CHP’de yine kavga var
Bir siyasi iktidarın sandık yoluyla değişebilmesi için önce başka bir siyasi partinin iktidara aday olması gerekir.
Ana muhalefet partisi olan CHP ise son iç kavgasıyla, bir kez daha iktidar adayı bir parti olmadığını gösterdi.
Genel Başkan değişikliğiyle birlikte bir “değişim süreci”ne gireceği umudu yaratan CHP’deki kavga “siyasi” bir nitelik taşımıyor.
Genel Başkan Yardımcısı’nın istifasına yol açan kavganın konusunun İstanbul il kongresi olduğu anlaşılıyor. İstanbul il örgütünde son dönemde gerçekleşen yenilenme iç iktidar sorunu yaratmış, sonunda isteği kabul edilmeyen yönetici görevinden ayrılmıştır.
Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olmasından sonra, CHP’deki kemikleşmiş “ulusalcı” yapı bir ölçüde gerilemişti. Ancak CHP, ortada bir “değişim süreci” lafı dolaşmasına rağmen hâlâ kendi geleceğiyle ilgili açık bir tartışma ortamına girmiş değil.
Bazı güncel konularda, örneğin Dersim olayı gündeme geldiğinde en kaba milliyetçi tepkilerle demokrat veya sol görüşler yan yana ortaya çıkabiliyor.
Kendi siyasi kimliğini halka açık olarak anlatmayan bir siyasi partinin temel konularda birbirine zıt görüşlerle ortaya çıkmasının sonucu, hâlâ en fazla yüzde 25’lerde dolaşan bir halk desteğidir.
CHP’lilerin kendileri de önümüzdeki yerel seçimde İzmir, Antalya ve Trakya’daki bazı “kaleler”in AKP’ye geçeceğini açıkça söylüyorlar.
2014’te yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde, AKP’nin adayını zorlayacak bir aday çıkarma ihtimalinin uzak olduğunu da yine CHP’liler söylüyor.
İkinci sıradaki siyasi partinin iktidar adayı olamamasının kaçınılmaz sonucu fiili bir tek parti sistemidir.
Bu sayede AKP, rahatlıkla önümüzdeki 13 yılı kapsayan planlar yapabiliyor.
Şu anda CHP’nin yüzde 25’lik oy desteğini belirleyen ağırlıklı unsur “AKP karşıtlığı”dır.
Kendisine oy verenlerde bile iktidar olma umudu yaratmayan bir siyasi partinin “değişim süreci” beklentilerini söndürme süreci de, bugünkü gibi kavgalarla daha da hızlanıyor.
(Vatan gazetesinden alınmıştır)