15. yüzyıl İngiliz Kraliyet Hanedanı Tudor’lardan Beyonce devrine kadar gururla taşınan en olağanüstü göbek, onun sosyal etkileri ve hamile kadınların yaşadıkları gururu, saltanatı, övgüyü, kibri ve şerefi nasıl taşıdıklarını analiz edebileceğiniz bu sergi bir müze bünyesinde gerçekleştirilen en ilginç sergilerden biri olmalıdır. Bu soğuk ve gri kış günlerinde yapılacak enteresan bir müze ziyareti olabilir. İşte ayrıntılar;
Sergi 16. yüzyıl ressamı Holbein’in hamile portrelerinden Beyonce’un sosyal medyada arka fondaki çiçekler eşliğinde ince bir tül arkasından hava attığı gebe pozlarına kadar tarihi süreciyle bir seyahate çıkarıyor sizi.
Küratörünün de başından gebelik geçmiş bir kadın olduğunu rahatlıkla tahmin edebileceğiniz bu sergi her ne kadar dünya ölçeğinde gebe kadının nasıl algılandığını ve göbeğini nasıl şanlı bir şekilde sergilediğini analiz etse de beş yüzyıllık bir süreçte İngiliz gebe kadınların hallerini ve toplumda, aile içinde ve kraliyet bünyesinde nasıl konumlandırıldıklarına ışık tutuyor, küçük bir tur yaptırıyor. 15. Yüzyıldan itibaren ele aldığı objeleriyle gebeliğin eski devirlerden beri saklanacak veya utanılacak birşey olmadığını vurguluyor.
Rönesans ressamları Hristiyan inancına ait önemli figürlerden biri olan gebe Meryem ile kocası Yusuf’un Beytüllahim’e giderken resmetmeleriyle ünlüdürler. Bu bakımdan aslında serginin ne kadar da ilgi çekiçi, öğretici, hayret uyandırıcı olduğunu tasavvur edebilirsiniz. Zira Meryem bu seyahatte diğer bir gebe ile, Elizabeth ile buluşur ve her ikisinin gebeliğinin de mucizevi olduğu vurgusuyla gebelik kavramı ve süreci biraz da kutsanır. Zira Elizabeth Hazreti İsa’yı Ürdün Nehri’nde vaftiz eden ve Vaftizci Yahya’nın annesidir. Bu ikilinin yüzyıllar boyunca sanatçılar tarafından resmedilen ve mukaddes sanat olarak nitelendirilen resim sanatındaki merkezi yerleri bu mucizevi gebeliklerine işaret eder. İstanbul’un müze olarak hizmete devam eden kiliselerinde silinmemiş, kazınmamış freskolar ve mozaikler bu sahnelerle doludur. Hepsinin de İncil’de yeri vardır.
Kraliyet mensuplarının gebelikleri hem kendileri ve hem de halk için kıymetlidir, zira veliaht üretmek ve yetiştirmek gibi bir sorunları vardır ki bu görevin düştüğü kadın görevini iyice sahiplendiği gibi şanını da gururla taşır. Hatta nemrut suratlı da olsa hanedanın devamını sağlayacak olan bir gebelik dönemin ünlü ressamının kalemi ile tablolaştırılır, ölümsüzleştirilir.
Kral I. Charles ve eşi Henrietta Maria çocukları doğmadan sipariş ettikleri portrelerinde kraliçenin eliyle göbeğine işaret etmesi gebeliğe ve kutsallığına vurgu olarak algılanır hep. Gebelik o kadar göze batıcı şekilde resmedilir ki elbisenin belden aşağı olan kısmı kızıl kırmızıdır ve hemen dikkatinizi çeker. Bir de eski devirde scarlet-lal renginin iffetsizlik olarak algılandığı hususuna da dikkat çekmek gerekir.
Sergi ayrıca 18. Yüzyılın Lady Macbeth’i olan ünlü sanatçısı Sarah Siddons’un 7 hamileliğinin tamamında doğumun son ayına kadar sahne aldığını takdirle izleyebilirsiniz.
Sosyetenin yüksek zümresinin gebelik konusuna el atması Demi Moore’un 1991 yılında verdiği poz ile başladı sayılır. Sergide bu konu da ele alınıyor ancak bu pozun ahali üzerinde Kral II. Charles’ın metresi Barbara Villiers’in gayrimeşru çocuğu ile verdiği Bakire Meryem pozu kadar etkili olmadığı da vurgulanıyor. Ancak devamındaki ünlülerin bu dönemi daha iyi değerlendirdiği, her günlerini kameraların karşısında geçirme gayretleri ve düzenli ve anlık Instagram paylaşımları daha samimi mi veya normalleştirilen bir iffetsizlik midir karar vermek zor.
Bir örnek de 6 olimpiyat madalyalı dünyanın en hızlı adamı Usain Bolt da ‘kral veya kraliçem geliyor’ diye lanse ettiği, en büyük lütuf olarak isimlendirdiği karısının gebeliğini sahilde binlerce balon uçurarak ve şişmiş karnıyla kırmızı elbise içinde dişi pozlar veren karısı ile ilgili paylaşımlarıdır. Sanırım bebeğin cinsiyetini önemsememeleri bu şovlarını abartmalarının etkisi biraz hafifleyebilir.
Bir de kadınların gebelik döneminde şişen göbeklerinden değil de doğum sonrası kurtulamadıkları göbekleri sorun olmalı. Kurtulan nadide hanımları tebrik etmek lazım gelir haliyle.
Ne yapmalı? Founding Müzesi’ndeki bu sergi 26 Nisan 2020 tarihine kadar açık, gebe olunsa da olunmasa da kocanızın kolundan tutup bu sergiye giderek güzel bir öğleden sonra geçirmeniz dileğiyle…