Bayraminiiiz.... kutliiuuuu... ol...uyorsun...
Meğer iki gündür buna çalışıyormuş. Bayram sabahı görüşmeyeceğimiz için, (çünkü kurs dün bitti) bir gün önceden kutlamak istemiş... Eh Türkçeyi iki haftadır öğrendiği düşünülürse gayet iyi değil mi?
Ama esas olan gramer değil niyet elbette...
Bir zamanlar bu topraklarda da bizim topraklarımızda da insanlar birbirlerinin bayramlarını, yortularını kutlarmış...
Komşu komşunun dinini bilir, saygı duyarmış. Devletin politikası başka, komşunun komşuya politikası başkaymış...
Sadece bir yüzyılda hepsi darmaduman oldu... Yüzyıllarca oluşmuş bir arada yaşama geleneği manasız ideolojilerle yok edildi. Aramıza duvarlar örüldü. Birbirimizin ötekisi olduk. Şimdi beyhude tamir etmeye çalışıyoruz...
Ben Yunan kızının 15 Ağustos’taki büyük Meryem Ana yortusunu kutlamıştım, Yunan kızı benim bugünkü bayramımı...
Zor mu? Hiç değil. Büyük anneannelerimize de zor gelmiyordu. Ama büyük dedelerimize zor geldi, dağıttılar ortalığı...
Bu sabah Beyaz Kule’deki şehir müzesine gittik. Şehre 6 yıl önce geldiğimde boştu. Şimdi Selanik hakkında harikulade bir müzeye çevirmişler.
Selanik de son yüzyılı bahtsız atlatanlardan. 20. yüzyılın başında bin türlü insanın yaşadığı rengârenk, zengin, iddialı bir şehirken 21. yüzyılın başında ikinci planda kalan, kendi halinde, iddiasız bir şehre dönüşüyor. Savaşlar, yangınlar, işgaller derken yüzyıllardır burada yaşayan eğitimli ve zengin insanlar gidiyor, yerlerine Anadolu’dan yüz binlerce fakir fukara geliyor...
Şehri önce yangın vuruyor, sonra mübadele, sonra da Nazi işgali...
Müzenin bir katında “Selanik’te doğan akımlar” bölümünde İttihat ve Teraki’nin kuruluşu hakkında da bilgi vardı. Panodaki resimlere baktıktan sonra başımı hemen yanındaki pencereye çevirip şehre baktım. Gizli toplantılarını nerede yapıyorlardı acaba? Acaba nerede buluşup bira içiyorlardı? Nerede ihtilal nutukları atıyorlardı? Nerede padişahı devirme planlarını yapıyorlardı? Muhtemelen dolaştığım sokaklarda, muhtemelen oturduğum bir kahvede, muhtemelen yemek yediğim bir lokantada... Böyle bir gezi ne kadar hoş olurdu diyorum kendi kendime. İttihat ve Teraki ile Mustafa Kemal’in izinde Selanik...
Lafı uzatmayayım.. Hepinize iyi bir bayram dilerim. Güzel günler yakın olsun.
Meraklısına ağustosta Selanik
- Ağustos ayında Yunanlar neredeyse topluca tatile çıkıyorlar. Geçtiğimiz hafta Meryem Ana Bayramı da olduğu için neredeyse kimse yoktu. Ufak ufak geri gelseler de gündüz hayat hemen hemen yok. Dükkânlar öğleden sonra kapalı, kafeler açık ama bomboş.
- Araba kullanmak zor değil. Caddeler ızgara gibi birbirini dik kesiyor. Elinizde bir haritanız varsa hiç sorun değil. Ve lakin tek yön uygulaması yüzünden bazen yerini gayet iyi bildiğiniz bir yere varmakta zorlanabiliyorsunuz.
- Ama park yeri bulmak zor. Bizdeki gibi paralı otopark yok.
- Limanın hemen arkasındaki mahallenin adı “Ladadaki”. Sırtınızı limana verip içeriye doğru yürüyün hemen karşınıza çıkacak. Ladadaki, birçok tavernanın (lokantanın), kafenin, barın toplandığı çok güzel bir mahalle. 60’larda bizim Kadıköy çarşısı gibi bir yermiş. Sonra sönmüş, terk edilmiş. Geçtiğimiz yıllarda binalar restore edilip yeme içme bölgesine dönüşmüş. Selaniklilerin bir bölümü “aman çok turistik” dese de mutlaka gidilmesi gereken bir yer. Kerem Çalışkan’dan öğrendiğime göre 1900’lerin başlarında İttihat ve Terakki üyelerinin de toplandığı yerler buradaymış. Mustafa Kemal’in sık sık gittiği Yonyo’nun Birahanesi de ama. Ama henüz yerini bilene rastlamadım.
- Kordondaki Aristo Meydanı şimdiye kadar gördüğüm en güzel meydanlardan biri. Harikulade bir tasarım. Ne fazal büyük ne fazla küçük. 1917’deki büyük Selanik yangınında şehrin büyük bölümü kül olunca büyük mimarlar, büyük şehir tasarımcıları gelip yeniden bir şehir planı çizmiş. Kenarındaki kafelerde oturup bir kahve içmek şarttır.
- Deniz kenarındaki “Beyaz Kule” (Lefkos Pirgos) Osmanlı’dan kalma. Kale deyip geçmeyin. İçinde olağanüstü güzel bir şehir müzesi yapılmış. Yemeğinden tarihine Selanik’le ilgili her şey var. Ücretsiz verilen sesli rehber aletini almayı unutmayın. Zira panolardaki yazılar Yunanca.
- “Ouzeri Malathron”a (Malathron Uzocusu) mutlaka gidin. Bir sokağın tümünü taverna yapmışlar. Sokakta sürekli canlı müzik oluyor. Binaların ikinci katındaki esprili heykellere dikkat! Yemekleri çok güzel ama dikkat, porsiyonları büyük. (Karypi Caddesi)
- Geceyi biraz daha uzatmak isteyenlere Ladadaki’deki Sorotron’u öneriyorum. Çok güzel Yunan şarkıları çalan, deliler gibi dans edilen ufak bir bar. Elbette gece saat 1’den sonra!
(Vatan gazetesinden alınmıştır)