Bizim Giresun’umuz…

Tatil mevsimi bahanesiyle, her yerde olduğu gibi  Giresun’da da bir çok insan başka ülkelere veya başka şehirlere geziye gidiyor…

Bir hafta-on gün hava değişimi yapıyor, imkan bulduğu yerleri dolaşıyor…

Sizi bilmem ama;  ben Giresun’dan ayrılarak tatile çıktığımda, daha üçüncü günden itibaren dönüş hesapları yapmaya başlıyorum…

Gerek yolculuk, gerek konakladığımız mekanlar, gerekse ilk defa turladığımız bölgelere olan acemilik beni çok çabuk yoruyor nedense!...

Seyahat rehberlerinin abarta abarta anlattıkları bir çok şeyin daha iyisinin Giresun’da var olduğunu hatırladıkça, “acaba boşuna mı geldik?” diyerek düşünmeye başlıyorum…

Ve bir hafta geçtikten sonra kendimi Giresun’da görmeye can atıyorum!...

Memlekete  dönüşün ilk gününde her zaman söylediğim şey şu:

  • Bizim Giresun’umuz her yerden daha güzel!...

Ailem, çocuklarım da aynı düşüncede…

Eminim ki, bu cümleyi söyleyen sadece biz değiliz…

Giresun’da yaşayan çoğu okuyucumun da aynı şekilde tepki verdiğine inanıyorum…

Gerçekten, bizim Giresun’umuz harika bir yer…

Cenabı Allah, adeta özenip bezenip yaratmış!...

Yeşilliğin her tonu, ırmaklar, pınarlar, şelaleler, çağlayanlar, deniz, rüzgar, yayla, orman… Sözün kısası arayıp da bulamadığımız hiçbir şey yok…

Tarih, kültür, sanat, spor ve doğa tutkunları için bilcümle şey mevcut burada…

İlahiyatçı hemşerimiz Mustafa Öztürk’ün, Kur’an’ı Kerim’deki cennet tasvirlerini yorumlarken, aklına Giresun’un güzelliklerinin gelmesi gibi; bizim de tatil yörelerinde gördüğümüz her yer aklımıza hemen Giresun’u getiriyor!...

Ve o malum cümleyi tekrar tekrar kuruyoruz:

  • “Bizim Giresun’umuz daha güzel!...”

Bu konudaki yorumu nedeniyle Mustafa Öztürk’ü eleştiren Cübbeli Hoca da geçen hafta Giresun yaylalarındaydı…

Herhalde “Giresun’un güzelliklerini görmeme” konusunda kendine daha fazla hakim olamadı!...

İşin şakası bir yana, Giresun’da yaşayan insanlar hakikaten çok şanslı…

Ömürleri boyunca, dünyanın hiçbir yerini gezmeseler bile, çok fazla şey kaçırmış olmuyorlar…

Fakat biz, yani Giresun’da yaşayan Allah’ın imtiyazlı kulları, bu güzellikleri ne kadar koruyabiliyoruz?

Bu harika emanete ne kadar sahip çıkabiliyoruz?

Maalesef, nankörlükte ve kadir kıymet bilmeme noktasında zirve yaptık!...

Her mevsim, ormanlara, yaylalara, derelere  tonlarca çöp bırakıyoruz…

Hiçbir ortamı temiz  kullanmıyoruz…

Irmakları kirletmekten, pınarları kurutmaktan, ormanları yok etmekten vaz geçmiyoruz…

Su yataklarını işgal etmeye, oralardan kum çakıl çıkarmaya, çevre etkilerini hiçe sayarak madencilik yapmaya, doğanın ölçülerine ters olan bütün işleri sürdürmeye ısrarla devam ediyoruz…

Çıkarlarımızdan başka hiçbir şeyi umursamıyoruz!

Kanun-nizam dinlemiyoruz!

Kendimizden başkasına, hatta yarınımıza ve geleceğimize bile saygımız yok…

Uyardığımız insanlar, davranışlarını düzeltme yerine, “sana ne!...” diyorlar…

Yetkililer ve sorumlular, o kadar rahatlar ki!...

Aksu sahil şeridinde yıllarca çöp dağları yarattık…

Asırlık festival alanını mezbeleye çevirdik!

Şehir merkezinin en güzel mekanlarını pislik yatağına dönüştürdük!

Sonunda çöplerin sağlıklı bir şekilde imhası için Çavuşlu’ya katı atık bertaraf tesisi yapıldı…

Bu tür tesisler dünyanın her yerinde problemsiz bir şekilde kurulup çalışırken, Giresun’da aynı şeyi başaramadık…

Tesisin planı, inşası ve işletmesi hatalarla dolu!...

Şikayetlerin ardı arkası kesilmeyince, sonunda mahkeme kararı ile faaliyeti de durduruldu!

Sorunun nasıl çözüleceğine dair kimseden bir açıklama gelmiyor…

Bırakın kenti, köyler bile çöpten ve kokudan geçilmiyor…

Acaba niye böyle?

  • Aynı işler, benzer çalışmalar başka şehirlerde sıkıntı çıkarmadan sonuçlanırken, Giresun’da niye sorun çıkıyor?
  • Başka yerlerde üç günde yapılan tadilatlar, Giresun’da neden aylar alıyor?

Bu tesisin sorumluları hiç olmazsa gidip Ünye’deki arıtma tesisini görseydi…

Uzayı yeniden keşfetmeye gerek var mı?

O tesisin aynısını yapıp, aynı şekilde işletseydi…

Onlardan neyimiz eksik?

Başka şehirlerin, hatta başka ilçelerin kolayca yaptığını biz niye yapamıyoruz?

Teyyaredüzü Mahallesindeki rezaleti saymıyorum bile!

Bir işin planı olur, takvimi olur, tekniği olur…

Aklınıza estiği gibi davranamazsınız!

Elimizi tutan ne?

Allah aşkına kendimize gelelim…

Çözeceğiniz iki basit sorun sadece:

  • Trafik ve çöp…

Fakat bu gidişle canım Giresun’u bitirecek!...

Ve dünya da bize gülecek!...