Bir Beyaz Türk'ün hatim indirişi

ÇOCUKLUĞUMDAN beri en çok işittiğim cümlelerden biri şudur:

“Kuran’ı hatim indirmek.”

Manası, “Kuran’ı baştan sona okumak.”
Tanımı buysa;
Şu an “Kuran’ı hatim indirmek üzereyim.”
Bundan 3 yıl kadar önce “Artık Kuran’ı anlıyorum” diye yazmıştım.
Çünkü çok güzel Kur’an çevirileri çıkmaya başladı. Bunları parça parça da okudum.
Ancak son olarak Mustafa Özyürek’in “Kuran’ı Kerim Meali: Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri” adlı eserini okuyunca, hatim indirmeye karar verdim.
Sakın bu başlıktan sanki “Beyaz Türkler dinlerini yeni keşfediyormuş” gibi bir anlam çıkarmayın.
Benim yaşadığım şehirde insanların çok güçlü inançları vardı.
Fethullah Gülen’in ilk çıkışını İzmir’de yaptığını unutmayın.
Bu, benim şahsi serüvenim.

HATİM İNDİRİNCE  İNANCIM ARTTI MI

Peki hatim indirince ne oldu?
Daha mı inançlı oldum? Daha mı tövbekâr oldum?
Hayır. Nasıl umreye gitmek, hayat tarzım ve alışkanlıklarım konusunda bir değişikliğe yol açmadıysa;
Hatim indirmek de inanç duygumla ilgili bir değişikliğe yol açmadı.
Kendime ait güçlü bir inancım var. Yaradan’la, kendi aramda çok güçlü bir iletişim bu.
Ve en güçlü yanı da “şükretmek” duygusu üzerine kurulu olması.
Sadece, yaşadığım toplumu anlamaya çalışıyorum.
Kimse çıkıp bana “Aklın şimdi mi başına geldi” deyip, afra tafra yapmaya kalkmasın.
Kendini inançlı gibi gösteren bazı kimselerin Kuran bilgisinin ne olduğunu çok iyi biliyorum.
Yakında onların façasını da bozarım evvelallah...

NELER Mİ DERSENİZ MESELA ŞUNLAR

Peki neleri mi okuyorum?
Çok şeyi...
- Mesela;
Bir insanın işleyebileceği en büyük günahlardan birinin “Haddi aşmak” olduğunu;
(Birçok farklı yerde geçiyor.)
- Mesela;
Şu buyruklar:
“Hoşgörülü ve affedici ol.”
- Mesela Araf suresindeki şu cümle:
“Cennette onların gönüllerinde kin ve nefret duygusundan eser bırakmayacağız...”
Her salı günü, Türkiye’nin üzerine kâbus gibi çöken o grup toplantılarından önce Kuran okumakta yarar var.

ÇEVRECİ Beyaz Türkler;
Sarıkanat savaşçıları;
Kuran’da, “avlanma yasakları” ile ilgili bölümlerin bulunduğunu biliyor muydunuz? Hem de 2 ayrı surede:
Araf suresi şöyle diyor:
“Ey Peygamber! Onlara, deniz (Akabe Körfezi’nin) kıyısındaki kasaba halkının başına ne geldi biliyor musunuz diye sor! Vaktiyle o denizdeki balıklar avlanma yasağı bulunan cumartesi günlerinde sahile akın eder, diğer günlerde ise ortalıkta görünmezlerdi. Onlar bu durumu bahane ederek cumartesi günü avlanma yasağını çiğnemek suretiyle haddi aştılar. İşte biz onları yoldan çıkmış olmaları sebebiyle böyle sınıyorduk.”
Diyorum ya;
Çevrecilerin de hatim indirmelerinde yarar var.
Tezgâhta erken avlanmış sarıkanat mı gördünüz? Uzatın ayetleri...

* * *
   
Mustafa Öztürk’ün mealinin çok öğretici bir “Sunuş” bölümü var..
Oradan çok başarılı bir öğretim üyesi olduğunu anlıyorum.
Çünkü Kuran’la ilgili bilgileri çok açık ve kolayca anlaşılabilen bir ifadeyle yazmış.
O bölümde beni en çok etkileyen bilgi şu oldu:
Öztürk, Kuran okurken, “zamanın ruhunun” dikkate alınması gerektiğini yazıyor.
“Kuran’ı sağlıklı biçimde anlamanın en temel koşullarından biri ve belki de birincisi, vahyin nazil olduğu tarihsel süreci ve ilk hitap çevresini dikkate almaktır.”
Çeşitli ayetlerdeki çok eşlilik, kocanın karısını dövmesi, cariyelik gibi konuları okurken, bunların indiği dönemlerdeki durumu dikkate almak gerekir deniyor.
Bu yorumun günümüzdeki anlamı şudur:
“Zamanın ruhunu dikkate almadan yapılan değerlendirmeler yanlıştır.”

* * *
   
Bugün Türkiye’de, “Geçmişle yüzleşme” adı altında bir hesaplaşma yaşanırken, o günlerde topluma hakim olan duygular, hiç dikkate alınmıyor.
Bu satırları okuduğumda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Hollanda ziyareti sırasında gazetecilere söylediği sözleri de daha iyi anladım.
Ne diyordu:
“O günün iklimi dikkate alınmalı.”
Gelgelelim, herkes, kendi geçmişindeki yanlışlar konusunda zamanın ruhunu hafifletici neden olarak görürken, başkalarınınkiler konusunda şahin.
Diyorum ya; geç de olsa hatim indirmek iyi bir şeymiş...

NOT: Mustafa Özyürek Giresun doğumlu. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Halen Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Tefsir Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi.
Kendisini arayıp, bu olağanüstü çalışma için teşekkür ettim.
Otto Yayınları’ndan çıkan bu eseri ile ilgili bazı eleştiriler almış. Bunun üzerine Düşün Yayıncılık’tan, açıklamalı ikinci bir meal  yayımlamış.
Ancak bana birincisi daha kolay geldiği için, hatim indirmeye ondan devam ettim.
İtiraf edeyim; ben Kuran’ı, okunması zor bir ahlaki değerler manzumesi sanıyordum.
Tam aksine okunması kolay ve içinde bol hikâyesi de olan bir kutsal metinmiş.

(Hürriyet gazetesinden alınmıştır)