Asker emekçiler: Mecburi esaretten, hak cesaretine!
Radikal’de Pınar Öğünç de sık sık yazıyor.
Firari subaylar ve astsubaylar diye bir mesele de var, meseleden yana zengin ülkede.
***
Kimine bir seneden bile az, kimine belki 8 sene eğitim yüzünden, 15 yıl mecburi hizmete mahkûm ediliyor subay ve astsubaylar.
Çocuk yaşta, genellikle yoksul ve orta halli, genellikle asker babaların takdiriyle, hayatları böyle takdir edilenler.
Çocuk yaşta, askeri okullardaki anormal tazminat tehdidiyle zincirlenen çocuklar.
Gençliklerini, yetişkinliklerini; isteyerek neyse ama, birçoğu hiç istemeden, sert bir emir komuta altında, istifaya bile hak bulamadan geçirenler.
Çocukluklarına ve gençliklerine saldırıların tüm travmalarını, ya kendi beden ve ruhlarında veya ileride astlarının hayatına darbelerle yaşayanlar.
Ya birer köle gibi zincirlerine mahkm olanlar…
Ya da birer firari olarak, kaçmaya, hapse mahkûm edilenler!
***
Onlar artık bu esarete karşı, Avrupa ölçeğinde bir hukuk cesaretine ulaştı.
Şu anda, “ilk parti” dedikleri 33 yetki belgesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidiyorlar; cennetimizdeki kekeme demokrasi ve hukuka karşı.
Hukuk yolculuğunda dün postaya verilmiş toplam tazminat talepleri 9 milyon Avro’yu buldu.
Diyorlar ki, “Bunlara daha çok dosya eklenecek ve belki de yüzlerce milyon Avro’ya gidecek.”
***
Dosya, tam bir anayasa, Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi gibi.
1. Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve zorunlu çalışmaya tabi tutulamaz.
2. Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir.
3. İstifa bir haktır.
4. 15 yıl mecburi hizmet, kölelik şartlarıdır.
5. Subaylar ve astsubaylar da, diğer memur ve işçiler gibi birer emekçidir.
6. Ancak, Türkiye hukuk düzeni bu hakkı ve sendikal örgütlenme hakkını tanımıyor.
7. Bu yüzden, asker emekçilerin haklarının gözetilmesi için hiçbir sosyal denetim imkânı yok.
8. Bu yüzden, kurum içinde de çalışma barışı bozuktur ve ölümle de sonuçlanan olaylar meydana gelmektedir.
9. Kölelik her türlü biçimde yasaktır. Bu Türkiye’yi de bağlar.
10. İstifa hakkını kullanmak isteyen askerler adi suçlu durumuna düşürülmektedir.
11. Bu ayrımcılıktır ve yasaktır.
12. Ayrımcılık sonucu, askerlere sendikal örgütlenme, toplu sözleşme, grev yanında istifa hakkı da tanınmamıştır.
13. Aynı zamanda düşünce, inanç ve vicdan özgürlüğü maddeleri de ihlal edilmiştir.
14. Askerler, düşüncelerini özgürce ifadeden men edilmiş, inançları ve vicdanı baskı altına alınmıştır.
15. Tarafsız mahkemede, adil yargılanma hakkı ellerinden alınmıştır. Kararları askeri hiyerarşi içindeki hakimler vermiştir.
16. Bunlar da savunma ve kişilik haklarını zedelemiştir.
***
İşte böyle.
Diyorum ki, bu “emekçiler”in de üzerine gaz boca edilir mi!
Bakın…
Türkiye, öyle ya da böyle, tüm otoritelere, otoriterlere karşı…
İnsan hakkını arayan insanların mücadeleleriyle değişecek.
Çünkü…
Çok insan birbirine karşı, karşı karşıya durur…
Ama özünde…
Haksızlık onu da vurur, seni de vurur.
***
İç hukuk tükense, demokrasinin içi kurusa dahi…
Hukuk, insanlık, adalet mücadelesi tükenmez
Orduda bile böyle olduktan sonra…
Giresun’da da, Trabzon’da da…
Diyarbakır, Ankara, Sivas, İzmir, İstanbul’da da…
Hak, berrak bir su gibi yolunu bulur!
(Habertürk)