Bilimsel Kürtaj
Tabii ki yaratır. Çünkü kürtaj iyi bir şey değil. Kürtaj olmak, ‘zorunda’ kalmaktır, başka seçeneğin olmadığını düşünerek. Yani bir tercih değildir. Vicdan ile başbaşa olmaktır bir anlamda da. Ama bugün kadınların Türkiye’de kürtaj yasağına karşı çıkmaları, vicdan ve çaresizlik arasında ezilirlerken karşılarında bir de yasal engeller çıkmasını istemediklerindendir.
Ahlåki hukuk, üniversitedeki ilk hukuk dersimizdi. Hocamız sınıfı iki kişilik guruplara ayırarak konuları dağıtmış, araştırmalı bir sunuş yapmamızı istemişti. Ben ve Catherine'ya 'Bilimsel Kürtaj' konusunu düşmüştü. Dünyada ve Türkiye'de, kürtaj ve yasalar konuşulurken, işte üniversitedeki 'presentation' dediğimiz ilk sunuş ders notlarım.
Yaşamın başlangıcı olarak bir insanın varlığından bahsedebilmemiz için neler gereklidir ?
İngiliz hukukunda, insan yaşamının ne zaman başladığını, insanın varlığından ne zaman bahsedebileceğimizin bilimsel özeti olarak doğmamış cenin anne karnında olduğu sürece insan sayılmamakta. Canlı olarak doğması varlığının kanıtı oluyor. Kürtaj kanununa göre cenin kişi [insan] değildir. Döllenmeden doğuma kadar geçen süreçte hukuki anlamda varlığı kişi olarak sayılmamaktadır.
Filozof Judith Jarvis Thomas'a göre, 'yaşam hakkı olarak değil, adil olmayan bir biçimde ölmeme hakkını içerecek biçimde tanımlanmalıdır.' Kadın [ anne adayı ] ile 'cenin' haklarının söz konusu olduğu durumlarda insan yaşamı [ kadın] tercih edilir. insan Döllenme ve Embriyoloji yasası 1990'a göre hukuk, hamileliği sonlandırmanın tamamen kadının kendisine kalmış bir durum olduğunu açık bir şekilde belirtir.
Ceza hukukunda bu konunun suç olduğunu belirten hiç bir madde yoktur. Değerlendirmemiz ve düşünmemiz gereken şey kürtajın vicdanen ve ahlåki olarak doğru olup olmadığıdır.
Yaşam ne zaman başlar ?
Yaşam belirtisi döllenme ile başlar. Embriyo oluşuyor ve anne karnında büyüme başlama aşamasına fetus [bebek] deniyor. Fetus'un insan olup olmadığı 9 ay boyunca geçen sürecin neresinde fetus'luğun bitip bebekliğe [insan sayılmaya] geçildiği tıp olarak bilinemediği için doğana kadar insan sayılamıyor.
Dr Edwin Hale'in 19. yüzyılda yazdığı 'Düşük üzerine' kitabında, kürtajın suç [ günah ] olmasından bahseder. Katolik inancına göre 'yaşam, ceninin ana rahmine düşmesi ile başlar'. Allah'ın öldürmeyeceksin emrinin ihlali olarak görülür kürtaj. İslam'a göre, 'çocuk, Allah'ın emanetidir '.
Yasal düzenlemeler
Kadının zaman konusunda ne yapacağına karar verebilmesi için önünde yasak olmaması gerekir. Vicdanı ile hesaplaşırken bir de yasalar ile uğraşacak enerjisi yoktur kadınların. Acele karar alırsa bu doğru bir karar olmayabilir. Zamana ilişkin yasal bir kısıtlama durumunda da sağlıklı düşünme fırsatı bulamaz ve hamileliğini hemen sonlandırabilir. Bu durum sonradan pişmanlıklar yaşamasına neden olabilir.
Kadın kürtajı düşünme noktasına gelmişse başka hiç bir çıkış yolu kalmamış demektir. Başka hiç bir çıkış yolu kalmamış kadına zorluk çıkarmak stres vermek kimseye iyi gelmez.
Bu duruma en iyi örnek olarak İrlandalı kadınlar verilebilir. Kürtaj dini gerekçeyle yasak olduğu için İrlanda’dan yıllardır İngiltere’ye kürtaj olmaya gidiyorlar. Yasak durduramıyor İrlanda’lı kadınları. Kadın, ne kadar dindar olursa olsun kendini istemeden kürtaj noktasında bulabilir. Ne dinler, ne yasalar kadınları durduramadığına göre demek ki bu çok kadınca bir şey. Dolayısıyla kürtajda zamanlamaya ve ne yapacağına kadının karar vermesi gerekir.
