Barış için tek yol genel aftır!



                                                                     ***

   Başbakan ve yalakaları ve dahi akil adamlar “barış süreci”ni sorgulayanları istedikleri kadar “barış düşmanı” ilan etsinler ben sorgulamaya devam edeceğim.

   “Barış süreci”nin hiçbir plan, strateji ve/veya taktiğe dayanmadığını, hukuki alt yapısının katiyetle kurulmadığını, sadece Başbakan’ın günlük ve çoğu kez birbiri ile çelişen “çözüm önerileri” ile sürdürüldüğünü defalarca yazdım.

   Tabii ki, barışın en önemli şartı silahların susması. Ama sözlü veya yazılı salt bir Başbakanlık fermanı ile silahlı veya silahsız, PKK’lıların sınır dışına ellerini kollarını sallayarak çıkmaları hukuken mümkün değil!

   Kolluk güçleri gördükleri yerde PKK’lıları derdest etmek zorundalar. Türk Ceza Kanunu böyle emrediyor!

   Ayrıca, sağ olsun bir okurum uyardı, Devlet Memurları Kanunu’nun 11. Maddesi de aynen şöyle hükmediyor:

   “… Devlet memuru amirinden aldığı emri, Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memur bu emri yapmaya mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene aittir. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz. Acele hallerde kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.”

  Bu madde açık ve seçik, amirden alınan emrin (amir Başbakan bile olsa) Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görülmesi halinde yerine getirilmeyeceğini söylüyor.

   Acele hallerde bile kanunla gösterilen “istisnalardan” bahsediyor.

                                                                     ***

   Bazı duyumlara göre, bir kısım PKK’lıların sınırdan çıkışları başlamış ve asker bu durumu sadece seyrediyormuş.

   “Ben yaptım oldu mantığı!” ile hareket ediliyorsa sınırdaki komutanlara hatırlatırım ki sap döner keser döner gün gelir hesap döner!

   Eğer, önünden geçen PKK’lıları seyreden komutanlar var ise 28 Şubat döneminde sözlü emirle hareket eden (BÇG) komutanların bugün düştükleri duruma baksınlar!

                                                                     ***

   Peki, ne yapmalı?

   Hukuka uymuyor diye barıştan vaz mı geçmeli?

   Hâşâ!

   TBMM milli irade adına karar verecek en yüce kurumdur ve yapacağı kanuni düzenleme ile barışın yolunu açar!

   Ancak TBMM “PKK’lılar bir kereye mahsus sınırdan serbest çıkarlar” mealli zırva bir kanun çıkaramaz. Dünyaya rezil oluruz! Yüce Divan TBMM üyeleri ile dolar, taşar!

   Sınırı serbestçe geçmenin tek ama tek yolu vardır:

   Af!

   Ancak yine TBMM sadece PKK’lıları kapsayan bir af kanunu çıkaramaz.

   1982 Anayasası’nın “Kanun Önünde Eşitlik ” başlığını taşıyan 10’uncu  maddesine göre:

   “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz…”

   TBMM herkesi kapsayan bir genel af çıkarmak zorundadır!

    Genel af PKK’lılar dışında Ergenekon’dan tutun, Balyoz’a kadar, KCK’dan tutun Odatv Davası’na kadar, katillerden tutun ırz düşmanlarına kadar tüm davalı ve hükümlüleri kapsamak zorundadır.

                                                                     ***

   Benim gibilere hukuku öne sürdüğümüz için “barışa engel oluyorsunuz” derlerken ben barış için en radikal ve kökten öneriyi getiriyorum.

   Başbakan’a açıkça sesleniyorum. Barışı sağlamak uğruna ser vermeye gerek yok! Barışın olmazsa olmaz parçası aftır. Bu af da Anayasa gereği “genel af” olmak zorundadır.

   Üstelik genel af barış sürecine en derin şüphe ile bakanları bile duraksatacaktır. Genel af çıkarsa herkes içinde kendisinden bir şeyler bulacaktır!

   30 yıllık savaşı bitirmek için mangal gibi yürek lazım!

   Başbakan gerçekten barış istiyorsa genel affa soyunmalıdır!

(Yurt'tan)