Beyniyle değil, hezeyanlarıyla, kompleksleriyle ve de kalbiyle düşünen bazı kişiler maalesef belli ki, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’yı yanlış yönlendirmekte.
Akıncı’nın yanındaki -daha Meclise girdiği ilk günden beri şovlarıyla gündeme gelen- bir milletvekili, devletin işleyiş kurallarını bilmeden ve öğrenmek lütfunda bile bulunmadan Meclise sunduğu tamamen popülist yasa önerisinin reddedilmesinden ders almamış olmalı ki, KKTC ile Türkiye hükümetlerinin karşılıklı imzaladığı Uluslararası bir anlaşmanın yürürlüğe girmemesi için elden geleni yapmış. Gençleri ayaklandırmış, anlaşmanın Cumhurbaşkanı kanalı ile Anayasa Mahkemesine gönderilmesine katkı koymuş, Mahkemeden çıkan kararı da “Zafer olarak” niteleyerek basına, yanındaki kişiler ile sarmaş dolaş olarak başarı resimleri vermiş. Ne yaptığının, bu ülkeye nasıl bir zarar verdiğinin farkında bile değil maalesef…
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yanındaki bir başka akıl hocası ise, söz konusu “TC Hükümeti ve KKTC Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisinin Kurulması ve Faaliyetlerine İlişkin Anlaşma”yı öyle bir anlatmış, öylesine tuzaklarla dolu olduğunu söylemiş ki, Cumhurbaşkanı Akıncı yaptığının yanlış olduğunu bile bile konuyu Anayasa Mahkemesine taşımış. Hukukçusu da çanak tutmuş bu sürece maalesef. Ya iyi bir hukukçu değildi, uluslararası anlaşmaların Anayasa Mahkemesine götürülemeyeceğini bilmiyordu, ya da aklı yerine siyasi duygularla hareket etti ve Akıncı’yı olumsuz yönde etkiledi.
Bir başka akıl hocası ise ne yaptı etti, Akıncı’yı müzakerelerin sonunda kurulması hedeflenen ve Anayasasında Türklere eşit ortaklık hakları veren 13 maddenin 1964 yılında sadece Rum Milletvekillerinin oyları ile yok edilerek hayata geçirilen Kıbrıs Rum Yönetiminin devamı olacak devletteki nüfus oranının, 4 Rum’a 1 Türk olmasına, 803 bin Rum’a karşın 220 bin Türk’ün vatandaş yapılmasına ve de bu yeni uyduruk devletin nüfusunun toplam olarak 1 milyon 23 bin kişi olmasına ikna etti. Amacı, günümüzde 320 bin olan nüfusumuzun içinden 1974 yılındaki Mutlu Barış Harekatından sonra ülkemize Türkiye’den gelen, yerleşen, iş kuran, evini-ocağını oluşturan, çocuğa-toruna kavuşan 100 bin kişiyi gerisin geriye Türkiye’ye göndertmek ve yerlerine Anastasiadis’in ağzına “geri dönecekler” diye sakız ettiği 100 bin Rum’un gelip yerleşmesini sağlamak.
Şimdi de Akıncı’yı “Garantiler” konusunda ve de Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin kaldırılması konusunda yanıltmaya çalışıyorlar. Garantiler ve Garantörlük konularını da Rumların istedikleri gibi Akıncı’ya imzalattıktan sonra sıra “Toprak tavizi” ve “Mülkiyet” konularına getirilecek, Kıbrıslı Türklerin 42 yıldan beri elinde bulunan, yaşamlarını ve geçimlerini üzerine inşa ettikleri evlerinin, iş yerlerinin ve topraklarının alınmasının ve Rumlara verilmesi için uğraş verilecek, her yol denenecek. Denenecek olan yollardan en güçlüsü de, müzakereleri sürdüren başkanlar anlaşmayı imzalamasından sonra her iki tarafta yaşayan Kıbrıs Rum ve Türk halkının onayına, diğer adıyla referanduma sunmadan anlaşmayı uygulamaya koymak olacak. Burada da yazık ki, kendi kazdıkları kuyuya düşecekler zira Koordinasyon Ofisi kararı emsal olacak. Yani, Rumlarla yapılacak herhangi bir anlaşma “uluslararası anlaşma” sayılacağı için Anayasa Mahkemesi’nden görüş alınabilmesinin yolu açılacak. Anayasa Mahkemesi de doğal olarak bu anlaşmada birçok aykırılık bulacak. Özetle Anayasa Mahkemesi’nin kararına “mal bulmuş Mağribi” gibi atlayanlar, Midyat’a pirince giderken ellerindeki bulgurdan olacaklar.
***
Durum böyleyken bir vatandaş olarak Cumhurbaşkanımıza birkaç şey söylemek isterim; Sayın Akıncı, “Yurtdışı Koordinasyon Ofisi” konusunda size göz göre yanlış adım attıran kişiler ile yukarıda yazdıklarımı size tavsiye edenleri koyun kapının önüne ve sağduyu ile KKTC’nin çıkarları doğrultusunda hareket edin. Aklı yerine, bilgiyi esas almak yerine kalbiyle düşünüp içindeki “Türkiye nefretini” her gelişmeye bulaştırmaya çalışan kişilerin ne müzakere heyetinde ne de çevrenizde yer vermeyin, sizi yanılttıklarının farkına varın.Zaten Kıbrıs Türk halkının, aramızdaki Rum çığırtkanlığı yapan zirzirolar bir kenara, büyük bir çoğunluğunun, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ve garantörlüğünün olmadığı, içinde iki bölgeliliğin, eşit temsiliyetin, eşit politik hakların yer almadığı ve de en önemlisi yerinden, yurdundan, evinden, malından olacağını öngören bir anlaşmaya “HAYIR” diyeceğini periyodik olarak yaptırdığınız kamuoyu yoklamalarından biliyor olmanız gerekmektedir.
“Yurtdışı Koordinasyon Ofisi” konusundaki fiyaskoyu, nüfus konusunda yediğimiz kazığı dikkate alarak size yakışan bir şekilde sürdürün müzakereleri Sayın Akıncı. Dünya tarihinde kan pahasına, gözyaşı pahasına 11 yıl verdiği ölüm kalım mücadelesinden sonra kurduğu devleti lağvedip, bir başka milletin boyunduruğu altına girmeyi tercih etmiş “yüz karası” bir toplum konumuna indergenmeyelim.