Bayram değil matem!

Birlik ve beraberlik edebiyatı değil bizi bir arada tutan. Her şeye rağmen 'ortak' acılarımız.

"Coğrafya kaderdir” demişti İbni Haldun.
Ne acı ki coğrafi koşullar değil, ‘terör ve şiddet’ son 30 yıldır bu coğrafyanın kaderi oldu.
Dağlar, ovalar, denizler, iklim değil...
Kan ve gözyaşı yoğurdu bizi.
Coğrafyamızın kaderi değişirken bayramlarımız bile matem oldu.
1, 3, 10, 12...
Rakam değil can bu.
Bayramın ikinci günü Gaziantep’te alçakça katledilen 9 kişiden dördünün yaşı.
Yaşı değil yaşanmamışlığı.
Antep’te bir başka ev.
4 kurban.
21 yaşında anne-baba.
3 yaşında bir bebek.
10 yaşında bir yeğen.
Bankamatik önünde çocuklarıyla beklerken katledilen masum insanlar.
Halk otobüsünde bayram ziyaretinden dönerken öldürülenler.
“Çocuğumu aldılar benden” diye ağlayan annelere ne diyebilirsiniz?
13 yaşındaki kızını yeşil tabutun üstüne koyduğu gelinlikle uğurlayan aileleri nasıl teselli edebilirsiniz?
“Coğrafya kaderdir” demişti İbni Haldun.
Kan ve gözyaşı kaderimiz oldu!

***

Henüz Gaziantep’te hain bir saldırıyla katledilenlerin cenazesini kaldırmamışken, yaşanan terörün yasını tutamamışken, Uludere’de güvenliği sağlamak için yola koyulan askerleri taşıyan minibüsün köye 200 metre kala virajı alamayarak şarampole yuvarlandığı haberi geldi.
Gencecik çocuklar ölüme uçtu.
33 evladını korkunç bir hava saldırısı sonucu kaybeden Uludereliler yetkililerin gelmesini beklemeden askerlerin yardımına koştu.
Gidenler arasında oğullarının parçalanmış bedenini kendi elleriyle toplayan acılı babalar da vardı.
Bu kez uçurumun dibinde hayata tutunmaya çalışan askerler için oradaydı Uludereliler.
Kendi çocukları gibi sarıldılar o çocuklara.
En yakın sağlık ocağına omuzlarında taşıdılar yaralı askerleri.
“Coğrafya kaderdir” demişti İbni Haldun.
Bu bayram kan ve gözyaşı kaderimiz oldu!
Bir acının yasını tutamamışken coğrafyamız yeni acılara sahne oldu.

***

İbni Haldun haklı, coğrafyamız kaderimiz.
Dağları, ovaları, denizi, ırmağı, suyu, havası, sevinci ve acısı bizi biz yapan ortak değer.
Peki, ama terör, şiddet, kan ve gözyaşı bu coğrafyanın kaderi mi?
Değil...
Devletin geçmişte uyguladığı asimilasyon politikalarına rağmen değil.
30 yıldır yaşanan teröre rağmen değil.
PKK’nın sivillere dönük alçak saldırılarına rağmen değil.
Acılar ortak, matem ortak, yas ortak.
Ama terör ve şiddet değil.
Öyle olsa uçuruma yuvarlanan askerler BDP’lilerin güvenliğini korumak için Uludere’ye gidiyor olmazlardı.
Öyle olsa çocuklarının parçalanmış bedenlerini sınırda çaresizlik içinde toplayan acılı Uludereliler virajı alamayıp uçuruma yuvarlanan askerlerin yardımına can havliyle koşmazlardı.
Birlik ve beraberlik edebiyatı değil bizi bir arada tutan.
Her şeye rağmen ‘ortak’ acılarımız.
Keşke sadece acıda değil sevinçte de ortak olabilsek.
Ama henüz değil.
“Coğrafya kaderdir” demişti İbni Haldun.
Acımız, kaderimiz!

(Radikal gazetesinden alınmıştır)