AVRUPALI TÜRK'E 'GURBETÇİ' DEMEYİN!

Türk Dil Kurumu “Gurbetçi”yi “Gurbete çıkan, geçimini gurbette kazanan kimse” olarak tanımlamış. “Almancı” ise “Avrupa'da genellikle de Almanya'da çalışan Türk vatandaşı” olarak ifade ediliyor.

 

1960 'lı yıllarda misafir işçilikten günümüze gelinen süreçte Avrupa’da kalıcı hale gelmiş olan ve “etnik azınlık” konumundaki Türklere “GURBETÇİ” ya da “ALMANCI” denilmesi gerçeklerle örtüşmüyor. Türk Dil Kurumu sözlüğündeki “GURBETÇİ” ve “ALMANCI” tanımları da yaşamın gerisinde kalıyor. Çünkü çoğu Avrupa ülkelerinde doğan Avrupalı Türkler “en az Avrupalılar kadar Avrupalı ama en az Türkiye’deki Türkler kadar da Türk”ler.

 

En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim:

 

1- İşe Avrupalı Türklerin kendisinden başlanmalı. Avrupalı Türk kendisine “gurbetçi”, “almancı”, “gavurcu” demeye son vermeli

 

2- Türk Dİl Kurumu, sözlüklerindeki artık yaşamın gerisinde kalan “gurbetçi” ve “almancı” terimlerini yeniden tanımlamalı. Artık bir işlevi kalmayan ve başka amaçla kullanılamayacak olan “almancı” sözcüğünün kullanımına son verilmeli (İyi ki Emirdağlıların aynı anlamda kullandıkları “gavurcu” sözcüğü henüz sözlüğe girmemiş.) Türkiye’de de iş göçünü ifade etmek amacıyla kullanılan “Gurbetçi” sözcüğü için benim TDK’ya önerim : GERİ DÖNMEK ÜZERE BELİRLİ BİR SÜRE İÇİN gurbete çıkan, geçimini BELİRLİ BİR SÜRE gurbette kazanan VE GERİ DÖNECEK OLAN kimse.

 

3- T.C.Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı yazışmalarında ve açıklamalarında bu konuya duyarlılık göstermeli. Medya’da bu konuda farkındalık yaratmak için çaba harcamalı

 

4- Türkçe yayın yapan medya kuruluşları konuya duyarlılık gösterip “gurbetçi” ve “almancı” sözcüklerini kullanmamaya özen göstermeli

 

5- Bu konuda başarılı olabilmek için özellikle Avrupa’daki Türk sivil toplum kuruluşlarının ve Türk kökenli siyasilerin duyarlılık göstermesi ve farkındalık yaratmaya çaba harcaması gerekir. Bu duyarlılık önce Avrupalı Türkler arasında yaratılmalı daha sonra da hatalı terim kullanmaya devam eden resmi kuruluşlara ve Türkçe yayın yapan medyaya gerekli uyarılar bir sivil toplum kararlılığı ve ciddiyetiyle yapılmalı

 

Gurbet’e hiçbir şekilde çıkmayan, Avrupa’da doğup, doğdukları ülkelerde önemli başarılara imza atan kişilere “gurbetçi” demek hayatın gerçekleri ile çelişiyor.

 

Almanya’da Cem Özdemir (Alman Parlamentosunda milletvekili, Bündnis 90/Die Grünen partisi Parti Başkanı), Aygül Özkan (Aşağı Saksonya Eyaleti Sosyal işler, kadın, aile, sağlık ve entegrasyon Bakanı), Fatih Akın (uluslararası tanınmış bir Rejisör, Senarist, Yönetmen) ve Mesut Özil (Alman Milli takımı futbolcusu) en az bir Alman kadar Alman olmasaydı bu mevkilere gelebilirler miydi?

 

Belçika’da ünlü futbolcu Sinan Bolat, 2009 Belçika Güzeli Zeynep Sever, Brüksel güzeli seçilen Deniz Ateş ve Ayşe Özdemir, ünlü şarkıcı Hadise Açıkgöz ve ünlü mimar Şefik Birkiye dışında başta Emir Kır olmak üzere Belçika siyasetinde önemli yerlere gelmiş Avrupalı Türkler var.

 

2004 yılında Brüksel Hükümeti’nde ilk kez Devlet Bakanı yapılan 17 Ekim 1968 Charleroi doğumlu Emir Kır, 2009 yılında Frankofon Sosyalist Partisinden(PS) en yüksek ikinci tercihli oyu alarak bakanlığına devam etme fırsatı yakaladı.

 

Flaman Sosyalist Partisi’nden (sp.a) Güler Turan Belçika’da ırkçı ve aşırı milliyetçilerin kalesi konumundaki Anvers kentinde ilk yabancı kökenli Belediye Başkan yardımcısı yapıldığında “Ben Gent’te doğdum ve küçük yaştan beri de Anvers’te Berchem semtinde oturuyorum. Ben Belçikalı ve Anversliyim. Sadece yabancı kökenlilerin değil tüm Anverslilerin temsilcisiyim.” demişti.

 

Belçika siyasetinde Türk kökenliler arasında en yüksek noktada bulunan Flaman Yeşiller Partisi Groen Federal Milletvekili Meyrem Almacı da “gurbetçi” katagorisine girmeyen Türklerden. 25 Şubat 1976 tarihinde Belçika'da doğan Meyrem Almacı Groen'un meclis grup başkanlığını ve Flaman ve Frankofon Yeşiller Partileri Groen ve Ecolo'nun ortak meclis grup başkanı oldu. Partisi tarafından 14 Ekim’de yapılacak olan belediye seçimlerinde Anvers kentinde Flaman Yeşiller Partisi’nin liste başı.

