Bilişim Hukuku (2)

Bilgisayarlarla ilgili ilk kurallar üretim alanında ortaya çıktı. Özellikle Microsoft firmasının Disk Operating System (DOS) adı altındaki programının 1980'lerden sonra Hard Diskli (Sabit Disk) üretilen her bilgisayarda kullanımı koşul haline gelirken, programın kopyalanması ve korsan üretimi de hukuksal yollardan yasaklandı.

 

Bunu tüm programların korunması, çip tasarımı ve benzeri donanım ürünlerinin imalat ve kopyalanma hakları korunmaya alınırken, ilgili yasa maddeleri de oluşturulmaya başlandı.

 

Programlara ilaveten müzik parçaları, uzun ve kısa filmler ile birlikte diğer yazım, duysal ve görsel ürünlerin de kullanım haklarının korunması ile ilgili yasalar çıkmaya başladı.

 

Internet kullanımı, 1970'li yılların içinde Bob Kahn'nın geçmişte birçok araştırmacının kurmayı başardıkları bilgisayarlar arası iletişim sistemini TCP/IP mimarisi üzerine monte etmeyi başarması ile aşama aşama günümüzdeki kullanım kolaylığına erişti.

 

Erişmeye erişti ama beraberinde iyi niyetli kullanımın yanında kötü niyetli kullanımları da getirdi.

İyi niyetli kullanımlar insanlığa hizmet ederken, kötü niyetli kullanımlar da "Bilişim Suçları" adlı yeni bir kavramı polisiye olayların listesine soktu.

 

Polisin bünyesinde "Bilişim Suçları" ile ilgili bir bölüm kurulup, uzman kişiler göreve getirilmeye başlanırken, ortaya hukuksal eksiklikler çıkmaya başladı. Polis suç işledikleri iddia edilen kişileri yakalayıp mahkemelere götürüyor ama konu ile ilgili var olmayan yasalar nedeni ile yargı sistemi karar almakta zorlanıyor.

 

Masum insanlara, "Çamur at, silinse bile izi kalır mantığı" ile internet yolu ile türlü itham ve suçlamalarda bulunan kişiler, yasal eksiklikler nedeni ile çoğu zaman mahkemeden ellerini kollarını sallayarak çıkmakta.

 

İnternet üzerinden yapılan dolandırıcılığın, hesaplara girip para çalmanın, kişisel bilgileri afişe etmenin belirgin bir cezası yok.

 

Internet üzerinden ücretsiz veya da düşük ücretlerle telefonla konuşmanın önüne sadece mevcut telli telekomünikasyon hizmetleri ile ilgili yasalarla müdahale edilmeye çalışılıyor konu ile ilgili herhangi bir yasa olmadığı için.

 

1970 yılından günümüze kendine özgü internette yapılabilecekler ve yapılamayacaklar ile ilgili bir "Bilişim Hukuku" kurallarının yazılması ve bu bilim dalının oluşturulmasının zamanı geldi.

 

Mevcut literatürde Bilişim Hukuku "Sayısal bilginin paylaşımını konu alan hukuk dalı" olarak tanımlanmakta ve internetin kullanımına ilişkin yasal çerçeveyi belirleyen "İnternet hukuku"nu kapsamaktadır. Bu kapsamın içine gizlilik ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar da girmekte.

 

Internet üzerinde ifade özgürlüğü, ahlak sınırlarını aşınca ilgili kuruluşlar ve hükümetler tarafından "Sansür" uygulamaları da devreye konmaya başlandı doğal olarak.

 

BM'ye üye bir grup ülke, internet yönetiminin, kaydının, alan adı verilmesinin ve kontrolünün BM’ye bırakılmasını talep ederken,  batı bloğundaki ve özellikle de ABD ve AB üyesi ülkeler,  anti demokratik ülkelerin sayısal olarak BM'de çoğunlukta olmaları ve internetin kısıtlanması ve sansürlenmesi kararlarının bu ülkeleri tarafından oy çokluğu ile alınabileceği endişesi ile karşı çıktı.

 

Bilişim Hukukunun gelecekte işlenen suçların büyük bir bölümünü kapsayacağı kesin. Bir an evvel Meclisimizin özel olarak toplanıp, eski klasik yasalardaki cezaların günümüz koşullarına uygun olarak düzenlenmesi kararını alırken, Bilişim Hukuku Kurallarını da oluşturması gerekmektedir.

 

Bünyelerinde Hukuk Fakültesi bulunan Üniversitelerimizin de, daha başlangıç aşamasında olsa bile eğitim programları içinde Bilişim Hukukuna yer vermeleri çok çağdaş bir adım olacaktır. 

        

Bu konudaki öncülüğü devlet yapmalı ve ilgili yasaların hazırlanabilmesi için üniversitelerimizdeki hukuk bilimine gönül vermiş deneyimli akademisyenlerden ve bu konuya ilgi duyan hukukçulardan oluşacak bir Danışma Kurulu kurarak "Bilişim Hukuku" ile ilgili çalışmaları "derhal" başlatması gerekmektedir.  Aksi takdirde başka ülkelerin yaptıkları "Bilişim Hukuku Yasalarını" bize uysa da uymasa da alıp uygulamak zorunda kalacağız, birçok yasamızda olduğu gibi. Hala daha İngiliz sömürge döneminden kalan bazı yasaları kullanıyor olmamız ülkemiz için bence bir utanç kaynağıdır.