Bahar bombaları
***
İşte size iki örnek...
Libya'da hükümet ayaklanma sırasında 'devrimcilerin' işlediği tüm suçları affetti.Yani ayaklanma sırasında çalan çırpan, kadınlara tecavüz eden, işkence yapan, zevk için adam öldüren ve ayaklanmaya katılmak için hapisten kaçanların yaptıkları her şey cezasız kalacak. Uluslararası Af Örgütü'nü bile rahatsız eden bu kararla yetinmeyen Libya'nın yeni 'demokrat' hükümeti hapislere atılan 70 bin kadar Kaddafi yanlılarına uygulanan işkencelerin devamına destek veriyor. Hem de demokrasi adına.
***
Gelelim Tunus'a... İçişleri Bakanlığı ilk kez radikal İslamcı Selefi bir partinin kurulmasına izin verdi. Bunun ne anlama geleceğini ancak 10-15 yıl sonra anlarız. Tıpkı CIA tarafından kurulan Taliban ve Kaide gerçeğini 10-15 yıl sonra anladığımız gibi. Çünkü yakında Libya ve Mısır'da da buna benzer yapılanmaları göreceğiz ve bu yapılanmalarla ABD bu ülkelerde ve genel olarak coğrafyamızda çok karanlık işler çevirecektir. Kaide'nin şimdiki lideri Zavahiri Irak'ta Amerikan işgali sırasında yaklaşık 4 bin intihar eylemi gerçekleştirdiklerini övünerek anlatıyor. Ama aynı Zavahiri her nedense bu eylemlerin % 90'ının Şiileri ve genel olarak Iraklı polisleri hedef aldığını söylemiyor. Zavahiri taktiği şimdi Şam'da uygulanıyor. Yani hiç kimse istihbarat binalarını hedef aldığı söylenen intiharcıların aslında birer ruh hastası olduklarını ve onlara o talimatı verenlerle, o talimatı verenlere destek verenlerin daha da hasta olduklarını söylemiyor. Söylemiyor çünkü bu bir pis oyundur ve bu oyunda birileri birilerine görev veriyor ve kullanıyor. Belki de bunun için Mısır'daki Müslüman Kardeşler'in veto edilen Cumhurbaşkanı adayı Hayret Elşater Suudi Arabsitan'ın Mübarek'i serbest bırakması için Kahire'ye 4 milyar dolar teklif ettiğini söylüyor. Çünkü Suudi Arabistan yönetimi Katarlı şeyhlerle birlikte 250 yıldır önce İngilizlerin şimdi de Amerikalıların bu coğrafyaya yönelik tüm pis planlarının uygulayıcısı ve finansörüdür. Suud ve Katarlı kral ve şeyhlerin bu coğrafyaya yönelik çok tehlikeli tezgahlarını yakında daha net göreceğiz. Bu iki ülke olmasaydı Suriye'de bu kadar kan akmazdı. Suriye'de akan kanın sorumlusu bu iki ülke yöneticileridir. Suudilerin sahip olduğu El-Arabiye ile Katarlıların El-Cezire'si birer CIA ve Mossad operasyon merkezleri gibi çalışıyor ve Suriye'deki silahlı grupları provoke ederek kan dökmelerini istiyor. Silah ve para ise kral ve şeyhlerden. Tıpkı Taliban ve Kaide olayında olduğu gibi.
(Akşam gazetesinden alınmıştır)