 

1971 yılında Emirdağ’da doğmasına ve 3 yaşında Belçika’ya gelmesine karşın Veli Yüksel de “gurbetçi” denilemeyecek Belçikalı politikacılardan. Halen Flaman Milletvekili olan Yüksel, 14 Ekim belediye seçimlerine Gent şehrinde CD&V liste başı olarak giriyor.

 

1980 yılında Genk’te doğan Zuhal Demir KUL Üniversitesinde hukuk eğitimi aldıktan sonra VUB üniversiteinde sosyal hukuk konusunda master yaptı. Demir Flaman Milliyetçisi N-VA partisinin Federal Milletvekili.

 

20 Ağustos 1979 tarihinde Charleroi´da doğan Serdar Kılıç önce Charleroi belediye meclisi üyeliğine daha sonra da Valon Bölge Milletvekilliğine seçildi. 14 Ekim belediye seçimlerinde yine aday.

 

4 Ekim 1978’de Charleroi’da doğan Özlem Özen hukuk eğitimini tamamlayarak Avukat oldu. Halen Federal Meclis’te Federal Milletvekili olarak görev yapıyor. Özen Aiseau-Presles yerleşim biriminde Belediye Başkan Yardımcısı

 

8 yaşında Belçika’ya gelen ve eğitimini Belçika'da tamamlayan Fatma Pehlivan, Belçika’nın ilk Türk kökenli senatörlerinden biri. Flaman Sosyalist Partisi’ndeki(sp.a) uzun siyaset kariyerinde senatörlük, Flaman Milletvekilliği, Gent Belediye Başkan Yardımcılığı bulunan Pehlivan halen Senatör olarak görev yapıyor. 14 Ekim’de belediye seçimlerinde aday.

 

7 Kasım 1982 doğumlu Mahinur Özdemir Belediye Meclisi üyesi olarak adım attığı siyaseti Schaerbeek Belediye Meclis Üyesi ve Brüksel Bölge milletvekili olarak sürdürüyor. 14 Ekim seçimlerinde Schaerbeek’ten aday.

 

1974 Emirdağ doğumlu olan Emin Özkara, şu anda Brüksel bölge meclisinde Frankofon Sosyalist Parti`den(PS) milletvekili ve Schaerbeek Belediye meclisi üyesi.

 

Verdiğim örnekleri çoğunlukla siyaset dünyasından seçtim ancak iş, spor, sanat, kısacası yaşamın her alanında başrılara imza atan yüzlerce Türk var. Zaten biraz da küçümseyici vurgulama ile kullanılan “gurbetçi” ya da “almancı” yaftasından kurtulmak için illa ki başarılı olmak da gerekmiyor. Yabancı kökenliler arasında işsizlğin çok fazla olduğu Brüksel’de doğan ve okulunu bitirmesine karşın yıllardır işsizlik maaşı ile geçinmek durumunda kalan bir Türk kökenliye de “gurbetçi” yaftası vurulamaz. Avrupa’da doğup büyüyen ya da Avrupa’ya göç eden ancak artık kalıcı olan tüm Türkler “gurbetçi” ya da “Alamancı” değil, “Avrupalı Türk”tür.

 

Ancak bir konu hala tartışmaya açık: Eee peki “Avrupalı Türk”, “gurbetçi” sözcüğündeki o “vatan özlemi”ni verebiliyor mu? ““Gurbetçi” değilsek peki biz neyiz?” diye soranlara benim geçici yanıtım Avrupalı Türk ve türevleri olacak. (Belçikalı Türk, Holandalı Türk, Fransalı Türk, Almanyalı Türk gibi).

 

“Gurbetçi” sözcüğündeki o samimi ve sıcak vatan özlemi hissini verebilecek alternatif bir sözcük üretmek ise Türk Dil Kurumu’nun görevi olmalı. Tabii ki bu sözcük aranırken Avrupalı Türklerin önerileri de dikkate alınabilir. Hatta yarışma açılıp bu sözcük Avrupalı Türklere bile buldurulabilir.

 

“Bana göre ben gurbetçiyim, burada doğmus olsam da, mezarım memleketimde olacak, öyle ya da böyle bir geri dönüş söz konusu :)” diyenlere Avrupa’da açılan Müslüman mezarlıklarından bahsetmenin ve artık insanların tanıdıklarının yaşadığı ülkelerde yani Avrupa’da mezar tercih etmeye başladığını söylemenin bir yararı olur mu bilmem! Zaten “gurbetçi” yerine, bu tür duygusal bağları ve vatan hasretini içeren sözcüğü bulmak da önerilerimden birisi.

 

Bu önerilerin yaşama geçirilmesi için sadece bu yazının yeterli olmayacağının farkındayım. Sosyal medyada başlatılacak olan bir kampanyaya ilgili tarafların kayıtsız kalmayacağını düşünüyorum. “Tek başına iyisin, birlikte en iyiyiz” Haydi Avrupalı Türkler pamuk eller klavyeye! Birlikten kampanya ve kuvvet doğacağını hep birlikte gösterelim. Bir elin nesi var, iki elin sosyal medyada kampanyası var :))

 

14 Eylül 2012 tarihine kadar sürecek kampanya sonrasında önerilerimizin Türk Dil Kurumu, T.C.Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve Türkçe yayın yapan medya kuruluşlarına yazılı olarak iletilmesinin ve konuyla ilgili olarak bir basın bildirisi yayınlanmasının “farkındalık” yaratacağını düşünüyorum.

 

TDK Bağlantıları: