Batı Trakya Türkleri’nin yaşadıkları haksızlık ve hukuksuzluklara karşı verilen mücadelenin önemli bir ismi, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği önceki başkanlarından Opr. Dr. Erol Kaşifoğlu 2 Haziran 2018 tarihinde hayata erken veda ederek aramızdan ayrıldı. İlkeli, çalışkan, dürüst ve Batı Trakya Türkleri için uzun yıllar çalışmış bu güzel insanın ölüm haberi doğal olarak bir çok Batı Trakya Türkünü ve sevenini derinden üzdü. Ölüm haberini aldığımda İngiltere Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği (İBTTDD) Başkanlığımın ilk döneminde (2004-2006) başlayan ve her karşılaştığımız ortamda devam etmiş olan güzel ve verimli sohbetleri, tavsiyeleri, tespitleri düşüncelerimde canlanıverdi. Şerit şeklinde gözümün önünden geçen bu hatıralarla birlikte Erol Kaşifoğlu denilince biri kişisel biri de genel olan iki konu var ki; bunları yazmazsam bu güzel insanın aziz hatırasına vefasızlık yapmış olurum.
2005 yılı Dernek Başkanlığımın ikinci yılı idi. Okumuş gençlerin dernek faaliyetlerinde bulunmasının ne kadar önemli olduğunu sık sık dinlemiş, buna inanmış, bu güdü ile dernek başkanlık görevine aday olmuş ve seçilmiş biri olarak heyacan ve şevkle bir şeyler yapmanın gayreti içerisindeydim. Bununla birlikte bu söylemin bazı kişiler için demogojiden öteye geçmediğini anlamam çok uzun sürmedi. 2005 yılında Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği’ni temsilen Cenevre’de Birleşmiş Milletler çatısı altında azınlıklarla ilgili organize edilen bir toplantıya katılmam dönemin (kendisi HALEN görevdedir) Avrupa Batı Trakya Türk Federasoynu Başkanı Halit Habip Oğlu’nu rahatsız etmiş ve şahsıma göndermiş olduğu bir yazı ile rahatsızlığını dile getirerek bilgiyi ve yeni yüzleri istemeyenlerin olduğu gerçeğini hatırlatmıştı. Bu yazışmalar, aynı zamanda Habip Oğlu’nun İBTTDD’e karşı günümüze kadar sürecek olan ayrımcı ve ötekileştirici uygulamalarının da başlangıcıdır. O dönem başlayan ve 2015 yılında İBTTDD’nin Habip Oğlu tarafından hukuksuz bir şekilde ABTTF üyeliğinden atılmasına varacak olan bu yaklaşımın ilk sonuçlarından biri de, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği tarafından 2006 yılında organize edilen 5. Uluslararası Batı Trakya Türkleri Kurultayı’na İBTTDD’den kimsenin ABTTF kontejanından davet edilmemiş olması olmuştur. ABTTF’nin Almanya sınırları dışındaki tek üye derneği İBTTDD üyesi olduğu ABTTF yönetimi tarafından dışlanırken, kilometrelerce uzaktaki Dr. Kaşifoğlu yaşanan bu haksızlığa sessiz kalmamış ve İBTTDD’yi temsilen iki kişiyi Kurulta’ya davet ederek davaya insan kazandırmanın, insan yetiştirmenin nasıl olması gerektiğini çok güzel bir şekilde herkese ama özellikle de bilime ve bilgiye dayalı bakış açısından ve yeni yüzlerin mücadele içinde yer almasından korkanlara göstermiştir.
