Başbakan Küçük, Meclis’i seviyor mu?

Kestirmeden doğruyu söylemek gerekirse İrsen Küçük, Meclis’te güçlü değil.
UBP’deki genel başkanlık yarışında Ahmet Kaşif’i destekleyen vekillerin toplamı UBP grubunun üçte biri...
Birlikte hareket etme konumları henüz bozulmayan Kaşif ve arkadaşları destek vermediği an İrsen Küçük, hükümeti bir anda azınlık hükümeti oluyor.
İrsen Küçük, Meclis’e her gidişinde parti için muhalefete muhtaç olduğu gerçeğiyle yüzleşir.
Bu gerçekle yüzleşmek demek olan Meclis Genel Kurul ortamını İrsen Küçük’ün mevcut koşullarda sevmesi ne kadar mümkün?


Cumhuriyet Meclisi, toplantı yeter sayısını bulamadığı için toplanamıyor.
UBP Girne Milletvekili olan Meclis Başkanı Hasan Bozer tepkili.
Tepkisi isyan mı yoksa tam ters tarafta acizlikten ağlamak mı, kestiremiyorum.
***
Hasan Bozer, her ortamda Meclis’in verimsizliğini seslendiriyor.
Haksız da değil.
Meclis Başkanı olarak Meclis’in düzenli ve verimli toplanmasını istiyor.
Bozer’in sıkıntısının kaynağı partisi, yani UBP...
Siyasi etikle asla örtüşmeyen milletvekili transferleriyle UBP, 50 kişilik Meclis’te otuz sandalyeye sahip.
Bir başka tanımlamayla UBP; Meclis’in yüzde altmış sandalyesine sahip.
Bunun anlamı UBP’nin toplantı yeter sayısı için muhalefete ihtiyaç duymadığıdır.
Meclis toplanamıyorsa sorumlusu tek başına UBP’dir.

***
Başbakan İrsen Küçük, sık sık göğsünü gere gere, “Meclis’te otuz milletvekilimizi var” der.
Otuz milletvekili varsa 26 sayısı çantada keklik kadar kolay.
Peki UBP, Meclis Genel Kurulu’nun toplanmasında sık sık yaşanan sıkıntıların üstesinden neden gelmiyor?
Ya da UBP, Meclis Genel Kurulu’nun toplanamamasından neden rahatsızlık duymuyor?
***
Normal koşullarda Meclis çoğunluğuna sahip partinin genel başkanının böyle bir durumdan ciddi rahatsızlık duyması gerekmez mi?
Elbette gerekir.
Ancak çok net olarak görülüyor ki UBP Genel Başkanı ve Başbakan İrsen Küçük, Meclis Genel Kurul çalışmalarının aksamasından rahatsız değildir.
Neden rahatsız değildir.
Anlatayım.

***
KKTC Anayasası’nda da varlığı somutlaşan bir kuvvetler ayırımı var.
Yasama...
Yürütme...
Yargı...
Yürütmenin, yani hükümetin varlığı Yasama organında yani Meclis’te sahip olacağı çoğunluğa bağlıdır.
Hükümet kurulup, güvenoyu alana kadar Meclis, yaşamsal önem taşır.
Sonrasında Meclis ile hükümetin protokol sıralaması değişir.
Hükümet, Meclis’in önüne geçer.
Hükümet istediği zaman Meclis’i çalıştırır, istemediği zaman çalıştırmayıp, tatile sokar.
İçinde bulunduğumuz dönem de hükümetin Meclis’i ilan edilmemiş tatile soktuğu dönemdir.
***
KKTC’de hükümetler genelde Meclis’i sevmez.
İrsen Küçük’ün başbakanlığındaki mevcut UBP Hükümeti hiç sevmez.
Meclis, yasama organı olmak yanında hükümetin sorgulandığı ve sonuçta hesap vermek zorunda olduğu bir platformdur.
İnsanlar hesap vereceği yerde güçlü olmak ister.
Peki İrsen Küçük, partisinin 30 sandalyeye sahip olduğu Cumhuriyet Meclisi’nde güçlü değil mi?
Kestirmeden doğruyu söylemek gerekirse İrsen Küçük, Meclis’te güçlü değil.
UBP’deki genel başkanlık yarışında Ahmet Kaşif’i destekleyen vekillerin toplamı UBP grubunun üçte biri...
Birlikte hareket etme konumları henüz bozulmayan Kaşif ve arkadaşları destek vermediği an İrsen Küçük, hükümeti bir anda azınlık hükümeti oluyor.
İrsen Küçük, Meclis’e her gidişinde parti için muhalefete muhtaç olduğu gerçeğiyle yüzleşir.
Bu gerçekle yüzleşmek demek olan Meclis Genel Kurul ortamını İrsen Küçük’ün mevcut koşullarda sevmesi ne kadar mümkün?
***
Aslında 30 milletvekiline sahip UBP’nin Meclis Genel Kurulu’nda çoğunluk sorunu yaşatması UBP’de parti içi otorite boşluğu ev disiplin sorununun da göstergesi.
Eğer UBP’de otorite boşluğu olmasa, Meclis Genel Kurul açılısında 26 sayısına ulaşmak hiç sorun olur mu?
Meclis Başkanı Bozer, mevcut durumda sorunun aşılmasını istiyorsa muhalefet partileriyle değil partisiyle konuyu ele almalı. Aslında UBP Meclis Grubu’nun tümü bir yana Bozer, UBP Genel Başkanı ve Başbakan İrsen Küçük’le bir araya gelecek.
***

UBP Genel Başkanı ve Başbakan İrsen Küçük, ortaya koyduğum yaklaşıma katılmıyorsa, UBP Meclis Grubu’na sahip çıksın ve sonuçlarını görelim...

Günün sözü:

Adresi olmayan mektup, ortada kalır.



(Havadis'ten)