Din, inanç, ibadet ve ahlak üçlüsünün bileşeni olarak kabul edilebilir. Farklı dallardan bilim adamları dini pek çok şekilde tanımlayabiliyor. Bu tanımlardaki din, genelde teolojik, felsefi, sosyolojik, ahlaki açılardan ele alınıyor. Din deyince İbrahimi dinleri anlıyoruz. Bunlar da kronolojik sırayla Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet’tir. Müslümanların iki büyük bayramından biri Ramazan Bayramı‘dır. Ramazan ayında tutulan orucun bitiminde ilk üç gün müslümanların bayram günleridir.
* * * *
Daha önce de çeşitli vesilelerle yazdım. Tekrarda beis görmüyorum. 3 Şubat 1965 Çarşamba gününü hatırlatmak istiyorum. Yani 59 yıl önce yaşanan olayı. Almanya’dan Türkiye’ye işgücü göçünün ilk yılları. Ramazan Bayramı yaklaşmakta ama topluca bayram namazı kılınacak bir yer yoktur. Köln ve civarında yaşayan Türklerin bazen önünden geçtikleri Köln Katedrali akla gelir. Cami de, kilise de dinlerin kutsal yerleri değil mi diye düşünürler. Neden olmasın diye düşünülür.
* * * *
1962’de Almanya’ya gelen ve 80 yaşında 2020 yılında Hamburg’da vefat eden Sümer Akat’ın ısrarlı çabası sonucu Köln Katedrali Başpiskoposu Josef Frings Ramazan Bayramı namazının Katedral’de kılınması için izin verir. Sümer Akat, Sonnenreisen (turistik) ve UFO (charter) şirketleri ile bir dönem içhatlarda da uçuş izni verilen İstanbul Havayolları’nın kurucuları arasındaydı.Henüz yeni mezun bir teknisyen olarak önce Koln'e gelmiş. Yaşamını 2011’de yazdığı ‘Avrupa’da Anadolu Fırtınası‘ adlı kitapta etraflıca anlatmıştı. Rahmetli Sümer Akat, bunu da orada etraflıca anlatıyor.
* * * *
Tertip Komitesi kurulur. Tükenmez kalemle üzerinde aynen ‘Aziz Muhterem gurbetçi kardeşlerimin nazarı dikkatine. 3 Şubat 1965 mübarek Ramazan Bayram namazı Dom kilisesinde kılınacaktır. Mümkün mertebe herkes gazete, namazlık ve battaniyelerinizle tedarikl, gelmeniz rica olunur. Taşkınlığa meal vermeden, izdiham yaratmadan yüce dinimiz ve milletimize yakışırşekilde görevimizi iğfa etmeliyiz. Çevrenizede duyurulması rica olunur. En derin sevgi ve saygılarımla‘ yazan duyurular ö dönemki işçi haymlarına (yurtlarına) asılır.
* * * *
Tertip komitesinden Hikmet Uygun, Yusuf Topçu ve İbrahim Toparslan bayrama üç gün kala verilen izin üzerine hazırlanan bu duyuruları bisikletle dolaşıp Türklerin yaşadığı yerlere dağıtırlar. O dönemler Köln ve civarındaki Türk sayısının 60 bin civarında olduğundan hareket ediliyor. Tabiiki izin işinin o kadar da kolay olmadığı kolaylıkla tahmin edilebilir. 1942'den 1969'a kadar Köln Başpiskoposluğu görevini üstlenen Josef Frings‘in izni şahsen verdiği, ancak katedral yönetiminin karara da sahip çıktığı biliniyor. Türkler arasında önce bir tedirginlik yaşandığı, ancak daha sonra kabul edildiği söyleniyor.
* * * *
İnşaatına 13'üncü yüzyılda başlanan ve 19'uncu yüzyılda tamamlanan Gotik tarzdaki Katedral, Katolik dünyasının önemli merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Namaz izin alındıktan sonra durum herkese duyurulur. Bayram sabahı seccadesini alan 700 civarındaki Türk, Katedrale gelir ve Katedralin kuzey kısmında namazını kılar. Namazı da Köln Ford fabrikasında çalışan, daha önce Bursa Ulucami’de müezzinlik yapan Mehmet Ali Karaman hoca kıldırır. Bu olay hemen tüm Alman gazetelerinde büyük yankı uyandırır.
* * * *
Örneğin, haftalık Die Zeit gazetesi 12 Şubat 1965 günü „Müslümanlar Köln Dom’da (Katedral) namaz kılıyor. Ama Köln’deki lokallerde Türkler istenmiyor“başlığıyla duyuruyor. ‘1147 yılında İkinci Haçlı Seferi’ne çıkılırken dua edilen katedralde Müslümanlar Allah-u Ekber sesleriyle namazlarını kıldılar, giderken de katedralin bakımı için yardım kutusuna para attılar’ diye söz eder.
* * * *
Gazetenin haberine göre, aynı günlerde Köln’deki lokallerin kapısında ‘Yabancı müşterilerimizle çıkan sorunlardan dolayı Türkler giremez‘ yazıyormuş. Gazete, ‘Kilise yüzyıllık duvarları yıkarken, insanlar bir taraftan da bu duvarları örüyor’ diye bitiriyor haberini. Kölnische Rundschau gazetesi ise ‘3 Şubat 1965 dinler tarihine geçen bir gündü’ diyor haberin başlığında.
* * * *
Hıristiyan aleminin en kutsal yapılarından biri kabul edilen Köln Katedrali’nde 59 yıl önce karlı bir kış günü bayram namazının kılınmasına izin verilmesi, namaz kılınması, farklı dine mensupların birbirlerine karşı önyargısız, hoşgörüyle bakması gibi açılardan günümüz gözüyle daha da büyük bir önem kazanıyor bana göre. Bu tarihi olay göç tarihinde bir nostalji ama bir de bu açıdan bakmak gerekir diye düşünüyorum. Herkesin Ramazan Bayramı‘nı kutlar, sevdikleriyle birlikte huzurlu bir bayram geçirmelerini dilerim.