkmasından başka bir işe yaramıyor.
Hadi şimdi siz besmele çekip oruca niyetlenin, yeni bir değişim olursa size verilen yeni koltuğunuzda kimlerle neler yapabileceğinizi hayal edin!
Ben bu süreçte nasıl değiştiğinize günü geldiğinde şahitlik edeceğime söz veriyorum! Ama ben o günün geleceğini çok iyi bildiğim için hayal etmiyorum sadece bekliyorum!
http://twitter.com/ArzuErdogral
(Haber Vaktim'den alınmıştır)