DÜNYA

Boris Johnson’ın çalkantılı kariyeri

ZUHAL DEMİRCİ

İngiltere'de hükümet krizinin ardından istifa çağrılarına boyun eğmek zorunda kalan Boris Johnson, gazetecilikten siyasete uzanan kariyer basamaklarında skandallar, söylediği yalanlar ve kırdığı potlarla sıklıkla gündem oldu.

Tam ismi "Alexander Boris de Pfeffel Johnson" olan İngiltere Başbakanı Johnson, Kurtuluş Savaşı'na muhalefet ettiği için halk tarafından linç edilen Damat Ferit Paşa hükümetinin İçişleri Bakanı Ali Kemal Bey'in İngiliz eşinden olan torunu Stanley Johnson'ın oğlu olarak, Türkiye ile kan bağına sahip olmasıyla biliniyor.

Çankırı'nın Orta ilçesine bağlı Kalfat köyünde dünyaya gelen Ali Kemal Bey, İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin de kurucusu.

Türk kökeniyle zaman zaman gündeme gelen Johnson, babasının dedesinin Türk olduğunu fakat kendi Türk yanının zayıf olduğunu söylüyor.

New York'ta 19 Haziran 1964'te doğan Johnson, İngiltere'de siyasetçilerin yetiştiği iki önemli okul kabul edilen Eton Koleji ve ardından Oxford Üniversitesinde eğitim gördü.

Mezuniyetinin ardından The Times'ta gazetecilik kariyerine başlayan Johnson'ın, buradaki gazetecilik kariyeri kısa sürdü ve hazırladığı yalan haber nedeniyle işten kovuldu.

Daha sonra Daily Telegraph gazetesine geçen Johnson, 1989'da bu basın kuruluşunun Brüksel muhabiri oldu ve Avrupa Birliği (AB) karşıtlığı da bu dönemde imza attığı haberlerle kendini göstermeye başladı. Johnson, AB ile ilgili gerçek olmayan makaleleriyle de gündeme geldi.

Johnson, gazetecilik kariyerinde muhafazakar eğilimli Daily Telegraph'ın editör yardımcılığına ve Spectator dergisinin editörlüğüne kadar yükseldi.

İKİ DÖNEM LONDRA BELEDİYE BAŞKANI OLARAK GÖREV YAPTI

Boris Johnson'ın gazetecilikten siyasete uzanan kariyeri ise 2001'de Muhafazakar Parti milletvekili olarak seçilmesiyle başladı.

Johnson, daha sonra 2008'de Londra Belediye Başkanı seçildi ve 2016'ya kadar iki dönem bu görevi sürdürmeyi başardı.

Belediye Başkanı olarak görev yaptığı dönemde, Johnson'ın akıllarda kalan "icraatı" ise 2012 Londra Olimpiyatları sırasında Victoria Parkı'na kurulan 45 metre yüksekliğindeki eğlence halatında asılı kalması oldu. Ancak Johnson, başka siyasetçilerin "karizmasını çizecek" bu sahneyi bile popülaritesini artıracak bir şova dönüştürmeyi başardı.

Johnson, 2016'daki Brexit referandumunda ise ülkesinin AB'den ayrılması için kampanya yürütenler arasında lider figürlerden biri olarak öne çıktı.

İngiltere'nin AB'ye üyeliğinin devamı için kampanya yürüten dönemin Başbakanı David Cameron'ın istifasının ardından görevi devralan Theresa May'in kabinesinde iki yıl Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Johnson, siyasi kariyerindeki merdivenleri hızla tırmandı.

May'in, AB ile vardığı Brexit anlaşmasının parlamentoda 3 kez reddedilmesinin ardından parti içi muhalefetin baskısına dayanmayarak istifa kararı almasıyla Johnson, 2019'da Muhafazakar Parti liderliğine seçilerek ülkenin yeni başbakanı oldu.

BAKANLIK GÖREVİNDE DE GAFLARIYLA GÜNDEM OLDU

Johnson, Brexit kampanyası sırasında, Türkiye'nin AB'ye üye olması durumunda milyonlarca Türk'ün İngiltere’ye göç ederek tehdit oluşturacağı açıklamalarıyla da tepkileri üzerine toplamıştı.

Boris Johnson, daha sonra bu açıklamalarını inkar etti.

Johnson bakanlık dönemi boyunca da tartışma yaratan adımlarıyla gündemde kalmayı başardı.

Johnson'ın en büyük gafı, İran'da casusluk suçlamasıyla tutuklu bulunan Nazanin Zaghari-Ratcliffe'in bu ülkeye gazetecileri eğitmek üzere gittiğini söylemesi oldu. İngiliz ve İran çifte vatandaşı olan Ratcliffe'in savunması, bu ülkeye aile ziyareti için gittiği yönünde olsa da Johnson'ın sözleri kadının mahkumiyetine yol açtı.

MÜSLÜMAN KADINLARI HEDEF ALAN AÇIKLAMALARI TARTIŞMA ÇIKARDI

Johnson, kaleme aldığı köşe yazılarında İslamiyet ve Müslümanlarla ilgili görüşleriyle de tartışmaların odağında yer aldı.

Daily Telegraph'da Ağustos 2018'de yayımlanan bir yazısında, peçe takan kadınları "posta kutusu" ve "banka soyguncularına" benzeten Johnson'ın, 2006'da bir kitap için kaleme aldığı makalede de İslamiyet'i, "ilerlemeye engel" olarak gösterdiği ortaya çıktı.

Başbakanlık görevini aldıktan sonra Johnson'a, Müslüman kadınlarla ilgili benzetmeleri sorulduğunda özür dilemekten kaçındı, sadece "üzüntü duyduğunu" dile getirdi.