Bayanlar madalya yolunda...



Tabii stadın doluluğu Pazar gecesi 100 metre yarışı koşulurken zirveye çıkmıştı. Bolt gerçekten büyük bir şampiyon ama çalışmayı çok sevdiği de söylenemez. Tanrı vergisi yeteneği ve fiziği ona inanılmaz bir avantaj vermiş, ama onun ne kadar eklediği henüz bilinmiyor (Beşiktaşlı futbolcu Sergen ile gene Beşiktaşlı Rıza'nın farkı gibi bir durum!). Bolt 9.58'lik dünya rekorunu 2009 yılı Ağustosunda kırmıştı, pazar akşamından önce de Olimpiyat rekoru 9.69 idi ve 2008 yılında kırılmıştı. Yani şimdi 9.63 olarak yenilediği Olimpiyat rekoru tam dört yıl sonra geldi. Vatandaşı Blake ise aslanlar gibi 9.75'lik derecesini devam ettiriyor. Çünkü o da yetenekli ama, Bolt kadar değil.

Bizim de 'biraz Bolt' olan bir atletimiz var. Çekiç atmacı Eşref Apak. Bu arkadaş Dünya çapında gençler şampiyonlukları sahibi idi. Sonra 2004 Atina Olimpiyatlarında biri iki kişi doping nedeniyle elendi ve üçüncü olup bronz madalya aldı. Sonra yatmaya başladı, anternörünü bıraktı, ve Beijing'e hiç çalışmadan gitti. Şimdi Artun Talay Hocası ile bir yıl çalıştı, ama kiloları almış yan gelip yatmış, niyeti yok ve çekiç atışlarının yarısı telörgülere takılıp duruyor. Bırakalım bu adamı artık ve nasıl bir hayat yaşayacaksa yaşasın. O atletizmi bırakmış!

Bu arada medya Bolt -Blake çekişmesini vitrine çıkartıyor ama bir de genç beyaz 100 metreci de gündeme geldi. 23 yaşındaki beyaz Amerikalı Ryan

Bailey! Yarışta beşinci olan bu genç 9.88 koştu ve 10 saniye altında koşan ikinci beyaz unvanını kaptı!
Bu Olimpiyatta kaba bir istatistikle yarışmacıların  nerede ise yüzde 45-50  kadarı kadın ve performansları da en az erkeklerinki kadar yüksek. Hatta bizim Türk kafilesine bakılırsa kadınlarımız erkeklerimizi geçiyor gibi. Bayan basketbol milli takımımız son sekize de kaldı. Bayan voleybolumüz ise çok şanssızdı, ama başarılı idi. G.Kore durduğu yerde Brezilyayı 3-0 yendi. Biz de Brezilyaya 3-2 yenilerek bir puan ekstra almıştık. Ama biz Kore'yi 3-2 yenince Kore bizden de bir puan aldı ve ABD'yi yenemediğimiz için son sekize gidemedik. Ama Türk voleybolu da artık konuşulan bir takım oldu.
Tabii bu turnuvada esas fark atanlar atletizm ekibindeki bayanlarımız. Hatırlanırsa Deniz Gökçe Süreyya Ayhan'ın yanında durmuş ve destek vermiş bir kimse idi. Süreyya ülkemizde 1500 metre koşarak atletizmin kapısını açtı ve Avrupa Şampiyonu ve Dünya ikinci oldu.

Dün ise Londra Olimpiyat Stadı'nda bir Türk kadınları fırtınası esmekte idi. Seyrederken hatırladım. Süreyya Münih Stadında 1500 metre Avrupa Şampiyonu olduğunda bütün arkadaşlar saatlerce ağlamıştık. Dün de ağlayacak gibi oldum. Önce bayanlar 100 engellide Avrupa Şampiyonu kızımız Nevin Yanıt üç gruplu elemenin ikinci gurubunda fırtına gibi esti.  12.70'lik derecesi ile birinci turun beş grubunun  dördüncüsünde birinci oldu. Gerçi gruplar arasında zaman farkı olur ve yarışçılar dereceye değil, finale kalmaya uğraşırlar ama , gene de yarışta koşan 46 atlet arasında en iyi dördüncü dereceyi yapmış olmak büyük bir başarı. Nevit Yanıt madalya alacak gibi koşuyor.

Benzer şekilde seyrettiğim diğer yarış olan bayanlar 1500 metre yarışında  üç bayan atletimiz vardı. İkinci grupta Aslı Alptekin Çakır 4.13. 65'lük derecesi ile 14 yarışçı arasında üçüncü oldu. Üçüncü grupta yarışan Bulut Gamze ise 4.06. 69 'luk derecesi ile grupta birinci geldi. İlk gruptaki Tuğba Karakaya ise semifinale kalamadı. En son ne zaman olimpiyatlarda 1500 metre yarışında üç bayan atletle yer almıştık?
Bayan voeylbol ve basketbol takımlarından sonra bayan atletlerimiz de sahneye
çıktılar ve başarılı oldular ! Sıkı durun, bayanlar geliyor!

(Akşam gazetesinden alınmıştır)