BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Temsilcisi Alexander Downer, geçen hafta içinde Kıbrıs Türk ve Rum Cumhurbaşkanlarına bir belge sundu.
Kapak ile birlikte toplamı 78 sayfa, adı da "Convergences-2008-2012" yani "Yakınsamalar veya Yakınlaşmalar-2008-2012"
Belge, Dimitris Hristofyas ile dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın yakınlaştığı konular ile Dimitris Hristofyas'ın Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ile yakınlaştığı konuları kapsamakta. Gerçi Eroğlu ile yakınlaştığı herhangi bir konu olmadı ama dokümanın adı ve içeriği aynen böyle, tarihi de 30 Nisan 2013.
Rum lider Anastasiadis belgeyi aldıktan birkaç gün sonra, 15 Mayıs tarihinde toplanan Rum Ulusal Konseyine sunmadığı için Rum tarafında siyasi kriz çıktı ve muhalif partiler Anastasiades'i yerden yere vurdular.
Anastasiadis, üzerine doğru gelmekte olan baskıların farkına vardığından savuşturma amaçlı olarak kendi kurduğu hükümetinin geçmiş Rum lider tarafından yürütülmüş olan müzakerelerde Türk tarafı ile uzlaşmaya varılmış olan konuların kendisini ve hükümetini bağlamadığı açıklamasını yaptı. Yapmaya yaptı da bu açıklamanın hiç bir değeri yok. İstese de istemese de hem belgeyi kabul etmek, hem de Hristofyas'ın bıraktığı noktadan başlamak zorunda müzakerelere.
Zaten kendisi de BM'den gelecek baskılardan kurtulmak için müzakerelerin sıfır zeminden de başlamayacağı açıklamasını yaparak, bu konuda geri adım atabilme kapısını açık bıraktı.
Belgenin içeriğine "Hayır" diyebilmek için Rum Ulusal Konseyinin arkasına saklanmayı tercih eden Anastasiadis, konuyu "görüş birlikleri yani yakınlaşmalar incelenecek ve hangisinin kabul, hangisinin reddedileceğine Ulusal Konsey karar verecek" diyerek Rum Ulusal Konseyine havale etti.
Engelin ikinci adımı olarak da Anastasiadis müzakerelerde Rumların tezlerini ve görüşlerini dile getirecek "Müzakereciyi" belirlemeyi ve atamayı ne kadar geciktirirse, müzakereler de o denli geç başlayacak hesabıyla "Müzakereciyi atamamak" oyununu oynuyor. Buna karşın şimdi BM yetkilileri Anastasiadis'e, 29 Mayıs gecesi Eroğlu ile yiyeceği yemeğe ‘Rum Müzakereci’nin de katılması gerektiği telkini yapmaya başladılar.
Anastasiadis'in "Müzakereleri başlatmama oyunu" sonuçta pek geçerli olmadığı gibi, Rum tarafının hayrına da olmayacak. Karşı tedbir olarak Birleşmiş Milletler’de, "masaya oturup müzakereye başlamazsanız KKTC'nin siyaseten seviyesinin yükseltilmesi gündeme gelecek" savını ortaya atacak ve Rumları sıkıştırmaya başlayacak. Tabii Rumların bu söyleme tepkisi de her zamanki gibi "BM bize şantaj yapıyor" olacak. Olmaya olacak da, bu serzeniş Rumları sevindirecek bir sonuç getirmeyecek.
Downer tarafından taraflara sunulan bu belge gerçekte bir "Ara Anlaşma" metni. Dolayısıyla müzakereler de bu zeminden ileriye doğru gidecek. Bunun farkında olan Rum tarafı da sorun üreterek, kriz ortamı yaratarak bundan kurtulma çabası içine girmiş durumda. Kendilerini Kaf dağının tepesinde gören ve müzakerelerin de kendi istek ve arzuları doğrultusunda gideceğini zanneden komşular, eski köprülerin altından çok sular aktığının farkında değil.
Kıbrıs konusu ile ilgili bütün plan ve program, müzakerelerin 2013 Sonbaharı içinde başlaması ve 2014 İlkbaharı içinde de bitirilmesi üzerine kuruldu. Rumların bu takvimden kaçabilecekleri pek olası da gözükmüyor. Belli ki 2004 yılında yapılan Annan Planı Referandumunda oynadıkları oyunun ve AB'yi kandırmalarının bedelini bu sefer çok ağır ödeyecekler.