Türkiye'de evli olmayanlar tüp bebek tedavisi yaptıramıyorlar. Evlilik şartı aranıyor. Doktorlar evli olmayan ama tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olmak isteyenleri Kıbrıs'a yönlendiriyormuş. Kürtaj durumunda da doktor yönlendirmeleri başlayacak, mecbur kalan kadınlar ellerine adres tutuşturularak bir yerlere gönderilecekler. Kadına eziyet, başka bir şey değil.
Avrupa’nın bir çok ülkesinde , Almanya, Fransa, Avusturya, Belçika, Danimarka, italya ve Yunanistan'da kürtaj süresi 12 haftadır. Hollanda’da 13 hafta, Portekiz'de 16 hafta, ispanya'da 22 haftadır. Sadece İngiltere 24 haftalık bir süre tanıyor.
Avrupa’daki kadınlar da kısıtlama istemiyorlar ve şikayetçiler. Bu tartışma onlarda da sürüyor. Avrupa'da da dincilerle kadınlar bu konuda anlaşamıyorlar. Tartışmalar da mahkemeler de devam ediyor ve etmeye devam edecek.
Bizim siyasetçilerimizin bu 'çok özel', bir anlamda mahrem, konuyu uluorta konuşarak tartışma başlatmaları tabii ki 'centilmence' bir tavır değil. Bu yakışıksız davranışları ile kadınları kızdırdıklarının farkında değiller. Konu hakkında sadece kadınlar ile tıpçılar konuşmalıdır, doğrusu budur.
Siyasetçiler topluma bir an önce ‘doğum kontrol yöntemlerini ve korunmayı’ öğretmek için çözümler bulmalıdırlar. Bu konuda kampanyalar başlatabilirler. Kadınlara randevusuz ayaküstü geçerken uğrayabilecekleri klinikler açabilirler. Bu kliniklerde görevli hemşirelerden kendilerine en uygun doğum kontrol methodunu belirleyip temin etmelerini sağlayabilirler.
Üniversitelerde ögrenciler için doğum kontrolu ve gerekli bütün bilgilerin ve ürünlerin olduğu, danışılabilecekleri hemşirelerinin bulunduğu klinikler açabilirler. Oxford’da bu böyle. Üniversiteler öğrencilerine, doğum kontrol yöntemleri , cinsel hastalıklardan kendini koruma bilgileri ve kondomlar vererek kapılarını açıyor her dönem. Kayıt olduğunuzda elinize tutuşturulan 'hoşgeldin' çantasının içi ders programınız , campus haritası , kütüphane etc dışında öğrencilerin kendilerini ve partnerlerini koruma bilgi ve ürünleri ile dolu.
İngiltere’de her semtte aile planlaması klinikleri var. Bu kliniklerde , kontrol olma, korunma yöntemlerini öğrenme, bilgilenme, test olma gibi her şey ücretsiz verilmekte. Siyasiler bu sistemi uygulamayı, vatandaşını bilgilendirebileceği kampanyalar başlatmayı tartışmalıdırlar.
Sevgili eğitmen Ömür Yeginsu, kürtaj'ın dünyanın her yerinde 'kadınların çilesi ' olduğunu söylerken, Çin'li kadınların kürtaj trajedilerini hatırlattı. 7 aylık hamile Feng Jianmei'nin başına gelenler korku filmi gibi.
Dünya liderleri çözüm için Londra'da buluşuyorlar
London School of Economics , Family Planning &Aile planlaması konusunda 10 Temmuz'da bir konferans vereceğini duyurdu. Zirve konferansı olacak. Konferansın başlığı, 'Londra zirvesine neden ihtiyacımız var ?'. Dünya liderlerininde davetli olduğu zirveyi, İngiltere hükümeti ile Bill & Melinda Gates vakfı birlikte düzenlemişler. Zirvenin ev sahibi İngiltere. Kadını çok ilgilendiren bu önemli zirveye Türkiye'den kimler gelecek acaba? İhtiyacı olan 200 milyon kadının modern, gönüllü aile planlama methodlarına ulaşabilmelerinin sağlanmasının konuşulacağı zirvede, kadın sağlığı ve kadın haklarını koruyan organizasyonlardan temsilcilerin mutlaka katılmaları gerekir. Kadın ve Sağlık Bakanlarımızın yollarını gözlüyoruz ve mutlaka bekliyoruz.
Sevgiler ....