Ben kimim, hangi ülke mensubuyum



Sonunda sürekli “bize hep eziyet edildi, biz hep dışlandık, bize hep ülkenin sahibi değilmişiz gibi muamele yapıldı” minvalinde siyaset yapan bir Kürt:

“Sonradan bu ülkeyi kendisine vatan edenler, Kafkaslardan, Boşnaklardan gelenler, siz bu ülkenin sahipleri değilsiniz. Haddinizi bileceksiniz. Dağdan gelip bağcıyı kovma hakkına sahip değilsiniz.”, deyince sinirlerim de bozuldu.

Aynı konuşmada Çanakkale Savaşları’nda Kürtlerin de savaştığını övgüyle anlatan bu adam Çanakkale Savaşları’nın komutanın Rumelili Mustafa Kemal olduğunu bile unutmuş!

Atatürk’e bile “sen bu ülkenin sahibi değilsin. Haddini bileceksin. Dağdan gelip bağcıyı kovma hakkına sahip değilsin”, diyebilecek kadar ya densiz, ya cahil!   Ben ona sadece “esas sen haddini bil!” diyorum.

***

“Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?” tartışması Anayasa’daki “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” (Madde:66) ibaresi etrafında dönüyor.

Tıpkı Kürtlük, Lazlık, Çerkezlik, Gürcülük v.b. gibi bir alt kimlik (etnik kimlik) olan Türklüğün bir üst kimlik (şemsiye kimlik) olarak tarihsel olarak dayatılması tartışmanın temel kaynağı.

Çerkezler, Lazlar, Boşnaklar, Kafkaslar, Araplar, Gürcüler v.b. tarih içinde “Türklük” üst kimliğini benimsemişler ama onlara hiçbir zaman “siz ait olduğunuz etnik kimliği inkâr edeceksiniz!” diye baskı yapılmamış.

Öte yanda ülkede Kürtlere ve Alevilere “kimliğini inkâr et!” zorlaması Cumhuriyet döneminde açık ve seçik yapılmıştır, yapılmaya devam da ediliyor.

Kürtlere uzun seneler “sen dağ Türküsün!” zırvası dayatıldı.
Tepki buradan kaynaklanıyor.
Benim bu tartışmalara hiçbir itirazım yok.

***

Ancak, kafama takılan soru şu:
Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olanlara “Türk” demeyecek isek ne diyeceğiz?
“Türkiye Cumhuriyeti” olarak bildiğimiz ülkeye ne ad vereceğiz?
“Türkiye” İlber Ortaylı gibi tarihçilere göre 12. yüzyılda İtalyanca “Turchia” kelimesinden türetilmiş ama çok uzun süredir “Türklerin ülkesi” anlamında kullanılıyor.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına “Türk” denmeyecekse bu cumhuriyet nasıl “Türkiye” olarak kalacak? Yine aynı mantıkla ülkenin resmi dili hangi hakla “Türkçe” olacak?

Türk kelimesini Anayasa’dan çıkarmak isteyenler bu sorulara cevap vermek zorunda değiller mi?
Bir “şey”i ret edenin onun yerine ne konacağını da teklif etmesi gerekmez mi?
Bir ara enteller “Türkiyeli” kelimesini uydurdular. Kelime ciddiye bile alınmadı.   
Ancak “Türkiyeli” kelimesi de “Türklerin ülkesinde yaşayanlar” anlamına gelmiyor mu?
Soruyu ilk kez Ertuğrul Özkök ortaya attı (Hürriyet-30.01.2013). Bazıları hemen veryansın ettiler.
Bu ülkenin adı ne olacak?
Hepimizin ortak konuştuğu dile ne diyeceğiz?

***


Basit bir öneri.

Anayasa’daki “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” ibaresi: i) vatandaşlığı devlete bağlıyor, ii) Türk olmayı dayatıyor.
Kürtlerin bundan gocunması anlaşılır bir şey.
Eğer bunun yerine Anayasa’da:

“Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese Türk denir. Türk kelimesi Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan her türlü etnik kökenden, ırktan, mezhep ve dinden insanın ortak adıdır. Türkiye Cumhuriyeti bu insanları bir araya getirmekle iftihar duyar.” mealli bir vatandaşlık tanımı yapılsa olmaz mı?

Bana kim olduğum sorulduğunda “Türk” diyorum. Etnik köken deşilirse “Rumelili Türk” diyorum. Daha da deşerlerse “bilmiyorum, üstelik ötesinden sana ne!”, diyorum.

(Yurt gazetesinden alınmıştır)