BURSA (AA) - SİNAN BALCIKOCA - Çini sanatında binlerce kişiye eğitim veren, eserleri yurt içi ve yurt dışında sergilenen Kültür ve Turizm Bakanlığı çini sanatçısı Turgut Tuna, Bursa'daki atölyesinde sanatın yaşatılması için çalışmalarına devam ediyor.
Bursa'da 1945 yılında doğan, 1970'te İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Seramik Bölümünden mezun olan Tuna, çinicilikte birçok sanat eserine imza attı, öğrenciler yetiştirdi. Bu geleneksel sanatla ilgili araştırmalar yapan Tuna, çiniciliğin tanıtımı için yurt içi ve yurt dışında sergiler açtı, seminerlere katıldı.
Osmangazi ilçesi Yeniceabat Mahallesi'nde 2011'de açtığı kendi ismini taşıyan "çini çiftliği"nde sanatın günün ihtiyaçlarına uygun şekilde gelecek kuşaklara aktarılması için çalışmalarını sürdüren Tuna, diğer yandan meraklılarına çiniciliğin inceliklerini öğretiyor.
Turgut Tuna, AA muhabirine, 6 yaşında bir gün saklambaç oynarken ahıra saklandığını, bu esnada bir arının çamurla küçük küp yapıp içine larva bıraktığını gördüğünü söyledi.
Çömlekçi arının davranışının kendisine ilginç geldiğini belirten Tuna, "Sonra bunu babama anlattım. Babam ilkokul öğretmeniydi. Beni ertesi gün Nilüfer Çayı kıyısına götürdü ve oradaki millerle böyle çalışmalar yaptık ve ben ilk seramik çalışmamı böyle yaptım." dedi.
Sonraki yıllarda Yeşil Türbe'nin çinilerinin de kendisini çok etkilediğini vurgulayan Tuna, seramikle ilgili çok sayıda kitabı okuduğunu, Bursa'daki seramik örneklerini incelediğini anlattı.
Tuna, 5 binden fazla öğrenci yetiştirdiğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık öğrencilerimin öğrencileri de bu ekolle gidiyorlar. Öğrencilerim yaşam koşullarına uyan eşyalar yapma düşüncesiyle baktıkları için 'yaşanabilir sanat' da diyebileceğimiz bu tasarım sanatını çok da iyi başarıyorlar. Çağı yakalamak hoş bir şey. Çini 'saray sanatı' olarak da adlandırılıyor. Her sultan döneminde tasarımlar, renkler değişiyor. İmparatorluğun adeta özeti gibi. Mükemmel hale geldiği vakit imparatorluk da mükemmel halde. Gerileme devri başladığında çinilerde de gerileme görülüyor. Adeta insanı okuyan bir eşya. Müzelerde de en fazla olan eşya taş ve seramik eserlerdir. Onun için Türk seramikleri cevherden mücevhere bir yolculuk sürerler."
- "Kullanılan deterjanlara, içeceklere uygun olacak, çözülmeyecek"
Tuna, çininin adeta Türk'ün kartviziti gibi olduğuna dikkati çekti.
Çinicilikle ilgili çalışmalarına değinen Tuna, "Sanatın yok olmaması için önce terimleri güncelleştirmeye, sonra bununla ilgili örnekleri ortaya koymaya çalışıyorum. Bir de geçmişten bugüne kadar gelmiş olan örnekleri tanıtıp restorasyonlarda kullanılabilecek seramiklerin neler içermesiyle ilgili çalışmalarımızı da sürdürüyoruz." dedi.
Tuna, bir eşyayı sadece yapmak değil, onu yaşatmak için de hangi tedbirlerin alınması gerektiğini ortaya koymaya çalıştığını dile getirdi.
Laboratuvarda, işletmesinde hem bunlarla ilgili incelemeler hem de kompozisyonları yaptığını bildiren Tuna, "Ayrıca meraklı bir grubumuz var. Onlarla bunları gerçekleştirirken bir taraftan onların fikirlerini de alarak çağdaş yaşama uyacak Türk seramikleri nasıl olmalı, gözden geçiriyoruz." diye konuştu.
Turgut Tuna, sanata sahip çıkılmasının önemine işaret ederek, çiniciliğin kaybolmaması gerektiğini belirtti.
Sanatın gelenekselliğinin önemine vurgu yapan Tuna, "Geçmişi olmayan bir sanat pek hoş olmuyor, bize ait olamıyor. Onun için buna önem verilmesi ve buna dikkat edilmesi lazım. Yarım kalmış bir şey var. Bu seramikleri geliştirmek için bir mükemmeliyet merkezi yapılacaktı, pandemiyle beraber durduruldu. Bunun hızla hayata geçirilmesi lazım. İşte biz bu esnada yaptığımız çalışmalarla onu da destekleyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Tuna, geçmişi geleceğe aktarırken günün koşullarının dikkate alınması gerektiğini vurgulayarak, "Bütün malzemelerinden formlarına kadar kullanma adabına uygun yani bizim 'hoş eşya' dediğimiz şeyde hoşluk ne? Önce sağlığa uygun olacak. Çağın koşullarına uygun olacak. Nedir o? İşte kullanılan deterjanlara, içeceklere uygun olacak, çözülmeyecek. Ayrıca kolay aşınmasın, bıçakla kolay kesilmesin, çizilmesin. Bu sertlikleri, bu dayanımları da gösterecek. Seramik dünyasının ayrı bir bölümü var. Bunu da yaşatabilsin. Hem boyalarıyla, sırlarıyla, hem de kullanış biçimiyle insana uygun, işte tutulabilir kulplar, boşaltılabilir sürahiler falan gibi çalışmalar da yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.