SOLCULARDA başka ülkelerde insanların felaketlerine yol açan bazı uygulamaların teorisine hâlâ inanmak gibi bir ısrar var ne yazık ki. Sanki teorileri teflondan yapılmış da tarihin hiçbir pisliği üzerine yapışmıyormuş gibi davranıyorlar. Sadece bu ısrar nedeniyle sol fraksiyonlar arasında yıllar boyu süren anlamsız "Sadece biz haklıyız" tartışmaları sürdü; sol kendi içinde birbirini kırdı; kimse kendi savunduğu ilkelerin başka ülkelerde neden olduğu yıkımlara, felaketlere başını kaldırıp bakmadı. İşte bu yüzden bazı Marksistler hepimizin gözü önünde yaşanan felaketler varken uzun yıllar boyunca kendilerine utanmadan Stalinist, Maoist demeyi sürdürebildiler. Sonu "ist"le biten bu ideolojiler sadece teorik düzeye ait soyut kavramlar değil gerçek hayatta uygulanıp korkunç sonuçlara yol açmış olan uygulamalar. Buna rağmen akıllı insanlar olacakları varsayılan solcular bu basit gerçeği göz ardı edip bunları savunabildiler.
HABERTÜRK'ÜN BAŞARISI:
Televizyonumuzun başlattığı kanlı 1 Mayıs tartışmaları da solcuların hâlâ yanlış uygulamalara yol açan teoriyi savunmaya ısrarlı olduklarını gösteriyor.
Açıkça söyleyeyim, gelen tüm kanıtlara rağmen bir insanın hâlâ kendisine Stalinist ya da Maoist diyebilmesi mantıken açıklanabilecek bir şey değil. Haydi diyelim o kanlı 1 Mayıs'ın yaşandığı dönemde insanlar kendilerini bir çılgınlığa kaptırmış ve kafalarındaki teoriyi hayattan gelen hiçbir kanıta göre düşünmemekte ısrarlı oabilirlerdi, ama bugün dahi kendisine Stalinist veya Maoist tavırlar alabilen insanların var olabilmesi gerçekten utandırıcı bir şeydir. Bu tür insanlar Marksist teoriye yönelik nasıl bir hakaret oluşturduklarının farkında bile değiller.
Bu arkadaşları tarihin acı gerçekleriyle ikna etmeme belki "yi zi er shi" olaylarını anlatmam yetebilir. Eğer bu da yetmiyorsa bunu da öğrendikten sonra bile hâlâ kendi teorilerini sürdürmekten vazgeçmezlerse onlara acımaktan başka yapacak bir şey yok.
Mao uygulattığı ekonomik politikalarla kendi halkına karşı tam bir soykırım uyguladı. Öyle bir dönem oldu ki insanlar açlıktan ölmeye başladılar. Bugün Çinlilerin hepimizi şaşırtan fare veya köpek yemek gibi bazı âdetleri o muazzam açlık ve kıtlık döneminden kalmıştır.
"Yi zi er shi" o korkunç dönemdeki korkunç bir uygulamayı anlatmaktadır. O dönemde bazı köylerde aç insanlar köpek ve fare gibi hayvanları artık bulamadıklarında komşu çocuklarıyla kendi çocuklarını değiştirmeye başlamışlar. Bunun nedeni açlık dayanılmaz olduğunda o çocuğu kesip yemeleriymiş. Hiç kimse kendi çocuğunu yiyemeyeceğine göre komşuyla çocuk değişiminden sonra o çocuğu, aynı anda kendi çocuğunun da komşu tarafından yenileceğini bilerek yiyorlarmış. "Yi zi er shi"nin tam anlamı da "yemek için çocuk değişimi" oluyor.
1959 ile 1962 yılları arasında yani ben ilkokula giderken Mao'nun uygulattığı politikalar yüzünden 40 milyona yakın insan ölmüş. Bu sayıya yukarda anlattığım korkunç uygulamayla öldürülen çocukların sayısı dahil değil.
KANLI 1 MAYIS'I TARTIŞMAK:
Dediğim gibi kanlı 1 Mayıs'ın olduğu tarihte kendilerine solcu diyen insanlar belki bu tarihin farkında değillerdi, bunu bir ölçüde anlayabiliriz ama bugün, aradan neredeyse 40 yıl geçmişken Stalinizm'in, Maoizm'in terörleri neredeyse ders kitaplarına girmişken hâlâ kendilerine solcu diyen bazı insanların bu korkunç tarihi tartışıp özeleştiri yapacak yerde "Kanlı 1 Mayıs'ı solcular kendi aralarında mı çıkardı yoksa bunu derin devlet mi yaptı?" diye tartışmaları ibret vericidir.
