Basın Kartı sahiplerinin bütün imtiyazları iptal edilmeli veya kamu görevlilerine Basın Kartı verilmemeli.
Bu ay toplanan basın kartı komisyonu hak etmediği halde birçok devlet memuruna her zamanki gibi gene basın kartı dağıttı, hem de bunların içinde birçok sürekli basın kartı var.
Sürekli basın kartı 18 yıl bilfiil sarı basın kartı taşımış meslek mensuplarına veriliyor. Kamuda memur olarak çalışan birçok insanda sarı basın kartı ve sürekli basın kartı var.
Memurlara basın kartı verilmesinin geçmişi özellikle Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünde ücretlerin çok düşük olduğu zamanlara dayanıyor. O tarihlerde kurum personeline çok düşük ücret aldıkları için otobüse bedava binerek bütçelerine katkısı olsun düşüncesiyle basın kartı veriliyordu.
Tabi ki yanlış bir uygulama idi; bu jest giderek bir hakmış gibi algılanmaya başlandı.
Eğer memurunuza az ücret veriyorsanız bunun çözümü basın kartı vermek değil ücretlerini artırmaktır, zaten şu anda ücretler de normal seviyelere gelmiş durumda.
Bu uygulama Adalet Bakanlığında çalışan memurlara mağdur olmasınlar diye hâkim ve savcı kimliği dağıtmaya benziyor; böyle bir saçmalık olabilir mi?
Tıpkı Başbakanlıkta fazla ücret alsın diye şoförlere verilen Basın Halkla İlişkiler Müşavirliği gibi. Başbakanlıkta da meslekle hiçbir alakası olmadığı halde sırf biraz daha fazla ücret alsın diye birçok insana Basın Halkla İlişkiler müşavirliği kadrosu veriliyor.
Bu örnekleri artırmak mümkün; kamuda birçok kurumda insanlar torpilini bulup bilgi, görgü ve eğitimlerinin uygun olmadığı uzmanlık, müdürlük gibi biraz daha fazla maaş alabilecekleri kadrolara geçiş yapıyor, makam sahipleri de “olmaz” demediği gibi, bir de bu yanlışa çanak tutuyorlar.
Basın kartları yönetmeliği amir hükümleri, sürekli basın kartı almak için 18 yıl sarı basın kartı sahibi olma şartı taşır. Yaptığı görev itibarı ile sarı basın kartı taşımaya uygun olmayan, hem de meslekte 18 yılını dahi doldurmamış insanlara sürekli basın kartı verilmesi yıllardır sürdürülen yanlış uygulamalara bir yenisinin eklenmesinden başka bir şey değildir.
Basın kartları komisyonunun mesleğin onurunu zedeleyici bu uygulamalara gözü kapalı onay vermesi ise işin diğer ilginç bir yönüdür. Komisyonun görevi başvuru sahiplerinin bu kartı hak edip etmediğini incelemektir; önüne gelen evrakı noter gibi onaylamak değil.
Meslekte bilfiil çalışan gazetecilerin iki ay pirim borcu var diye kart alamadığını düşünürsek (kaldı ki prim gazetecinin kendisinin değil patronunun yerine getirmesi gereken bir mükellefiyettir) bu işin çalışan gazeteciler açısından nasıl ince eleyip sık dokunduğunu anlarız.
Gerçekten gazetecilik yapan bir insanın otobüse bedava binmek diye bir derdi olmaz. Mesleğin saygın birçok duayeni, bu kart “otobüs kartı” seviyesine düşürüldüğü için tenezzül edip almak için başvurmaz bile…
Basın kartının otobüse, metroya bedava binmek gibi imtiyazları kaldırılarak sıradan insanların bu kartın haysiyeti ile oynamasının önüne geçilmesi gerekir. Kart sahiplerinin böyle bir imtiyazı olmazsa neticede sırf otobüse bedava binebilmek için kırk dereden su getiren memurlar ve şoförler de makam sahiplerinin kapısını aşındırmaktan vazgeçeceklerdir.