Candaş medya, yoldaş medya derken...

Deniz Baykal'ın okyanus ötesi kaset komplosuyla devrilmesinin ardından Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olduğu CHP Kurultayı'nı salonda izlemiştim.
Ertesi gün, Kılıçdaroğlu salona girerken basın bölümündeki gazetecilerin sandalyelerin üzerine çıkarak müstakbel genel başkanlarını avuçları patlarcasına alkışladıklarını yazınca çarşı fena karışmıştı.
Meslek ilkeleri bir yana, koca koca adamların ikbal gördükleri bir siyasiye stadyum amigoları gibi tezahürat yapması utanç vericiydi.
Ayrıca yazılmayacak gibi de değildi. Zira yaşını başını almış Hürriyet yazarlarının ayakkabılarını çıkartarak çıktıkları sandalye üzerindeki cambazlıkları, medya aparatı olarak işlevlerinin en net resmiydi.
Tufan Türenç "Alkışladıysam alkışladım" dedi.
Dönemin Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi ise kendisini CHP yandaşı diye yaftaladığımı söyleyerek bana etmedik laf bırakmadı. Ardından birkaç ay geçtikten sonra 40 yıldır kazık çaktığı Hürriyet başyazarlığından istifa ederek CHP milletvekili adayı oldu. Kamuoyu da sandalyeye çıkıp çıkmadığının cevabını açıkça almış oldu.

***

O dönem başbakan olan Tayyip Erdoğan, CHP kurultayı basın locasında resmi çekilen ikiyüzlülüğü şu sözlerle değerlendiriyordu:
"AK Parti'ye destek veren medya grubuna 'yandaş' medya diyorlardı. Ama şimdi iki tür medya türedi. Birisi Candaş medya diğeri yoldaş medya...
Biz, bu malum medya ile beraber yürümedik, yürümüyoruz ve onlara rağmen zaten Türkiye'de iktidar olduk. Bütün bu yapılanlar arasında ilk defa Türkiye'de medyanın köşe yazarlarının, pabuçlarını çıkartmak suretiyle, masalar, sandalyeler üzerinden nasıl alkış tuttuklarını da gördük." Evet, bunlar neydi ki? Türkiye candaşa, yoldaşa rahmet okutacak daha nice örnek görecekti...
Ülkede ne kadar "muhalif" gazeteci varsa paraşütle inen yeni CHP Genel Başkanı'nın kapısında dolanıp vekil adayı, belediye başkanı, danışman, şu bu olacaktı... Bir tur geleceğini güvence altına aldıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi, bağımsız tarafsız gazeteci pozlarında aramıza dönecek. Dahası utanmadan bu yollara tenezzül etmemiş meslektaşlarına "yandaş" diyecekti.

***

Uzatmaya gerek yok...
Taşıma suyla dönen (Tirajlar, reytingler ortada. Twitter'ın gazı olmasa yoklar) CHP yandaşı medyada gelinen son aşamayı en iyi özetleyen tartışma bugün aralarında yaşanıyor.
YURT gazetesi ve YURT TV'nin sahibi olan CHP'li Durdu Özpolat dün, kendisine sermayesini soran TELE1 isimli kanalın sahibi Merdan Yanardağ'a şöyle sesleniyordu:
"Ben Yurt Gazetesi'ni evimi, otelimi, özel okulumu enerji hisselerimi satıp 25 milyon dolar harcayarak kurdum, kaynağım belli. Sen Tele1'in kaynağı nedir onu açıkla... Tele1'in kaynağını açıklamazsan sana sorarım; kaynak benden çaldığın paralar mı yoksa Akın İpek'ten aldıkların mı?"
Acaba "Biz kaç kişiyiz" diye kafaladığı Kemalistleri KanalTürk'le birlikte Akın İpek'e devreden CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan bu tartışma için ne düşünüyor?
Bu alengirli medya operasyonlarının kompedanı sizsiniz? Ne diyorsunuz, 2000 TL maaşla televizyon sahibi olmasının hikmeti sorgulanan Merdan Yanardağ'ın sırrı nedir Tuncay Bey?
Yok yok, Ergenekonculuk döneminizde KanalTürk'ün idare müdürünüz olduğu söylenen Sırrı Bey'den bahsetmiyorum.

(Sabah'tan)