HALİL BERKTAY HAKLI AMA:
Yakın tarihimizin birçok korkunç uygulamalarının farklı teorilerini savunan farklı fraksiyonlar o günlerde tabii ki birbirleriyle savaş halindeydiler. Bu yüzden Halil Berktay kanlı 1 Mayıs'ta derin devletin değil sol fraksiyonların daha fazla sorumlu olduğu yolundaki sözlerinde haklıdır.
DERİN DEVLET:
Derin devlet denilen şey de, bu sol gruplar arasındaki ayrılıklar gibi ayrılıkların vahşete yol açabilecek potansiyelini kullanmakta daima çok yetenekli olduğundan, o günlerde kendi uluslararası tarihleri hayli kirli olan sol grupların birbirleriyle savaşa hazır ruh halinden yararlanmış ve o 1 Mayıs'ı kolaylıkla kana bulamıştır.
Yani bence o kötü günde derin devlet ile bazı sol gruplar işbirliği içindeydiler. Onlar işbirliği yaptıklarının farkında olmasalar bile kanlı 1 Mayıs'ta bazı sol grupların sorumluluğu unutulamaz.
Yani Halil Berktay haklı, ama sol grupların yarattığı vahşete uygun ortamı derin devletin kullanmış olduğunu da gözden kaçırmamalı.
Doğuş'un devletten isteği
ESİN Övet ile birlikte hazırlayıp sunduğumuz Alt Üst Muhabbetler programının son konuğu Doğuş'tu. Bildiğiniz gibi hayranı hayli fazla olan bu sanatçımızın hayatı bayağı maceralı geçmiş. Doğuş uzun yıllar boyunca sokaklarda yaşadı ve hapse de düştü. Bütün bu acılardan, trajedilerden ders çıkarıp kendisine belirli bir bilgelik kazandıran Doğuş artık yaşamlarını çok iyi bildiği sokak çocuklarına yardım elini uzatmak istiyor. Anlayacağınız bu ülkede sokaklardaki yaşamı en iyi bilen ve sokakları, oradaki tehlikeleri en iyi tanıyan bir sanatçı devlete işbirliği çağrısı yaptı. Ona yeşil ışık yakılması, bir sosyal faaliyet düşünülmesi durumunda kendisi hiçbir maddi çıkar düşünmeden elinden geleni yapıp sokakta yaşayan çocuklara yardım elini uzatacağını söyledi. Yaşam hikâyesini dinledikten sonra onun bu işi Türkiye'de en iyi başaracak insan olduğunu düşünüyorum. Bence kapsamlı bir plan düşünülmeli ve sokaktaki çocuklar gibi Türkiye'nin kanayan bir yarasına el atılmalı ve onlar da Doğuş abileri gibi hayata kazandırılmalı.
Necip Fazıl Kısakürek
O, bugün Türkiye'de birçok insanın hayata bakışını, sosyal ve politik davranışlarının yönünü belirliyor. Bu insanlara büyük ihtimalle Başbakan Erdoğan da dahil. Bugün Türkiye'de en kalabalık, en etkin toplumsal kesit oldukları ortaya çıkarılan yeni muhafazakârların da en sevdiği şairin o olduğu rahatlıkla söylenebilir. İşte bu yüzden bana, zaten şu anda bile çok kapsamlı olan okuma listemde yeni eklemeler yapmak yolu açıldı. Necip Fazıl Kısakürek'in kitaplarını disiplinli biçimde okumaya başlayacağım. Ayrıca onu anlatan kitaplara da ihtiyacım olacak. Kısakürek'in yaşamını, felsefesini en iyi anlatan kitaplar hakkında tavsiyelere ihtiyacım var. Bana yazarsanız sevinirim. Twitter adresim serdargut@twitter.com
Schopenhauer notu
BÜYÜK filozof, her öğlen düzenli yemek yediği Englischer Hof adlı restoranda tek başına oturduğu masasının üzerine daima altın bir parça koyarmış. Yandaki masada yine hep aynı masada yemek yemekte olan subay bunun anlamını sorunca Schopenhauer bu altını askerlerin atlar, köpekler ve kadınlar etrafında dolaşmayan ciddi bir konuda sohbet yaptıklarını duyduğu gün yoksullara bağışlayacağını söylemiş.
(HaberTürk gazetesinden alınmıştır)