Aşk...

Aşık insan kaybeder bütün kazandıklarını, bütün kazanımlarını... Öyle bir duygu ki, kalbi yerinden çıkacakmış gibi yaşar her anını. Böyle yaşamak bir süreliğine bile olsa, insanı isyana kadar götürebilir de. O kadar ağır, o kadar dayanması güç bir durumdur ki, kimse anlamaz onun halinden. “Sevme bu kadar” “Değmez” “Sevgini hak etmiyor” “Bu kadar sevmek normal değil, akıl işi değil” derler genelde.

Anlamazlar işte...

Alıp verdiğin her nefesi onunla birlikte alıp verirsin.

Uzak da olsa, yakın da...

Başlı başına bir boşluk, daha önce hiç hissetmediğin kadar. Akıl ile kalbin çatışması olarak adlandırılsa da, aslında çatışma falan yoktur ortada. Aklın tam anlamıyla kalbe teslim olması vardır. Ezilmesi, kırıntılara bölünmesi,can çekişmesi... Ve bütün bunları yaşarken kimseye açamadığı yüreğinde, hayata dört elle sarılan bir yaşam çizgisi çizer başkalarının gözünde.

Yaşıyor rolü yapan bir ölüdür aslında aşık insan.

O güne kadar vermiş olduğu önemler bir bir çıkıp gider hayatından. Yok olmak, hiç olmak ve ne olduğunu bilememek duyguları kaplar bütün ruhunu. Zaman zaman pişmanlığa da sürükler insanı aşk, çaresizliğe hüküm giymiş bir suçlu gibi dolaşıp durur ortalıkta. Aşk, bir ödül gibi görünse de ilk bakışta, en büyük cezadır insanın başına gelebilecek.

Aşk bir seferdir. Yolda ne ile karşılaşacağını hiçbir zaman bilemez ve her ne yaşarsan yaşa yolundan asla geri dönemezsin. Çünkü tek yönlü bir yoldur. Cefasını da sefasını da en ince ayrıntısını bile atlamadan yaşamak zorunda kaldığın ve çoğunlukla da cefasını çektiğin bir çeşit işkencedir.

Kimi zaman yanlış adreste, kimi zaman da yüreğinde yazılı bir adreste durur ama iki durakta da hiçbir zaman daimi olamaz. Hep bir yol vardır önünde ve hiçbir zaman bilemez son durakta karşısına ne çıkacağını. Bir günü diğer gününü tutmaz aşkın, kimi zaman çocuklaştırır insanı, kimi zaman da dertleriyle olgunlaştırır ruhunu. Ya gereğinden fazla konuşan ya da tamamıyla susan ama içi içine sığmayan bir ruh haline bürür insanı.

Ah aşk,

sürekli infilak etmeye hazır bir bombayı kalbinin tam da ortasında zapt etmeye çalışmaktır bir ömür boyu...