Başbakan Erdoğan'ın Ortadoğu ziyareti sürüyor.
Özellikle Mısır'daki karşılama eminim pek çok kişiyi şaşırtmış ve etkilemiştir.
Zira uluslararası ilişkiler açısından bakıldığında, böyle tablolara pek de sık rastlanmıyor.
Bunda Başbakan'ın Arap coğrafyasındaki popülerliği kadar, Türkiye'nin Ortadoğu için önemli bir örnek olmasının payı var.
Bizim demokrasimizdeki iniş çıkışlar ve yaşananlar, özellikle Türkiye gibi laik ve demokratik bir ülkede İslami eğilimli bir partinin iktidarda olması Arap Baharı'nın ardından bölgede kurulmaya çalışılan yeni düzen için bir yol haritası olarak da görülüyor.
Tabi bu görüntülerin Mısır'dan yansımış olmasının da ayrı bir önemi var.
Zira İsrail ile gerginliğin doruğa tırmandığı bu dönemde, Filistin'in savunuculuğunu üstlenmiş olan Başbakan Erdoğan'ın ziyaretindeki coşku, kaçırılmaması gereken bir mesaj.
Mübarek zamanında Gazze sınırında yardımları engellemek için sert tedbirler alınırken, şimdi bambaşka bir hava var.
Buna en önemli örnek, Mısır'daki İsrail elçiliği'nde yaşananlar..
Diktatörlük rejiminin devrilmesi ile Mısır halkı da büyük bir değişim göstermiş.
Artık susmuyor.
Gerçi Mısır hükümeti için aynı şeyi söylemek ne kadar doğru bilemiyorum.
Zira Gazze şeridinde 5 vatandaşının İsrail tarafından öldürmesine Mısır hükümetinin verdiği tepki, bizim 'Mavi Marmara'da verdiğimiz tepki ile kıyaslanamaz bile.
Hükümet üzerindeki bu halka göre daha dikkatli ve ılıman havanın sebebini anlamak zor değil.
Sonuçta, İsrail Mısır'ın komşusu ve yıllardır süren savaşlardan sonra yaptıkları barış antlaşması onlar için büyük bir önem taşıyor.
Bu sebeple bizim kadar sert tepki vermiyorlar, vermeleri de beklenemeyebilir.
Ancak Mısır halkı Filistin meselesini sahiplenmiş görünüyor.
Bu arada, Filistin ile ilgili olarak da tüm gözler 20 Eylül'e çevrilmiş durumda.
Çünkü bu tarihte Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Filistin devletinin BM'ye tam üyelik talebini sunacak. Ancak güvenlik konseyinden çıkabilecek veto kararı da şaşırtıcı olmayacaktır.
Peki bu durumda Fllistin ne yapar?
Filistinlilerin önündeki bir diğer seçenek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na başvurarak, statüsünü, 'gözlemci' olmaktan, 'üye olmayan ülke'ye dönüştürmesi.
Bu arada diplomatik bir tsunami yaşanır mı, bilinmez, ama Filistin BM'ye gitmeden sandalyesi gidecek gibi görünüyor.
Batı Şeria'da bir grup eylemci, üyelik sandalyesini şimdiden hazır etti.
BM’nin resmi rengi olan mavi bir kumaşla kaplanan ve üzerinde amblemi olan sandalye, BM Genel Sektreteri Ban Ki-moon’a gönderilecek.
Kimbilir, belki de bu sandalye, Filistinlilerin BM'ye kabul edilişlerini sevinçle hatırlayacakları bir sembol olur.
Tamam, fazla iyimser olduğumu kabul ediyorum ama yine de kimbilir..