AP milletvekili seçim sonuçları ve Avrupalı Türklerin seçim davranışı

Geçtiǧimiz hafta, 28 Avrupa Birliǧi üyesi ülkede Avrupa Parlamentosu seçimleri yapıldı. Seçimlerde ilk dikkat çeken detay, 1979 yılından itibaren oy kullanma oranının her seçimde düşmesiyken, bu sefer katılımda bir yükselişin olmasıydı. Diǧer bir nokta ise, Parlamentonun büyük koalisyonu Sosyal ve Hristiyan Demokratların yemiş olduǧu tokat oldu. Yeşillerin başarısı, beklenin üstünde oldu. Fransa’da Marine Le Pen’in partisi seçimlerden en kazançlı çıkan parti oldu. Almanya ve Hollanda’da Türklerin ilgi gösterdiǧi Partiler ise, AP’ye vekil gönderemedi.

Yüksek katılım
Avrupa Parlemantosu seçimlerine bu sefer (2019) katılım diǧer yıllara göre en yüksek oarana ulaştı. Bu yüksek katılım AP için önemli bir kazanç olarak yorumlandı. 2014 seçimlerinde katılım 42,6 oranında iken 2019 seçimlerinde bu oran 50 oranına yükseldi. Örneǧin Almanya’da AP seçimlerine katılım 2014 yılına göre %11 artarak, 2019’da %55’e yükseldi. Avusturya’da da %11 oranında artarak %55 oldu. Hollanda’da da katılım oranı 1989 seçimlerinden sonra ilk kez %41,2’ye yükseldi.

Seçmenden tokat
Avrupa genelinde seçmen, Avrupa Parlamentosu’nun ana akım koalisyonu, Sosyal Demokratlar ve Hristiyan Demokratlara bu seçimlerde aǧır bir tokat attı. Bu tokat uzmanlar tarafından da öngörülmüştü elbette. Hristiyan Demokratlar bu seçimlerde, 46 koltuk kaybetmesine raǧmen AP’de yine 180 koltuk ile en büyük fraksiyon olmayı korudu. Sosyal Demokratlar ise, 41 koltuk kaybederken 146 ile AP’de temsil edilecek.

Yeşiller kazandı
AP seçimlerinin en önemli kazananlarından biri hiç şüphesiz Avrupa Yeşilleri. Öngörülerin üzerinde bir başarı gösteren Yeşiller, AP’de 52 koltuktan 71 koltuka çıkmayı başardılar. Bu sayıyla Parlamentoda dördüncü büyük grup olma özelliǧine sahip olan Yeşiller kararların alınmasında anahtar konuma geldiler. Yeşiller Almanya’da ortalama %28 oy kaybına uǧrayan CDU/CSU’dan sonra %22 oranla ikinci parti oldular. Yeşiller Fransa’da ise üçüncü parti oldular.

Aşırı saǧ
AP seçimlerinde aşırı saǧ partilerin kazananı elbette Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un La Republique partsiyle yarışan Marine Le Pen oldu. Le Pen’nin Ulusal Birlik Partisi oyların %24’nü alarak seçimlerde birinci parti olma özelliǧini yakaladı. Almanya için Alternatif partisi oylarını göreceli olarak artırıp %11’lik oy oranıyla AP’de 11 koltuk kazandı. Hollanda’da ırkçı parti PVV üç koltuk kaybederken, yeni kurulan bir başka ırkçı parti FvD ise bu koltukları almayı başardı. İtalya’da da göçmen karşıtı söylemleriyle öne çıkan Lig Partisi, %30’a ulaşan oy oranıyla seçimlerden birinci parti çıktı. İngiltere’de ise AB’den ayrılmayı ana politikası olara seçen Brexit Partisi seçimlerde birinci oldu.

Avrupalı Türklerin seçim davranışı
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Avrupa’nın farkı ülkelerinde yaşayan ve Avrupa vatandaşı olan Türkler de oy kullandılar. Avrupalı Türklerin teveccüh ettiǧi Almanya’da BIG ve Hollanda’da DENK Partisi her türlü gayrete raǧmen AP’de koltuk sahibi olamadı. AP milletvekili seçimlerinde BIG Partisi 70.000 oy, DENK Partisi de 60.000’ni geçen oy aldılar. Oysa Almanya’da BIG partisi AP’den 1 koltuk alabilmesi için 190.000 oya ihtiyacı vardı. Bu sayının yarısına bile ulaşılamadı. Özellikle Almanya’da AP’ye giren Sol Parti (Die Linke)’den Özlem Alev Demirel, Sosyal Demokrat Parti (SPD)’den İsmail Ertuğ ve "Serbest Seçmenler" (Freie Wahler) partisinden Engin Eroğlu’nun ne kadar tercihli oy aldıǧını henüz bilmiyoruz. Ancak gözle görülen gerçek, Avrupalı Türklerin arzu edildiǧi oranda sandıǧa gitmedikleridir. Siyasi katılımın Avrupa boyutu olan AP millletvekili seçimlerine yeteri kadar ilgi göstermedikleridir.

Evet, Avrupa Parlamentosu milletvekili seçimleri sonucunda oluşan siyasi tablo, Avrupa’nın önümüzdkei dönemde önceliklerini de ortaya koymaktadır. Küresel bir sorun ve gündem olan iklim politikaları, göç ve mülteci sorunları başta olmak üzere Avrupa Birlliǧi kimliǧi gibi konular sürekli tartışılacaktır. AP milletvekili seçimleri sonucu bize ayrıca, Avrupalı Türklerin siyasi katılım mücadelesini bir defa daha düşünmemizi işaret etmektedir. Siyasi mücadelemizin, ‘mevcut ana akım siyasi gruplar, partiler içinde mi yoksa ayrı partiler kurarak mı’ tartışması tekrar karşımızdadır.