Bayrağı önce Silvan’a dikelim

MHP Lideri Devlet Bahçeli partisinin dünkü grup toplantısında Türk Bayrağı’nın Kandil’de dalgalanması gerektiğini söylemiş.

Sokaktaki insanın duygularına aracı olmuş çünkü Türkiye’de halk Kandil’in boşaltılması halinde Kürt meselesinin de,

PKK meselesinin de çözüleceğine inanıyor.

Ama mesele o kadar basit değil.

Türkiye, arkasında halk desteği olan bir gerilla savaşıyla karşı karşıya.

Bölge halkı genç kızlar öldürüldüğünde, hamile kadınlar vurulduğunda, Kızılay’da bomba patladığında rahatsız oluyor ama örgüte desteğini kesmiyor.

Kandil’e askeri harekat mantığını anlamak mümkün ama başka bir ülke toprağında Türkiye Bayrağı’nı dalgalandırma isteğini anlamak mümkün değil.

Yeniden işgalci bir politika izlemeye başlayacaksak o başka.

Ayrıca sorunun sadece Kandil’le ilgili olmadığı ortada.

PKK’nın kaçırdığı er Aykut Çetin’in anlattıkları bunun delili.

PKK militanları, yanlarında rehineleri de olmak üzere Türkiye topraklarında cirit atıyor.

Atıyor çünkü arkasında halk desteği var.

NATO’nun ikinci büyük ordusu, 1 milyonluk ordu diye övündüğünüz Silahlı Kuvvetler, kendi denetimindeki topraklardaki bu hareketi engelleyemiyor.

Daha vahimi, kaçırılan insanları aramaya koyulduğunda pusuya düşürülüyor, ondan fazla kayıp veriyor.

Bunun iki nedeni var, birincisi halkın gerillaya desteği, ikincisi Silahlı Kuvvetlerin aradan geçen 30 yıla rağmen hala gerilla savaşına uygun örgütlenmemiş olması.

Birinciyi önlemenin yolu, demokratikleşme ve bölgede refahı artırmaktan geçiyor.

İkincisi ise güvenlik güçlerini gerilla savaşının gereklerine uygun örgütlemekten.

Yıllardır yaşadığımız çatışma ortamı, gerilla savaşının

12-15 aylık zorunlu askerlerle çözülemeyeceğinin göstergesi.

Öyle çözülse, Amerika Vietnam’dan mağlup dönmezdi.

Gerçekleri çıplak gözle görmek, çözüm yolunda atılacak en iyi adımdır.

Güneş’in çenesini keçiler mi kırdı!

Alper Görmüş, Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili müthiş bir detay yakaladı.

Gazetecilik okullarında okutulması gereken, ajans haberinden manşet çıkarma ustalığını öğreten bir yazı bu.

Rutinden çıkıp önemli bir detayın yakalanması örneği.

Taraf’taki köşesinde bunu ayrıntılarıyla dile getirdi.

Haberin kaynağı Cihan

Haber Ajansı. CİHAN muhabiri Köksal Akpınar 19 Temmuz tarihinde yaptığı haberde, kazada ölen İHA muhabiri İsmail Güneş’in otopsi raporunu yayınlamış.

Kazadan iki yıl geçtikten sonra varlığını öğrendiğimiz rapora göre, Güneş’in sadece bacağı değil çenesi de kırıktı.

Güneş, kazadan sonra cep telefonuyla olayı bildirmiş ve sadece ayağının kırık olduğunu söylemişti.

Ayrıca, hekimler çenesi kırık birinin o kadar konuşamayacağını söylüyor.

Yani, Güneş’in çenesi büyük bir ihtimalle kaza yerine ilk varan birileri tarafından kırılmıştı.

Büyük ihtimalle, helikopterin cihazlarını söken keçilerdir herhalde...