Elinde sihirli değnek yok ama formül var.. Bugüne kadar hiçbir lider uygulamadı.. Sadece bizde değil dünyada hiçbir lider denemedi..
Çünkü kimsenin aklına gelmedi..
Formülün mucidi Başbakan..
Beş kelimeyle özeti şöyle:
İktidardayken muhalefet lideri gibi davranmak..
Dokuz yıl oluyor.. Başbakan her meseleyi bu yöntemle halletti.. Eleştiri oklarından böyle sıyrıldı.. Ona yüklenilmesi icap ederken o başkalarına yüklendi..
Yüzde 34.5’ten yüzde 50’ye böyle geldi..
*
İktidarının ilk yıllarında işi kolaydı.. Bütün kurumları hedef tahtası yaptı.. Kimi zaman askeri sorumlu tuttu, kimi zaman bürokrasiyi, yargıyı, medyayı, iş dünyasını, Merkez Bankası’nı..
Her sorunda yüklenecek bir kurum buldu..
Başbakan’dı ama muhalefeti muhalefete bırakmadı.. Muhalefetten daha çok muhalefet etti..
*
Zaman geçtikçe muhalefet etme alanı daraldı.. Çünkü eskiden kızdığı bütün kurumların başında kendi seçtiği kişiler vardı..
Yol arkadaşları..
Onlara da muhalefet edemezdi..
*
İlk sıkıntı Uludere’de ortaya çıktı.. Terörist diye köylülerin üzerine bomba yağdırıldı..
Bu işin bir suçlusu bir sorumlusu olmalıydı..
Asker mi?, MİT mi? Bürokrasi mi?
Kim?
Kim olursa olsun bütün yollar Başbakan’a çıkıyordu.. Çünkü hepsinin başında kendine yakın kişiler vardı..
Bu sebeple ilk defa muhalefet partisi lideri gibi davranamadı.. Davrananları da ‘istismar etmeyin’ diye suçladı..
*
Bu durumu görünce tam iktidardayken muhalefet etme..
Başbakanken muhalefet lideri gibi davranma politikasının sonuna gelindi diyecektim..
Başbakan için yeni bir sayfa açılıyor; artık iktidar gibi davranmak durumunda yorumunu yapacaktım..
İyi ki yapmamışım..
Önceki gün gördük ki, Başbakan’ın politikasında santim değişme yok.. Yine muhalefet partisi lideri gibi esti gürledi..
Kime mi muhalefet etti..
Kendisine.. Kendi icraatlarına..
Yanlış okumadınız kendisine!..
*
İzah edeyim..
Başbakan Rekabet Kurumu’nun 15. yıldönümü toplantısında şöyle dedi..
“Dünyanın bir tarafında, ultra lüks AVM’lerde, insanlar mağazadan mağazaya koşup sınırsız harcama yaparken, sınırsız tüketirken, patlarcasına yerken; dünyanın bir başka tarafında günlük bir dolar dahi harcama yapamayan çok büyük bir kitle var..”
Başbakan neden şikayet ediyor?
Mantar gibi biten lüks AVM’lerle gelen tüketim çılgınlığından..
Türkiye’de AVM patlaması hangi iktidar döneminde yaşandı..
AKP iktidarı..
İstanbul’da neredeyse her mahallede dev bir AVM var.. Bazı yerlerde mahalle başına iki AVM düşüyor..
Anadolu’nun farkı yok..
Bursa’da aynı, Kayseri’de, Gaziantep’te, Antalya’da, Diyarbakır’da..
Mesela Bitlis sinemaya kavuşmak için yapımı süren AVM’nin açılmasını bekliyor..
AVM hayatımıza AKP iktidarıyla girdi..
AKP’li belediyelerin izniyle, teşvikiyle girdi.. İstanbul’da yeşil alan kalmadı.. Her yer AVM oldu..
Hâlâ harıl harıl yapılıyor (Geçenlerde yanarak ölen 11 işçi AVM inşaatında çalışıyordu..)
Peki Türkiye resmen ne zaman tüketim toplumu oldu..
AKP iktidarında..
Kazandığımızdan daha fazla tüketmeye başladık.. Tüketim malı ithalatı bu dönemde patladı..
*
Başbakan’ın bu vaziyete kızdığını duyunca..
Kendine muhalefet etmeye başladı demeden edemedim..
Bu yüzden Başbakan’la baş etmek çok zor..
Çok..
Eskiden övünürdük şimdi ne işimiz var diyoruz
Bitmeyen Afgan savaşına 12 şehit verdik..
Eskiden olsa..
Şehitlerimize üzülürdük ama orada olmakla övünürdük.. Kore savaşına çağırdılar diye bayram ettiğimiz gibi..
Somali’de komutayı aldığımız için böbürlendiğimiz gibi..
Yakın zamana kadar Afganistan‘a asker göndermekle gurur duyduğumuz gibi..
Veya övünmüyorduk, gurur duymuyorduk da..
Övünmemiz, gurur duymamız, bayram etmemiz söyleniyordu..
Sokaktaki adamın fikri sorulmuyordu..
Sokaktaki adamın sesi çıkmıyordu..
Sokaktaki adam sesini duyuramıyordu..
Taa ki.. Sosyal medya güçlenene kadar.. Sosyal medya ses çıkarma aracı haline gelene kadar..
*
Önce sosyal medyadan ‘Afganistan’da ne işimiz var’ sesi yükseldi..
Sonra ‘el âlemin çıkarları için niye ölüyoruz’ sesi geldi..
Bu sese muhalefet partileri de katıldı.. (CHP, Has Parti)
Ses daha da güçlendi..
Demokrasi yolunda bir adım daha atıldı..
(Milliyet)