Büyük savaş geliyor mu…

Cumartesi itibariyle Ukrayna’daki savaşın 338. günüydü. Son haftalarda, günlerdeki gelişmelere bakılırsa savaşın ritmi giderek artıyor. Ukrayna’ya ağır muharebe tanklarının verilmesiyle bir eşik daha aşıldı. Şimdi sanki sıra savaş uçaklarına geliyor sanırım. ABD ve Fransa ‘hayır demeyiz‘ diyerek şimdiden açılışı yaptılar. Ukrayna Temas Grubu ülkelerinin temsilcileri önümüzdeki ay başında bir kez daha Ramstein ABD üssüne davet edildi. Belki de gündem savaş uçağı olacak. Bilmiyoruz.
* * * *
İngiliz The Guardian gazetesi de Cumartesi günü ‘Büyük savaş geliyor‘ diye başlık atarak adeta savaş çığırtkanlığı yapıyordu. Halbuki savaşlar, çatışmalar, askeri operasyonlar her zaman siyasi çözümler getirme girişimleriyle birleştirilmelidir. Dış politikanın ana görevi diplomasi, çıkarların uzlaştırılmasına çalışır. Siyaset derslerinde de öğrencilere bu öğretilir. Şu anda bunu konuşan yok. Diplomasi silahlara odaklanmış durumda… Sadece savaş söylemi duyuluyor…
* * * *
İngiliz gazetesine göre, er ya da geç, büyük olasılıkla birkaç ay içinde bir taraf harekete geçecek. Soru şu: İlk olarak kim ve nerede vuracak? Üçüncü aşama başlamak üzere, birleşik silahları (mekanize piyade, topçu, hava gücü) kullanarak topyekun bir savaş. Avrupa ikinci dünya savaşından bu yana böyle bir şeye tanık olmadı. Norveç istihbaratı, Rus ölü ve yaralılarının toplamının 180.000 olduğunu ve toplam Ukrayna zayiatının 100.000 olduğunu öne sürüyor. Ne acı bir durum…
* * * *
ABD’deki The Politico platformuna bakıyorum. ‘Ukrayna'nın müttefikleri, üç ila beş yıl veya daha uzun sürebilecek bir savaş öngörüyor‘ diyor… Avrupalı bir üst düzey diplomatın ‘Batı'nın Rusya'nın tepkisini her adımda değerlendirerek Ukrayna’ya desteğini kademeli olarak sağlanması konusunda "yazılı olmayan bir politika" üzerinde anlaştı‘ dediğini yazıyor analizinde… Ancak Batı'nın Moskova'dan aşırı bir tepkiyi tetiklemeden sağlanabileceklerin sınırına yaklaştığına dair endişeler olduğunu da işaret ediyor.
* * * *
Bu konu yaşadığım Almanya’da da hararetli şekilde tartışılıyor. Almanya şimdide silahlı kuvvetlerinin elindeki stoklardan 14 Leopard 2A6 tankı gönderecek. Tanklar üç ay içinde Ukrayna'ya varacak. Rusya'nın Almanya Büyükelçisi Almanya'nın hareketinin çatışmayı yeni bir düşmanlık düzeyine yükselten son derece tehlikeli bir karar olduğunu söyledi. Şansölye de, tankların gönderilmesinin Rusya'nın misillemesine yol açabileceğinden endişe duyanların korkularını yatıştırmaya çalışıyor. Federal Meclis’te yaptığı konuşmada ‘Bana güvenin, hükümete güvenin‘ dedi. ‘Uluslararası hareket ettiğimiz için bu desteğin ülkemize risk olmadan mümkün olmasını sağlamaya devam edeceğiz‘ dedi.
* * * *
Almanya 1 Ocak 2022 ile 23 Ocak 2023 arası Ukrayna’ya değeri 2,336 milyar Euro‘luk askeri silah, mühimmat, malzeme vesaireden oluşan destek verdi. Bu yıl içinde şimdilik 2,2 milyar Euro destek planlandı. Almanya’nın verdiği askeri desteği merak edenler için listesi Alman hükümetinin sayfasında yazıyor. Üşenmedim saydım tam 92 satır tutuyor. Almanya değişti artık… Değişim, sadece Almanya'nın Ukrayna'ya teslim ettiği tanklar, obüsler ve hava savunma sistemlerinde değil, siyasi psikolojinin derinliklerinde de var sanırım…
* * * *
Çünkü savaş tam da Almanya savaşın ne demek olduğunu unutmak üzereyken geldi. 75 yılı aşkın bir süre önce 2. Dünya Savaşı'nı yaşamış olan kuşak 90'lı yaşlarında veya öldü; 60'lar ve 70'lerde doğan savaş sonrası ikinci nesil, 2021 sonbaharında, savaştan sadece aylar önce, siyasi dizginleri eline aldı. 1958 doğumlu Alman Şansölye, çoğu 40'lı veya 50'li yaşların başında olan, çoğunluğu genç politikacılardan oluşan bir kabineye başkanlık ediyor. Üç iktidar partisi - Sosyal Demokratlar, Yeşiller Partisi ve Liberaller - savaş sonrası ikinci nesil tarafından yönetiliyor. Diğer etkilerle birlikte bunun da değişimde bir parça da olsa etkisi var mı acaba… İnsan düşünmeden edemiyor.