Bu ne model baba?



Tüm sesleri kısıveriyor egonun sesi demek ki; mesela vicdanın, babalığın, analığın, sevginin, olgunluğun, aklın, onurun...
Vay vay vay ego. Why ego?

Hop oturup hop kalkıyorum sabahtan beri. Tamam! Hayatımızda hop oturup hop kalkacağımız onlarca hatta yüzlerce şey var.
Bir sürü açıdan durum felaket. Hepsini kafaya takarsan kilitle kendini bir odaya çıkma. Yaşama küs. Sabah akşam kaderine, ülkene, arkadaşına, eşine, patronuna, politikacına, komşuna yan.

Bir gram gülemez yüzün vallahi. Ama en çok ailevi kötülükler sinirlendiriyor beni. Hani bazı şeylerin korunmasını isterken, darma duman olduğunu görünce ağzımdan burnumdan ateş çıkıyor.

Mesela bu sabah yani bugün bu yazıyı okuyan sizlere göre dün sabah kurulma, takılma, sarma hakkımı Cem Yılmaz'ın eşi Ahu Yağtu'nun babası Neşet Yağtu'dan yana kullanıyorum.

Haberturk'ten arkadaşım İzzet Çapa'ya İzmir'deki evlerinin balkonunda röportaj vermiş baba Neşet Yağtu. Ne zaman vermiş? Kızı doğum yaptıktan sonraki gün.

Eşi Jale Hanım da taze gelin misali döşemiş sofrayı; yaprak sarmalar, zeytinyağlılar, kırmızı bardaklar... Gururla poz vermişler bir de. Oralarda kiloyla had satılıyor herhalde.

Ne anlatıyor Neşet Bey;
kızının ve damadının özelinde bizlerin bilmemesi gereken ne varsa onu anlatıyor.
Cem Yılmaz'ın üç kişiliği olduğundan tutun da Yılmaz ailesinin kabalıklarına, düğün günü ve ertesi yaşananlara kadar.
Neden anlatıyor Neşet Bey; kızından ve damadından uzaklaştırma aldığı için.

Neden uzaklaştırma almış Neşet Bey;
düğün zamanı ailenin en zayıf halkası olup Türkiye'nin en ünlü adamlarından biri ve eşinin özel hayatını medya ile paylaştığı için. Peki şimdi ne yapıyor Neşet Bey; uzaklaştırıldığı için daha da konuşuyor, anlatıyor da anlatıyor.

Konuşma hastalığına tutulmuş Neşet Bey, bir çok ünlünün annebabası gibi. Babalığı bırakmış egosunun legosu oluvermiş Neşet Bey.
Öyle teslim olmuş ki bazı duygulara evladını bozuk para gibi harcayıvermiş.

Hem de en mutlu gününde. Ahu Yağtu tam anne olmuşken, yüzü asıl şimdi gülmesi gerekiyorken, lohusayken, tüm magazin basınının gözü onların üstündeyken. Bravo Neşet Bey.

Dünürünüze 'geniş sfenks' adını taktığınızı bildirmekten utanmadığınız için, Ahu'nun Cem Yılmaz'a neden aşık olduğunu sorduklarında "İlk akla para geliyor ama ben öyle düşünmüyorum" cümlesini kurabildiğiniz için, kızınızın ve damadınızın itibarlarını zedelemekten çekinmediğiniz için, kızınızın hayatındaki en önemli günlere adınızı altın harflerle yazdırmayı başardığınız için bravo.

Artık tüm köprüleri yaktınız Neşet Bey.

Evladınızı fazlasıyla acıttınız.

Bir baba hangi üzüntüde ve sıkıntıda olursa olsun kızına bunu yapmaz Neşet Bey. Babalığın karşılığında bu yazmaz .

Kızınızın boynunu büktüğünüzün farkında mısınız Neşet Bey
. Üç beş kompleksli tip dışında kimse sizi desteklemiyor ve desteklemez Neşet Bey.
Röportajın her satırında utandım, her satırında içim yandı, her satırında çıldırdım. Sevgi bu değildir, aile bu olamaz, babalık gururdan terk değildir, küçük bir çocuğun hak ettiği bu olamaz.

Bence Cem Yılmaz ve Ahu Yağtu'dan sempatik pozlar vermelerini hiç beklemeyelim. Siz olsanız gülebilir misiniz?
Bir huzur vermediler. Bir nefes aldırmadılar.

Çocuklarını kucaklarına aldıklarında bile rahat bırakılmadılar.

Allah yardımcıları olsun.

Böyle babaya da yazıklar olsun.

(Sabah gazetesinden alınmıştır)