Erol Kaşifoğlu ile ilgili hatıralardan silinemeyecek bir diğer konu ise, kendisinin ölen anne ve babasının cenazelerine Yunanistan’ın ülkeye girişine izin vermemesi sebebiyle gidememesidir ki; işte burada Batı Trakya Türkleri’nin uluslararası arenaya anlatmakta çok da başarılı olamadıkları bir trajedi yatmaktadır. Bu trajedinin sebebi ise “dönme niyeti olmaksızın Yunan toprağını terkeden başka soydan - Yunan soyundan olmayan- kişinin Yunan Vatandaşlığını kaybettiği ilan edilebilir” diyen 1955 tarihli 3370/1955 sayılı Yunan Vatandaşlık Yasasının-Kanun Hükmünde Kararname- 19. Maddesidir. Dönme niyetinin olmadığına karar vermek de bu konuda hiçbir yargısal denetime tabi olmayan İçişleri Bakanlığı’nın kararına bırakılmıştı. Bu sebeple İçişleri Bakanlığı yetkililerinin ülke dışına her hangi bir nedenle çıkmış olan bir Batı Trakya Türkü’nün dönmeyeceğine karar vermesi vatandaşlıktan çıkarılmak için yeterli olmuştur. Madde çocuklarının eğitimi için, iş için Türkiye’ye gidenleri daha çok hedef almış olsa da bu kategoride olmayıp Yunanistan’da sürdürülen baskı ve ayrımcı uygulamalara tepki gösteren sesleri kesmek için de yaygın olarak kullanılmıştır. Bu, Batı Trakya Türklerini doğdukları topraklardan, yüzyıllardır yaşadıkları ve hatta 1930’larda çoğunluk oldukları bölgeden sistemli ve sürekli bir şekilde atma uygulamasıydı. Yıllar boyu süren bu uygulama sebebiyle Batı Trakya Türkleri’nin herhangi bir sebeple ülkeden çıktıktan sonra ülkeye yeniden dönüşleri kabus şeklinde geçmekteydi. Okul tatili dönüşlerimde Yunan gümrüğüne geldiğimizde yaşadığım “acaba anne ve babamı görebilecek miyim” endişesini, pasaportlarına el konularak otobüsten indirilen ve Türkiye’ye geri gönderilmek üzere ülkeye girişlerine izin verilmeyenlerin üzüntü içindeki çaresiz bakışlarını unutmak mümkün değil. İnsanların kanunsuz ve habersiz bir şekilde doğduğu topraklardan uzaklaştırılmaları Yunan kamuoyunun, sivil toplum kuruluşlarının, Yunanlı akademisyenlerin, entellektüellerin çok büyük kısmının umurunda olmamış, konu görmezden gelinmiştir. Belki de bir çok kişi tarafından bu yaşananlar karşılaştıkları baskılar sonucu İstanbul’u terketmek zorunda kalan Rumlar’ın intikamının alınması olarak görülmüştür.
Yaşananların uluslararası boyutu da ülke içindeki vahim taplodan çok farkı değildi. Yunanistan 1981 yılından itibaren Avrupa Ekonomik Topluluğu üyesi olmuştu ama vatandaşlıktan çıkarmalar da tam hız devam ediyordu. Avrupa Ekonomik Topluluğu 1992’de Avrupa Birliği’ne dönüştüğünde de 19. Madde hala yürürlükteydi. Nitekim uygulanmasından dolayı mağdur olanlara bir hak tanımadan 1998 yılında yürürlükten kaldırıldı. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre 46.638, Batı Trakya Türkleri’ne göre ise 60.000’den fazla Batı Trakya Türk’ü Yunan vatandaşlığından atılarak, travmalar içinde doğduğu, büyüdüğü toprakların dışında yaşamak zorunda bırakıldı. İşte, Erol Kaşifoğlu da bunlardan biriydi.
3 Ocak 1958 tarihinde Gümülcine’nin Çepelli köyünde doğan Erol Kaşifoğlu ilkokulu doğduğu köyün okulunda bitirdikten sonra daha iyi eğitim amacıyla anne ve babasından ayrılarak Türkiye’ye gitti. Lise eğitiminden sonra kazandığı İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1983 yılında mezun oldu ve aynı üniversitede Genel Cerrahi uzmanlığına devam etti. Uzmanlığını 19. Madde uyarınca isteği dışında Yunan vatandaşlığından çıkarılmasından bir yıl sonra 1988 yılında tamamladı. Ancak uzmalığı hakettiğinde artık bir çok Batı Trakyalı gibi vatansızdı. 1990 yılında Türk vatandaşlığına geçti. Doğduğu topraklara artık Türk vatandaşı olarak gidebiliyordu ama Yunanistan’a vizeli giriş hakkı da Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Başkanlığı’na geldikten kısa bir süre sonra ortadan kaldırıldı. Daha önceki Dernek Başkanlarına uygulanan ülkeye giriş yasağı artık kendisi için de geçerliydi. Bu yasak öldüğü güne kadar kalkmadı. Bunun sonucu olarak ne annesinin ne de babasının cenazelerine gitmesi mümkün olmadı.
Doğduğu topraklara hasret ölen Erol Kaşifoğlu daha iyi bir eğitim, daha iyi bir gelecek için yollara çıktı ve bir daha dönmesine izin verilmedi. Vatandaşılığından atıldığı Yunanistan’a karşı hiç bir zaman bir şiddet eylemi içinde olmadı, şiddeti teşvik etmedi. Sadece kendisi gibi binlerce Batı Trakya Türkü’ne yapılan haksızlıkları dile getirdi ve bunun için sonuna kadar çalıştı, koşturdu. Mekanın cennet olsun.