Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin (GKRY) 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliğine girerken, başvurusunu yaptığı 4 Temmuz 1990 tarihinden kabul sürecine kadar geçen 14 yıllık zaman süreci içinde bize ne kazıklar attıklarını bilmesem, gerçekten de Rum lider Anastasiadis’in, Kıbrıslı Türklerin sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortakları olduğu ve de Anayasasında da Yunanca ve Türkçe’nin resmi dil olduğunu yazması nedeni ile Türkçe’nin AB’nin 25. Resmi dili olması için başvuru yaptığını yutacaktım.
Kaçın kurrası Anastasiadis!
Önce bize, has be haz bize ait olan gömleğimizi sırtımızdan alıp kaybettiriyorlar, sonra da bulup bize uzatınca adeta bayram yapıyoruz. Kimi veya da kimleri kandırmaya çalışıyor Anastasiadis ve de Avrupa Birliği gerçekten pek te anlamış değilim.
Önce işe 1959’dan başlayalım.
11 Şubat 1959, Kıbrıs Anlaşmaları Bölüm II, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Temel Yapısı, madde 2. “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dilleri Rumca ve Türkçe olacaktır. Yasama ve idari belgeler ve dokümanlar iki resmi dilde yazılacak ve yayınlanarak ilan edilecektir” demektedir. Bu madde aynen 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Anlaşmasında da yer almıştır.
Yani, Kıbrıs Cumhuriyetinde Türkçe ve Rumca olmak üzere iki resmi dil vardır ve tüm yazışmalar ve görüşmeler bu iki dilde yapılacak denmektedir.
Ama ilgili resmi belgelere bakarsanız “1976 yılından beri Yunanistan‘ın ve Kıbrıs Rum Yönetimi‘nin resmî dilinin “Halk Yunancası” ya da Yunanca söylenişiyle “Demotiki” olduğu yazmaktadır.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), 1 Mayıs 2004 tarihinde AB’ye üye olurken, yukarıdaki 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Anlaşmasına aykırı olarak iki toplumdan oluştuğunu ve iki tane resmi dili olduğunu saklamış ve resmi dilini İngilizce olarak beyan etmiştir. Eğer Kıbrıs Rumları resmi dil beyanlarını Yunanca olarak yapmış olsalardı, adadaki iki toplumdan diğerinin de ana dilinin resmi diller arasına girmesi gerekiyordu ve bu nedenle 1 Mayıs 2004’den sonra Türkçe de AB’nin resmi dili olacaktı.
Ama serde kurnazlık ve Kıbrıslı Türklere kazık atmak var. İşte bu çirkin kurnazlık tam da bu noktada başlıyor. Türkçe’nin AB’nin resmi dili olmasını önlemek için Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Birliğine başvuru yaptığı vakit anadil beyanını, “Bizim ana dilimiz İngilizce’dir” şeklinde yaptı. Yani kendilerini Bizans’ın mirası addeden Rumlar, konuştukları “Kıbrıs Rumcasını” veya da “Demotiki”yi Avrupa Birliği yöneticilerinin gözlerinin içine baka baka inkar ettiler ve de ana dillerinin “İngilizce” olduğunu beyan ettiler.
Rumların “Demotiki”nin yani Yunanca’nın ana dil olduğunu inkar edip İngilizceyi ana dil olarak beyan etmelerinin nedeni;
1- Kıbrıslı Türklere kazık atmak ve Türkçe’nin AB’nin resmi dilleri arasında yer almasını önlemek,
2- AB’ye iş başvurularında Türklere ana dillerine ilaveten iki dil daha bilmeleri dezavantajını getirmek ve işe alınmalarını olabildiğince zorlaştırmak.
3- Kıbrıslı Rumların sadece Yunanca’dan (Demotiki) dil sınavına girip AB’nin herhangi bir kurumunda iş almasını kolaylaştırmak.
Türkçenin resmi dil olarak kabul edilmesinin engellenmesi, Kıbrıslı Türkler de dâhil olmak üzere tüm Türkiye’de ve Avrupa’da yaşayan Türklere AB kurumlarında iş bulmalarının yolunu ciddi bir şekilde tıkamakta. Çünkü AB kurumlarında göreve başlamak ve AB personeli olabilmek için ülkenizin resmi dilinden ve de AB dilleri arasından seçeceğiniz bir başka dilden ana dil seviyesinde sınava girilmesi zorunluluğu bulunmaktadır AB’de. İllaki AB’nin resmi dillerinden iki tanesini ana dil gibi konuşmak ve yazmak gerekmekte işe alınmak için...(devam edecek)