BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN BARIŞ MESAJI

Kalp insanı, namlu düşmanı görür...


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Saraybosna’da yaptığı konuşmada “Bir yere namlunun ucundan bakarsanız düşman görürsünüz ama kalp gözüyle bakarsanız insan görürsünüz” dedi.

BOSNA HERSEK
Saraybosna’ya ilk kez gelenlere önce dört tarafındaki tepeler gösterilir mihmandarlar tarafından.“Şu tepeleri görüyor musunuz?” diye başlarlar, “İşte Sırp keskin nişancıları bu tepelere mevzilenir ve gece-gündüz Boşnakları öldürürlerdi. Boşnak halkı o kadar zor durumdaydı ki, pencerelerini tahtalarla, demirlerle kapatır hiç ışık yakmazlardı. Tül perdenin arkasında hareket eden her şeyi vurdukları için karanlıkta otururlardı” bilgisini verirler.
Bu insanlığın kolay unutamayacağı 1400 günlük bir trajedidir.

Yüksekten bakınca
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, Saraybosna Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yaptığı konuşmaya, “Buradan bakınca şu tepelerde ne görülüyordu” sorusuyla başladı ve şöyle devam etti:
- Keskin nişancıların namluları görülüyordu.
- Peki, tepelerden buraya bakınca ne görülüyordu? Boşnak, Sırp, Hırvat değil insanlar, çocuklar, erkekler, kadınlar görülüyordu. Camiler, kiliseler, havralar görülüyordu.
Başbakan bu sözleriyle Sırp nişancıların sadece Boşnakları değil aslında insanlığı öldürdükleri mesajını verdiği konuşmasını, şu öneriyle sürdürdü:
“Biz bu şehre yüksekten bakacağız ama namlunun ucundan bakmayacağız. Bir yere namlunun ucundan bakarsanız sadece düşman görürsünüz ama yüksekten kalp gözüyle bakarsanız sadece insan görürsünüz.”

Medeniyetlerin buluştuğu yer
Başbakan, Saraybosna’nın kültürel özelliğini vurgularken 500 yıllık bu kentin aslında dinlerin, medeniyetlerin buluştuğu, dünyanın en güzel kentlerinden biri olduğunu da belirtti.
Artık eskinin yargılarıyla değil, yeninin kuş bakışıyla geleceğe yönelmek ve çocukları bu anlayışla eğitmek gerektiğini söyledi. “Unutmayın” ki diye ekledi, “Saraybosna’nın ünlü sanatçısı Goran Bregoviç’in de bizim Sezen Aksu’nun da sesleri, sözleri, ezgileri bu topraklara, bu coğrafyaya aittir. Bu şehirde minareler, kiliseler, havralar, kütüphaneler, okullar, çarşılar bir aradadır.”

Saraybosna’dan Halep dersleri
Saraybosna’da Bosna Hersek eski Cumhurbaşkanı Haris Sladziç’le de Türk gazeteciler olarak sohbet etme olanağı bulduk.
Aliya İzzetbegoviç’le birlikte Boşnakların verdiği mücadeleye önderlik eden isimlerden biri olan Sladziç, Halep için, Suriye için endişeli...
“Suriye’de yaşananlarla Bosna’da yaşananlar arasında büyük benzerlikler var” diyerek söze başlayan Sladziç, “Suriye’de muazzam bir insani olay görüyorum. Gördüklerim Bosna’da yaşadıklarımızın aynısı. Bosna’da çok açık bir etnik temizlik vardı. Nüfusun yarısı evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Şu anda yüz binlercesi ABD’de ve Avrupa’nın değişik yerlerinde yaşıyorlar. Bu büyük bir trajedidir. Özellikle siviller için belki iki ordu savaşsaydı bunu söylemezdim ama bir tarafta bir ordu, diğer tarafta sivil insanlar var.
Şimdi Suriye’de de benzerlerini görüyorum. Uluslararası toplum şimdiden Suriyeli göçmenlerin geriye dönüşlerini planlamalıdır.”
Sladziç, uluslararası toplumun Halep’te, Suriye’de yaşanan olaylara seyirci kalmasını da eleştirdi ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“İnsanlık hala çok gelişmiş değil. Mağara devrinden çok uzaklaşmış değil.”
Sladziç, Birleşmiş Milletler’in Suriye konusunda bir işlev görmemesini hayretle karşıladı ve, “Böyle devam ederse BM’nin güvenilirliği kalmaz” dedi.
Bosna Hersek eski Cumhurbaşkanı, Suriye konusunda Türkiye’nin yaptıklarından gurur duyduğunu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun BM nezdindeki girişimlerini de desteklediğini belirtti. Türkiye’nin Suriyeli göçmenlere yaptığı yardımı sürdürmesini umduğunu da vurguladı.
Sladziç, en fazla hava bombardımanları üzerinde durdu ve şöyle devam etti:
“Saraybosna’da yaşananlardan biliyoruz ki, ağır silahların ateşinden bile kaçabilirsiniz, saklanabilirsiniz, ancak bir uçağın attığı bombadan kaçamazsınız. Bu nedenle Suriye’de de mutlaka uçuşa yasak bir bölge oluşturulmalıdır.”
Başbakan Erdoğan, Azerbaycan’la başlattığı yurtdışı gezisini Saraybosna’nın kurucusu İsabey İshakoviç Ödülü’nü alarak tamamladı.

(Milliyet gazetesinden alınmıştır)