Avrupalı Türkiye

Dün 9 Mayıs 2012 Avrupa Günü'nü değerlendirdik.


Kutlamaktan ziyade zaten Avrupalı olan Türklerin günlerine sahip çıkmalarıydı bence yaşanan.


"Yok Sarkozy kaybetmiş, bu iyiymiş" ya da "Hollande sayesinde Fransa, Türkiye için sorun olmayacakmış" falan...


Aslında bunların hepsi "magazin".


Gerçek olan: Türkler, Osmanlılar zamanında ve Cumhuriyet döneminde her zaman Avrupalı'ydılar.


Türkiye AB üyesi olsa da olmasa da Türkler Avrupalı ve Türkiye bir Avrupa ülkesi.


9 Mayıs 2012 günü İstanbul'da Maslak'taki İTÜ Kampüsü'nde İlköğretim Okulu'nda ve ardından Feriköy'de Mehmet Pisak Lisesi'nde öğrenciler ile birlikteydim.


İTÜ'nün ilköğretim öğrencileri mükemmel bir şekilde hazırlanmışlardı.


"Avrupa Günü" konusu ile ilgili bir çok alana yönelik araştırmalar yapmışlar. Sunumları gerçekten çok kaliteliydi.


"Niçin Avrupa Günü?", "AB", "Türkiye ve AB İlişkisi" ve benzeri konulara yönelik olarak araştırma yapmaksızın konuşmanın yanlış olduğunu ve de bu nedenle araştırarak sorularına cevaplar aradıklarını anlattılar.


Onların sunumlarını izlerken "Almanya'da da okullarda öğrenciler aynı şekilde "Türkiye", "AB'nin niçin Türkiye'ye ihtiyacı var?", "Türkler" tarzı sorulara önyargılarla cevap vermek yerine İTÜ öğrencileri gibi araştırarak cevap verebilseler ne güzel olurdu" diye düşünmeden edemedim.


Feriköy'de Mehmet Pisak Lisesi'nde de lise öğrencileri Avrupa ve AB üzerine donanımlıydılar.


Türkiye'nin geldiği noktanın güzel yanı da bu!


Artık "bizi niçin üye yapmıyorlar?" sorusu değil 9 Mayıs günleri derdimiz.


Tam tersine "AB'nin günümüzdeki yöneticileri niçin bu kadar vizyonsuz ve AB'nin çıkarlarını düşünecek ufka sahip değiller?" sorusunu ele almaktayız.


9 Mayıs Günü "Hitler ve Mussolini ve de Stalin faşizmlerinin kurbanı olan kapkara bir Avrupa kıtasının yeniden insanca, barışçıl bir yaşama dört elle sarılışını" kutlamaktayız. On milyonlarca insanın katledildiği Avrupa Kıtası'nda bir daha savaş olmaması için yola çıkan insanların günümüz Avrupası da henüz tam olarak hedefine ulaşamamış durumda.


9 Mayıs 2012 günü Mölln'de, Solingen'de sadece ve sadece Türk ve Müslüman oldukları için katledilen insanlarımızı ve yine Almanya'da 9'u Türk olduğu biri ise Türk sanılarak katledilen 10 esnafın hala tam olarak sorulamayan hesabını hatırlatarak idealimizdeki "barışın Avrupası" için okullardaydık.


Maalesef Willy Brandt'ın haklı olarak dile getirdiği gibi "daha fazla demokrasi" diyerek bu hedefe yönelik uğraşlarımızı sürdürmek zorundayız.


Kıbrıslı Türklerin her türlü haklarını gasp eden bir ülke olan sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin dönem başkanlığını üstleneceği Avrupa Birliği'nde bu 9 Mayıs günü de hatırlatma ihtiyacı duyduğumuz gerçek: bizim Avrupalılar olarak AB'yi bir Hristiyanlar Topluluğu sananlara Avrupa Düşüncesi'nin ve Değerleri'nin anlatılması gereğiydi!