Geçenlerde yazdım: "AKP iktidarı, artan ölçüde Kemalistleşmeyi, yani tutuculuğu ve keyfiliği sürdürecek olursa, Kılıçdaroğlu değil ama Erdoğan CHP'yi iktidar alternatifi haline getirecek..."
Geçenlerde yazdım: "AKP iktidarı, artan ölçüde Kemalistleşmeyi, yani tutuculuğu ve keyfiliği sürdürecek olursa, Kılıçdaroğlu değil ama Erdoğan CHP'yi iktidar alternatifi haline getirecek..." Evet, böyle yazdım da, Sayın Kılıçdaroğlu'nun CHP içinde iktidarını sağlamlaştırdıktan sonra söylediklerini okudukça, dinledikçe... "Ne yazık ki çok zor!.." demekten kendimi alamıyorum.
Bunu görmek için Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'nin en temel sorunları hakkında neler söylediğine bakmak yeterli. Kürt sorunu için, "Bu sorun kendi iç dinamiklerimizle çözülebilecek boyutun ötesine geçerse, yani açıkça söyleyeyim, uluslararası bir sorun haline dönüşürse siyaset kurumu olarak bizim işimiz çok daha zorlaşır..." diyor. (Akşam, 23 Temmuz) Haklı. Peki çözüm için önerisi ne? Parlamentodaki dört parti bir araya gelsinler ve bir çözüm üretsinler... Yani CHP'nin ülkenin en önemli sorununun nasıl çözüleceğine dair kendine ait bir fikri, önerisi yok.
Kürt yurttaşlarımızın ortak talebi Kürtçenin eğitim dili olması. Kılıçdaroğlu'nun Kürtçe üniversitede eğitim dili olabilir mi, şeklindeki soruya cevabı: "Bilmiyorum... Üniversitenin kullandığı dilin evrensel kabul görmüş bir dil olması gerekir... Salt Kürtçe eğitim, o çok fazla bir şey vermez..." Türkçe yanında Kürtçe olabilir mi? "Milli Eğitim Şurası isterse bir karar verebilir..." Yani, CHP'nin bu konuda da net bir fikri, önerisi yok. (Taraf, 25 Temmuz)
Kılıçdaroğlu bir ara PKK'nın silahlı ayaklanmasına son vermek için, genel aftan söz etmişti. Bugün ne düşünüyor: "Ortam yok... Terör örgütü ile pazarlık yapılmaz... Bir adım atılabilmesi için terörün bitmesi, örgütün koşulsuz silah bırakması lazım..." (Akşam, 23 Temmuz) Peki, bunun devletin (ve CHP'nin) 30 yıllık teranesinden ne farkı var? Bunun nesi "Yeni CHP"?
Alevi yurttaşlarımızın (bazı CHP milletvekilleri de dahil) en az yarısı, Aleviliğin ayrı bir din, cemevlerinin ibadethane olduğuna inanıyor. Kılıçdaroğlu'na göre ise Alevilik, "Müslümanlığın bir parçası... Farklı bir din olabilir mi? Hayır..." Peki, o zaman "Herkes kendi inancını özgürce yaşamalı" dediğiniz zaman, kim size inanır?
Kılıçdaroğlu AKP'ye gelsinler darbe hukukunu değiştirelim çağrısı yapıyor... Ama Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalı mı, diye sorulduğunda, "Önce iktidarın ne söylediğini bilmemiz lazım... Bu konuyu tartışmadık..." diyor. O zaman darbe hukukunu değiştirmekten yana olduğunuza kim inanır? Artık iyice bayatlamış bir iddiaya sarılarak AKP'yi "takiye" yapmakla suçluyorsunuz... Peki sizin takiye yapmadığınıza, yani bir şey söyleyip başka bir şeye inanmadığınıza nasıl güveneceğiz?
AKP'nin her seçimde oylarını artırmasının sebebi nedir, diye sorulduğunda, "Sosyolojik olarak bunun çok iyi tahlil edilmesi lazım..." dedikten sonra, tıpkı kimi çok takdir ettiğiniz, vesayetçi köşe yazarları gibi, halkı aptal olduğu için AKP'ye oy vermekle suçluyorsunuz. Dediğiniz aynen şu: Başbakan "size yeni bir hapishane yapacağım" dedi ve Diyarbakırlıların oylarını aldı. "Diyarbakırlılara sormak lazım, size modern bir hapishane yapana hangi gerekçe ile oy veriyorsunuz?" (Taraf, 24 Temmuz)
Sayın Kılıçdaroğlu, bugüne kadar anlayamadıysanız ben size anlatayım: Diyarbakırlıların, Kürt yurttaşların en az yarısı AKP'ye oy verdi, çünkü AKP iktidarı Kürt kimliğinin inkarına son verdi; Kürt dili ve kültürünün özgürce yaşanması yönünde yetersiz ama birçok adım attı. Bunun farkında değilseniz, yanınıza aldığınız Sezgin Tanrıkulu adında bir Diyarbakırlı var; ona sorabilirsiniz...
Dış politika konusunda söyledikleriniz, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun değil asıl sizin gerçeklerden bihaber olduğunuzu ortaya koyuyor. "İsrail ile yüzde yüz paralel hareket edecek ikinci bir devletin yapısı şekilleniyor... Kastım Kuzey Irak'ı da içine alan bir devlet..." diyorsunuz. (Hürriyet, 26 Temmuz) Siz Kürt sorununu çözelim derken, bütün Kürtlere savaş ilan edilmesini mi öneriyorsunuz? Bu mu "Yeni" CHP? Böyle "Yeni CHP" olmaz olsun!
NOT: Salı gününden itibaren bir haftalık tatile çıkıyorum. Bir sonraki salı görüşmek üzere.
(Zaman gazetesinden alınmıştır)