Cumhuriyetimizi anavatana borçluyuz

Bugün 35. Kuruluş yıldönümünü kutladığımız Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti kolay kurulmadı. Soykırıma uğrayan Kıbrıs Türkleri, gözyaşı, göçler, geleceği kaybetmek, ata topraklarını terk etmek, her tür saldırıya direnmek ve şehitler vermek pahasına cumhuriyetine kavuştu.

Olaylar, Rumların dediği gibi 1974’te veya 1963’te değil, 1950’de başlamıştır. Rumların Enosis isteklerinin15 Ocak 1950 tarihinde plebisitle sonuçlanması. Başpiskopos Makarios’un bütün dünya ülkelerini, özellikle de Batı ülkelerinin Roma, Paris, Frankfurt, Berlin, Londra, New York gibi başkentleri dolaşarak adanın Rum adası olduğunu, Enosis yapılması İngilizlerden alınıp Yunanistan’a verilmesi gerektiğini söylemleri ve çabalarıyla görünür kılınmıştır. Dolayısıyla Kıbrıs sorununun 21 Aralık 1963 gecesi yapılan katliamlar ve Rumların iddia ettiği üzere 1974 Barış Harekatı başlamadığı tarihi bir gerçekliktir.

Gerçekte Kıbrıslı Türklerin ilk devletleşme adımı Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) ile 1957 yılının Kasım ayında başlamıştır. Kıbrıslı Türklerin bünyesinde gönüllü, seçkin ve güvenilir kişilerin katılımı ile kurulan TMT içinde merkezdeki Bayraktarlık ve ilçelerdeki Sancaktarlık oluşumları gerçekte KKTC’nin devletleşme evriminin ilk halkasını oluşturmuştur.

Başpiskopos Makarios, Türkiye'nin gücü ile varlığını küçümseyip, Türkiye'nin değiştirmeği reddettiği 13 Anayasa maddesini silah gücü ile değiştirebileceğini sanarak 21 Aralık 1963 sabahı erken saatlerde organize bir şekilde Kıbrıslı Türklere saldırarak adayı kana bulaması, Kıbrıslı Türklere devlet kurmanın yolunu açmıştır.

1963’ten itibaren Kıbrıs Türklerinin devletleşmesine bakarsak Doktor Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş 1963 yılının 21 Aralık’ında Rumların saldırısından sonra 23 Aralık’ta komite kurmuştur. Genel Komite bir devlet oluşumunun minyatürüydü. Orada Genel Komite’nin üyeleri bakanlardı ama isimleri bakan değil üyeydi. (Eğitimden sorumlu üye, ulaştırmadan sorumlu üye gibi) Genel Komite’nin başında Dr. Fazıl Küçük vardı, onun da yardımcısı Rauf Denktaş Bey’di. Aynı zamanda, Rauf Denktaş, Türk Cemaat Başkanıydı. İlk devlet oluşumunun küçük iskeleti böylece 23 Aralık 1963’de oluşturulmuştur.

“Genel Komite’den KKTC’ye…”

4 yıl sonra 1967 yılında Rumlar Geçitköy, Boğaziçi gibi köylere saldırdıktan sonra Türkiye’nin çok ağır bir nota vermesi Genel Komite’nin Geçici Türk Yönetimi’ne dönüşmesine neden olmuştur. 27 Aralık 1967’de de Kıbrıslı Türkler, Geçici Türk Yönetimi’ni ilan etmişlerdir.

Ondan sonra 1968 yılında görüşmeler başlamış, 1970 yılında görüşmeler kopunca “Geçici” kelimesini kaldırılmış, 1970 yılında da “Kıbrıs Türk Yönetimi” adını almıştır. Bu devlet oluşumu Barış Harekatı’na kadar Türk Yönetimi olarak devam etmiştir.

20 Temmuz Barış Harekatı 16 Ağustos 1974’de bitmiştir. Barış Harekatı’ndan hemen sonra, Eylül ayı içinde de Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi ilan edilmiştir. Bu defa biraz daha genişlemiş ve politik kişilik kazanmıştır.

Ondan sonra Anayasa yapımı başlamış ve 13 Şubat 1975’de de Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilmiştir. Yani, 23 Aralık 1963 yılında başlayan adımlar 13 Şubat 1975’de Kıbrıs Türk Federe Devleti olmuştur.

Ondan sonra 1983’e kadar Federe Devlet yapısı devam etmiş, 1983 yılının Mayıs ayında Rauf Denktaş’la görüşmelerini yapan Rum Lider Spiros Kiprianu bu görüşmelerin seyrini hiç dikkate almamıştır. Görüşmeler 1970 yılında ilk defa Denktaş ve Makarios arasında Birinci Doruk Anlaşması olarak başlamış ve bugünün federasyon tezi de o gün ortaya atılmıştır. 1983 yılında Kiprianu, Makarios öldükten sonra cumhurbaşkanı seçilmiş ve tam da müzakereler devam ederken, federasyon konuları konuşulurken aniden Birleşmiş Milletlere başvurmuş “Türk askeri adadan çıksın, işgal sona ersin ve adanın yegane devleti Kıbrıs Rum tarafı olduğu kabul edilsin” şeklinde bir karar çıkarttırmıştır. Kıbrıs Türk Federe Devleti mecliste Kıbrıs Türklerinin kendi kendilerini yönetme hakkının olduğunu ilan etmiştir. Bilindiği gibi buna self determinasyon denilmektedir. Rumlardan bu konuda tepki ya da “Tamam, eğer sizin kendi kaderinizi tayin etme hakkınız varsa oturalım masaya konuşalım” gibi bir karşı teklif beklemişlerdir. Bakmışlardır ki, Rumlardan hiçbir ses yok. Tam tersine adanın tek sahibi olduğunu iddia etmektedirler. Bu defa da 15 Kasım 1983’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi toplanmış ve bu gün 35. yıldönümünü kutladığımız bağımsızlık kararını almıştır.

Bugün Kıbrıs Türkleri, Anavatan Türkiye sayesinde 35 yıldır egemen olduğu topraklarımın üzerinde özgürce, huzurlu ve refah içinde yaşamaktadır. Bunun kıymeti bilinmelidir…